1/4 - Sen, dedi. O adamın karşısında susarken yerine bir melek ona karşılık veriyordu. Sen, ona cevap vermeye başlayınca araya şeytan girdi. Ben ise şeytanla bir arada bulunmam.
1/2 Adam, öylesine ağır laflar etmeye başladı ki, Hz. Ebubekir dayanamayıp birkaç sözüne karşılık vermek zorunda kaldı. Efendimiz (sav), hiçbir şey söylemeden ama kızdığını belli ederek kalkıp oradan uzaklaştı. Bu davranışına Hz. Ebubekir bir anlam veremedi. Hatta şaşırdı. Kalkıp Efendimizin arkasından gitti:
1/1 Bir gün yanında oturan Hz. Ebu Bekir’e adamın biri gelip ileri geri laflar etti, hatta sövüp saydı. Hz. Ebubekir adama cevap vermedi önce. Efendimiz (sav) ise, hayretle ikisini sadece izliyordu.
“Ey Allah’ın Resûlü ! Hatice’ye Rabbi’nden ve benden selâm söyle. Ona müjde verip de ki: ‘Cennette onun için inciden bir saray yapılmıştır. Ki, içinde ne gürültü patırtı, ne de çalışıp yorulmak vardır.’
Listen to Hoşgeldin (Birsen Tezer'li Olsun) by mervecalkan on #SoundCloud https://on.soundcloud.com/AAThHvxHJuXQuGQl15 ❄️✨️🎶 Merve Çalkan sesi diye birşey var. :) Eskimeyen parçalardan..
Derin bilgeliğin bilgisiyle donanmış olan maneviyatı neşeli ve eyleme yöneliktir, gezegeni ölçek almıştır, iyimserliğinde ise karşı konulmaz biçimde dinamiktir.
Hz. İsâ (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok yalan söyleyenin güzelliği gider. İnsanlarla mücadele edenin heybet ve efendiliği gider. Üzüntüsü çok olanın bedeni hasta olur. Ahlâkı kötü olanın nefsine azap olunur.’
Ukbe b. Âmir (r.a) anlatır: “Ey Allah’ın Resûlü! Kurtuluş nedir?” diye sordum; Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: “Dilini muhafaza et, evin sana geniş olsun/hâcet dışında
"Benim için anahtar, her ne kadar kesinlikle çok faydalı ise de, geçmiş yaşantıların yeniden yaşanması değil, gerçekliğin yeniden inşasıdır. Yaşantıyı aklen bütünleştirmek başka şey, onu pratiğe aktarmak başka bir şeydir. Bana göre bu psikoterapinin zor kısmı, kavrayışlarımızı pratiğe aktarmaktır."
"Yarın farklıdır bugünden, Adı değişir hiç olmazsa, Kara bir suyu geçiyoruz şimdilerde, Basarak yosunlu taşlara. Sen bugünden yarına birazcık umut sakla." Metin Altıok
dün sabaha karşı, kendimle konuştum. ben hep kendime çıkan bir yokuştum. yokuşun başında bir düşman vardı, onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum... Özdemir Asaf
ve ne kadar da güzeldir ümitli insanların arasında gülümsemek üstelik bir yaz günü denizin kenarında dünyayi değiştirecek bir çocuk gibi hissetmek belki de diyorum kendi kendime bugün yapılacak en güzel şeydir gücümün yettiği kadar koşabilmek düşün ki bu günler bir daha gelmeyecek yaşamak gerek yaşamak gerek.
“Bana bu sanatı öğretene anam ya da babammış gibi saygı göstereceğim. Servetimi onunla paylaşacak, gerektiğinde bütün ihtiyaçlarını karşılayacağım. Çocuklarını kendi kardeşlerim gibi görecek, isterlerse bu sanatı onlara karşılık beklemeden öğreteceğim. Tıp Yasası’na göre genel ilkelerini açıklayarak, dersler vererek ve her türlü öğretim yöntemini kullanarak bu sanatı, kendi oğullarıma olduğu kadar öğretmenimin oğullarına ve yeminli öğrencilere de anlatacağım.
Uygulayacağım yöntemler, yeteneklerime ve muhakeme gücüme göre hastalarımın yararı doğrultusunda olacak, onlara zarar vermekten kaçınacağım. Benden istense bile kimseye öldürücü bir ilaç vermeyecek, bu konuda tavsiyede bulunmayacağım ve özellikle de hiçbir kadına çocuk düşürmesinde yardımcı olmayacağım. Kimin evine gidersem gideyim yalnızca hastanın iyiliğini düşünecek, kötülük ve ahlaksızlıktan sakınacağım; en önemlisi, kadın ya da erkek, köle ya da özgür insan, hiç kimseyi baştan çıkarmaya çalışmayacağım. Hastaya bakarken ya da onun yanından ayrıldıktan sonra, özel yaşamla ilgili, dışarıda yüksek sesle söylenmemesi gereken ne görürsem göreyim ve ne duyarsam duyayım, bu konuda tümüyle sessiz kalacak, gördüklerimi ve duyduklarımı kutsal bir sır sayacağım.”