Derin bilgeliğin bilgisiyle donanmış olan maneviyatı neşeli ve eyleme yöneliktir, gezegeni ölçek almıştır, iyimserliğinde ise karşı konulmaz biçimde dinamiktir.
Hz. İsâ (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok yalan söyleyenin güzelliği gider. İnsanlarla mücadele edenin heybet ve efendiliği gider. Üzüntüsü çok olanın bedeni hasta olur. Ahlâkı kötü olanın nefsine azap olunur.’
Ukbe b. Âmir (r.a) anlatır: “Ey Allah’ın Resûlü! Kurtuluş nedir?” diye sordum; Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: “Dilini muhafaza et, evin sana geniş olsun/hâcet dışında
"Benim için anahtar, her ne kadar kesinlikle çok faydalı ise de, geçmiş yaşantıların yeniden yaşanması değil, gerçekliğin yeniden inşasıdır. Yaşantıyı aklen bütünleştirmek başka şey, onu pratiğe aktarmak başka bir şeydir. Bana göre bu psikoterapinin zor kısmı, kavrayışlarımızı pratiğe aktarmaktır."
“Bana bu sanatı öğretene anam ya da babammış gibi saygı göstereceğim. Servetimi onunla paylaşacak, gerektiğinde bütün ihtiyaçlarını karşılayacağım. Çocuklarını kendi kardeşlerim gibi görecek, isterlerse bu sanatı onlara karşılık beklemeden öğreteceğim. Tıp Yasası’na göre genel ilkelerini açıklayarak, dersler vererek ve her türlü öğretim yöntemini kullanarak bu sanatı, kendi oğullarıma olduğu kadar öğretmenimin oğullarına ve yeminli öğrencilere de anlatacağım.
Uygulayacağım yöntemler, yeteneklerime ve muhakeme gücüme göre hastalarımın yararı doğrultusunda olacak, onlara zarar vermekten kaçınacağım. Benden istense bile kimseye öldürücü bir ilaç vermeyecek, bu konuda tavsiyede bulunmayacağım ve özellikle de hiçbir kadına çocuk düşürmesinde yardımcı olmayacağım. Kimin evine gidersem gideyim yalnızca hastanın iyiliğini düşünecek, kötülük ve ahlaksızlıktan sakınacağım; en önemlisi, kadın ya da erkek, köle ya da özgür insan, hiç kimseyi baştan çıkarmaya çalışmayacağım. Hastaya bakarken ya da onun yanından ayrıldıktan sonra, özel yaşamla ilgili, dışarıda yüksek sesle söylenmemesi gereken ne görürsem göreyim ve ne duyarsam duyayım, bu konuda tümüyle sessiz kalacak, gördüklerimi ve duyduklarımı kutsal bir sır sayacağım.”
Paranoyak kişi, her zaman ona kötülük yapacağınız konusunda bir kuşku duyacaktır. Bu durumda ona, kuşkularını haklı çıkartacak işaretler vermemelisiniz.
Zaman bir ötücü kuştur ve tıpkı diğer ötücü kuşlar gibi o da esir alınabilir. Ve mümkün olduğunu düşündüğünüzden daha uzun bir süre bir kafese hapsedilebilir. Ama zaman sonsuza dek kontrol altında tutulamaz. Hiçbir esaret sonsuz değildir.
Birileri yok etti nerede şimdi o sihir? Bakımsız günlerdi. Ben çok hercai yaşadım kim bu dediler. Bütün bunlara ne gerek vardı aslında? Doğru sözcüğü bulup bulmadığımıza kim aldırıyor?
sazlar gizliyor bataklığı hava çürüyor “yine de soluk almak istiyor herkes ve hiç kimse soluk alamıyor ve çoğu insan ilerde soluk alabileceğiz diyor ve çoğu insan ölmüyor çünkü onlar zaten ölü"
Dilin dizginini serbest bırakan ve ihmal eden kimseyi şeytan heryere götürür. İnsanları, yüzleri üstü cehenneme sürükleyen ancak dilin kazandığı günahlardır.
Kulun sermayesi vaktidir.O,vaktini boş şeylere harcar ve âhiret sevabı elde etmezse,gerçekten sermayesini zayi etmiş olur.Bunun için Resûlullah Efendimiz (s.a.v)şöyle buyurmuştur: "Mâlâyâniyi (kendisine bir fayda vermeyen söz ve işleri) terketmek,kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir