Gerçekçilikten uzak ve gerilimi olmayan bir kitaptı. Clive Barker'dan Kutsanma Ayini kitabını çok beğenmiştim. Fakat Cehennemlik Yürek beni hayal kırıklığına uğrattı.
Olaylar aşırı hızlı gelişiyor ve geçişleri de okura, neler olduğunu kavrama zamanı tanımıyor. Oldu bittiye getirilmiş.
"Az görsem yüzünü dertlenirim, Daha fazla görsem yüzünü, bu sefer de kederlenirim, Şu ben miskin gibi dünyada kimse yoktur, Seni görsem de görmesem de kederlenirim."
"Aşk yoluna giren bir kimsede can telaşı olmaz, Kişide can kaldıkça aşkta düzen olmaz, Biçare aşka ondan derman olmaz, Parmaklarınla dokunduğun şey aşk olmaz."
"O sevgili bana kendinden ayrılığı verdi, Yüzünün ve beninin arasında gönlümü kaybettim, Arkadaşlarım bana gönlümün halini soruyorlar, O gönül benim değil artık, hâlini ne bileyim."
"Rûhum ve gönlüm her zaman sevgiliye yakın oluyor, Onun yüzünün güzelliğinden her ikisi de kâfir oluyor, Rûhum ve kalbim arasında bedenim zahmet vermekte, Murâdım, tensiz ve bedensiz mıüyesser oluyor."
Gazali'nin kardeşi Ahmet Gazali'nin öğrencisi olan Hemedani, Hallac-ı Mansur, Bâyezid-i Bistâmî gibi isimlerden etkilenmiştir.
Bundan önceki kitabı Zübdetü'l Hakāik, Gazali ve kardeşinden, Temhidat kitabı ise önceki görüşlerinin yanı sıra Ibn-i Sina gibi isimlerden ilham aldığı, geliştirdiği fikirlerinden oluşur.
Her ne kadar benim ideolojimden tamamen farklı bir konu üzerinde yazılmış olsa da keyifle okudum diyebilirim.
Kitabın içeriğine gelirsek toplamda on bölümden oluşuyor. Bunlar yüzeysel bilgilerden ziyade, daha derin konuların açıklamasını içeriyor.
Önceki gün bitirdiğim Knut Hamsun kitabıyla birlikte iki yüz incelemeye ulaşmışım. Bu uygulamayı tavsiye ettiklerinde fazla bir beklentim yoktu çünkü güzel konseptlerin ömürleri kısa oluyor. Kapanacağını düşünsem de üşenmeyip, biraz da okuduğum kitapları hatırlamak için mümkün olduğu kadar yorumlarımı buraya da ekledim. Fakat uygulamanın gelişmeye devam ettiğini görünce mutlu oluyorum.
Biraz uzun yazdım ama içimden sizinle de paylaşmak geldi. 🌼🐇🥳
1. Serserilik Günleri 2. Zevkli Yaz 3. Zachaeus 4. Alexander ile Leonarda 5. Kadının Fendi 6. Baba ile Oğul, başlıklarıyla altı kısa hikaye içeriyor kitap.
Ortak noktaları ise genellikle kadın erkek dinamikleri. Erkeklerin eski zamanda sahip oldukları kırılgan ve en ufak bir iletişimsizlikte düşmanlığa, hatta öldürmeye evrilecek hep tehlike sınırında olan arkadaşlık bağlarıyla ilgili.
Ben keyfine varmak için yavaş yavaş okudum fakat bir günde bitirebileceğiniz kadar akıcı bir kitap. Açlık kitabı kadar beğendim, hatta belki daha fazla.
"Fakat Bir an geliyor ki, iddia ettiğim perişanlığa rağmen dümeni elimden bırakmadığımı; o düşünceleri, garip bir sessizlikle, muayyen hedeflere doğru sürerek aşındırmaya ve korktuğum bir tehlikeyi önlemeye savaştığımı dehşetle görüyorum."
Geçen ay sahafta karşıma çıkmıştı. Bu tarz keşifler beni hiç yanıltmıyor. Harika bir kitap seçmişim. Aynı isimli diziyle bir bağlantısı olabilir diye düşündürmüştü başta ancak hiçbir alakası yok.
1920-30'lu yıllarda, Istanbullu bir doktorun Anadolu'ya tayinin ardından, orada geçirdiği hayatını ve kişiliğinin ne yönde etkilenip değiştiğini anlatıyor esas olarak.
Konusu gerçekten zengin bir şekilde oluşturulmuş çünkü karakter çeşitliliği var ve tekdüze, stock karakter türünde değiller.
"Böyle müstesna çöküntü zamanlarının karakteristiği, kendini olduğu gibi bir takım serseri düşüncelerin dalgalarına bırakmaktır gibime gelir. Onlar, artık insana nereye isterlerse oraya sürüklerler, çarparlar."
"Holdeki köşemde, kendimi bir istasyonda ne zaman, nereden geleceği ve nereye götüreceği bilinmeyen bir treni bekleyen bir yolcu gibi görmekten kurtulamıyordum."
"Gerçi eski kafalılar sonra arkasından sövüp sayacağı bir adamın yüzüne karşı böyle nezaket göstermeyi kendilerinin dava eyledikleri mertliğe uygun bulamazlar ise de, alafranga olanlar da mertlik adeta ahmaklıktan ibarettir, diye hükmederler."
"İnsan, başkalarının ettikleri tecrübelere itimat edemeyerek itimat etmek için ise tecrübeleri de bizzat tecrübe etmek ister ve halbuki bu tecrübeden, pişmanlıktan başka bir şey elde edemez."
Ahmet Mithat'ın yazdığı Esrar-ı Cinayat kitabını ne kadar mest olarak okuduysam bu kitabı da aynı şekilde, sanki zaman makinesinden elime ulaşmışcasına hayranlıkla okudum.
Yalnız sosyolojik açıdan gerçekçi gelmeyen bir eserdi benim için. Keyifli olmasına keyifli, akıcı olmasına öyle fakat çıkarımları da gözlemleri de sığ ve dar bir perspektiften ele alınmış.
Batıya özendiği için tüm kötülüklerin kendisinde toplandığı Felatun Bey ve alaturka hayata bağlı kaldığı için en güvenilir, en çalışkan ve namuslu atfedilen Rakım Efendi..
Üstüne bir de o çok "güzel" doğu kültüründe var olan cariye, kölelik gibi konuları güya sugar-coat usulü güzelleyip satmaya çalışmış. Insanlar evcil hayvan değildir. Tüm ihtiyaçlarını karşılayıp da özgürlüğünü elinden alınca mutlu yaşayabilsin.
Beklentimi pek karşılamayan bir kitaptı. Stephen King'in kitap üzerindeki olumlu yorumu neticesinde, korku, gerilim, gizem tarzında bir suç öyküsü bekliyordum. Ayrıca okurken alışık olduğum rising action, climax, falling action ve resolution gibi, olayların girişi, doruk noktası ve çözümlenmesi işlenmemiş.
Anlatım bazen geçmişe, bazen günümüze ve anılara değinilerek ilerliyor. Hikayenin, okura heyecan veren zirve noktası yok. Finali de tesirsiz ve sönük.
Yine de asıl anlatılmak istenen yobazlık ve fanatiklik, özel gereksinimli çocukları olan bir aile üzerinden etkili bir şekilde anlatılmış. Daha iyi olabilirdi ama kötü de demiyorum. Salt orijinalliği ve akıcı üslubundan dolayı rahatlıkla 6/10 puan veririm.
"Meydanda hiçbir davacısı bulunmadığı halde de araştırma memurları, savcılar, filanlar suçluları derhal meydana çıkararak cezalarını belirleyinceye kadar aynen birer davacı, birer intikam alıcı gibi hareket ederler"
"İşte kanun da böyle insan tabiatında olan asıl güveni ayaklar altına alıp ve kendi nefsini böyle bir aşağılık derecesine indirip de o kasta mağlup olduğu için insanı cezalandırıyor."
"Bazı adamlar vardır ki kanun ve nizam yalnız kendi düşüncelerinden ibarettir zannıyla pek cesur sorulurlarsa da bu zanları doğru olmadığını anlayınca o cesareti tamamen kaybederler."
"Hele her istediğini yapabileceği bir adama karşılık pek şürretli görünen bazı kimseler, karşılarında öyle her istediklerini yapamayacakları bir adam gördükleri zaman ne kadar alçak gönüllü olurlar."
"Alemde para denilen şey insanı aç öldürmemek ve soğuktan dondurmamak derecesinde geçindirmeye destek bir madendir. Yoksa elmaslar, elbiseler, atlar, arabalar insanın mesutça geçinmesine pek az bir mutluluk ilave edebilirler. Hele o pek az mutluluk için pek çok zahmetler, sıkıntılar seçmeyi lazım gelirse akıllı olan o mutluluktan da vazgeçer."
"Böyle herkesin başına belalar açmak için dünyada bulunan kötü kimselerin bütün vücutları hayat sahasından kalkmalıdır ki dünya da rahat yüzü görebilsin."
"Ilk gördüğü hâl üzerine hemen öfkeleniveren adamlardan hiç korkmayınız. Çünkü onlar her gördükleri durum üzerine birer kere öfkelenip sonra öfkesi yatışarak şahit oldukları duruma da yavaş yavaş sırnaşırlar."