Bir erkek ve bir kadının merkezde olduğu, birkaç saatte bitirilebilecek, kısa ve hoş bir tiyatro oyunu. Yaş aldıkça, bu gibi, çok büyük şeyler vadetmeyen, derin anlamlar verme kaygısı gütmeyen, birtakım insan yaşantılarından kesitler okumayı, izlemeyi daha çok seviyorum. Okuduğum süre boyunca pek keyif aldım, umarım bir gün tiyatro oyunu da sergilenir de izleme keyfine de erişirim. Ayrıca kitap bana, 2005 yapımı “Başka Hatunlarla Muhabbetler” filmini de anımsattı. Kitabı beğenirseniz o filme de göz atabilirsiniz.
Kitabın Adı: Iyi Köpekler, Kötü Köpekler ve Kuzey Toprakları Yazarı: Jack London Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Öykü Basım Yılı: Mayıs 2022 Sayfa Sayısı: 65 Sayfa
Düşünceler: Sadece 40 yaşında ölmesine rağmen en verimli yazarlardan birisidir Jack London. Kısa yaşamına onlarca eser bırakarak veda eden yazar benimde zevkle okuduğum ve en sevdiğim yazarlardan birisidir.
Dünyanın dört bir yanını gezen yazar iyi bir gözlemcidir ve eserlerinde bunu ustaca kullanmasıyla bilinir. Ayrıntılı çevresel tasvirleri , yaşatan betimlemeleri , basit ama etkili anlatımı ile mutlaka okunması gereken isimlerden birisidir.
Daha 'dumanı tüten ' bu öykü kitabı bu yıl mayıs ayında çıktı. 3 öyküden oluşuyor. Klondike ( altına hücum) döneminde yaşanan heyecan dolu köpek öyküleri bunlar.
Yazarın hayati boyunca sıkı ilişki kurduğu köpekleri tanıması normal. Ama köpekleri insanmış gibi tüm özellikleri ve iç dünyaları ile profesyonelce anlatabilmesi doğrusu ancak Jack London ' a ait bir özellik olabilir ( Bu kategoride Stefan Zweig 'ın O'muydu öyküsünü de sayabiliriz )
Yukon Bölgesi 'nde , Klondike döneminde yaşanan öyküler de yazarın hayatından önemli esinlenmelerde yer alıyor.
Akıcı, etkileyici bir eserdi. Tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum
Kitabın Adı: Bir Aşkın Tarihi Yazarı: Mehmet RAUF Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Öykü Basım Yılı: Ağustos 2021 Sayfa Sayısı: 89 Sayfa
Düşünceler: Okuyucular O 'nu genellikle "Eylül " romanı ile tanır. ( Edebiyatımızın ilk psikolojik romanı olarak kabul edilir bu roman ) Ama tanzimat döneminin önemli yazarlarından birisidir Mehmet RAUF.
Eserlerinde genellikle insan ilişkilerini ve ruhsal tahlilleri ile bilinen yazarın daha önce 3 kitabını okudum. ( Eylül 'ü aldım ama henüz okumadım. O'nu pastanın kreması misali en sona saklıyorum)
Az önce bitirdiğim eser bir öykü kitabı. 7 öyküden oluşuyor. Bir tanesi ve en uzunu olan ' Bir Aşkın Tarihi ' öyküsü aynı zamanda kitaba adını da vermiş.
Aşk, evlilik , namus gibi kavramları hem bireysel üzerinden hemde toplumsal düzlemde geniş perspektifte işleyen yazar çevresel betimlemeleri de es geçmemiş. Kendine has özgün bir tarzı olan yazarın mizahi öğelerede zaman zaman yer verdiği görülüyor.
Öykü kahramanlarının psikolojik durumunu , yaşadıkları gel-gitleri , toplumsal baskıyı ve aşkın 100 yıl önceki naif hallerini de yakinen hissediyoruz okurken.
Dönemin toplumsal tabakaları arasındaki çatışmaları, dejenere olmuş insan ilişkilerini usta bir dille hicveden yazarın eserlerini her daim ilgi ile okuyorum.
Bir çok şey anlatan , öğretmen ve değişik bir zihinsel tad bırakan bu eseri tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum. ( Ve dahi yazarın diğer kitaplarını da...)
Kitabın Adı: Mikado 'nun Çöpleri Yazarı: Melih Cevdet ANDAY Yayınevi: @everestyayinlari Türü: Tiyatro Basım Yılı: 2014 Sayfa Sayısı: 120 Sayfa
Dusunceler: Bu yıl değişik yazarların farklı türde kitaplarını okumak istiyorum. Şimdiye kadar okuma tempom da doğrusu fena değildi. Bu hız ile devam etmek niyetindeyim.
Melih Cevdet ANDAY 'ın ilk okuduğum kitabı bu. Tiyatro türünde bir eser. Iki kişilik monolog tarzında yazılan bu eser kadın- erkek ilişkilerini sorguluyor
Soğuk bir kış günü dışarıda çocuğu ile dışarıda kalan bir adam kadınıevine götürür ve onunla konuşmaya başlar. Hayal ile gerçek, anılar , insan ilişkileri bolca irdeleniyor bu konuşmalarda.
Güzel, mesajlar veren bir eserdi. Değişik tarzlar ve tadlar arayanlar için iyi bir secim olabilir bu kitap
Birde @everestyayinlari'nın açık-hava serisi var. Daha ufak boyda bu kitaplar ve dolmakta, tatilde, dışarıda çok güzel okunuyor. Bu seriyide inceleminizi öneririm .
Kitabın Adı: Esrar-ı Cinâyât ( Cinayetlerin Esrarı) Yazarı: Ahmet Mithat EFENDİ Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman ( Polisiye ) Basım Yılı: Kasım 2020 Sayfa Sayısı: 255 Sayfa
Düşünceler : Ahmet Mithat Efendi Tanzimat Dönemi'nin ve Türk Edebiyatı 'nın en önemli isimlerinden birisidir. 1912 yılında 68 yaşında vefat ettiğinde geriye 150 'den fazla eser bırakan yazar çok çeşitli alanlarda eser vermiştir. ( Roman , Öykü, Gezi , Biyografi vb )
Esrar-Cinâyat ise Türk Edebiyatı'nın ilk polisiye romanıdır. ( Ilk roman dediğime bakıp amatör bir eser olduğunu sanmayın sakın ) Önce gazetede yayınlanan daha sonra kitap haline getirilen eserin çeşitli yayınevlerinden çıkanları varsa da ben @isbankasikulturyayinlari 'ndan olanını okudum.
Kitap Istanbul'da "Öreke Taşı" denilen bir kayalıkta işlenen çoklu cinayetle başlıyor. Bahse konu yerde genç bir müslüman kız ile iki ecnebinin yani yabancının cesedi bulunur. Olaydan bir ay sonra ise intihar süsü verilen bir cinayet daha işlenir.
Iki vakanında birbiri ile ilgisi olduğunu keşfeden Soruşturma polisi Osman Sabri'yi tehlike dolu bir serüven beklemektedir. Olaylara Hediye adında zengin bir kadın ve bazı devlet görevlilerinin de karıştığını anlayan Osman Sabri kendince kurnaz bir plan yapar ama karşı tarafında sinsi planları vardır.
Derken cinayetlerin nasıl ve niçin işlendiği ile ilgili mektuplar gelir ve gazetelerde yayınlanmaya başlar. " Kalpazan Mustafa " adı altında gelen mektuplar toplumda büyük heyecana ve aynı zamanda merağa neden olur.
Sadeleştirilerek yayınlanan bu eserin kurgusu çok profesyonel. Akıcı bir üslubu da var. Tarihsel öğeleri, kitap arasında verilmeye çalışan mesajları, dönemin devlet yapısı ve adalet mekanizmasının aksayan yönleri gibi pek çokta dönemsel bilgiye satır aralarında rastlıyoruz.
Polisiye sevenleri olduğu kadar özgün üslubu, ilginç tasvirleri , gerçeğe yakın betimlemeleri ile güzel bir roman okumak isteyen herkese tavsiye ediyorum bu güzel eseri
Hâlâ okumamış iseniz çok şey kaybedersiniz diyeyim de anlayın işte.
Kitabın Adı: Yağmuru Beklerken Yazarı: Tarık Buğra Yayinevin : @iletisimyayin Türü: Roman Basım Yılı: 2018 Sayfa Sayısı: 227 Sayfa
Düşünceler: Tarık Buğra denilince ilk önce aklımıza " Küçük Ağa " romanı gelir. Gerçekten 1994 yılında vefat eden yazar ününü bu romana borçludur belki ama gezi , hikaye , deneme , fıkra gibi pek çok türde eserler veren verimli bir yazardır aynı zamanda.
Yağmur Beklerken isim romanı az önce bitirdim. Güzel bir köy romanı bu. Şivelerden , köy yaşamına kurgusundan, akıcılığına kadar hemen her şeyi mükemmele yakın olmuş. Köyde hayat nasıl konuşmalar nasılsa tıpkı aynılarını yazmış, anlatmış, resmetmiş ve göstermiş bize yazar.
Aynı zamanda bir donem romanı bu. 1930'lu yıllarda çok partili sisteme geçiş döneminde kurulan "Serbest Cumhuriyet Fırkası " dönemini ve süreç yaşanırken karşılaşılan zorlukları , sancıları anlatıyor.
Bazı yazarlar tıpkı doktorun hastasına yaptığı gibi içinde bulundukları milleti tahlil eder verileri önümüze sunar. Tarık Buğra 'da bunlardan birisidir. Henüz tabana inmeyen , özümsenmeyen demokrasinin toplumu nasıl böldüğünü, Anadolu Hoşgörüsünü nasıl törpülediğini, toplumsal dinamikleri nasıl tarumar ettiğini ustaca yansıtmış.
Tek Partili dönemden, çok partili döneme geçiş yolundaki ülkemizde iktidar ve muhalefetin yapması gerekenleri oldukça naif bir dil ile iki tarafında yüzüne söylüyor romanında Tarık Buğra.
Siyasî görüşünden dolayı insanların dışlandığı hatta kolayca hain damgası yiyebildiği bir ortamın 90 yıl önce de var olması ve maalesef bu konuda pek bir ileri bir noktada olmamamız doğrusu acınacak bir durum.
Işte bu kitabın bunun nedenlerini sorgulamak Anadolu irfanını, kardeşliği yeniden tesis edebilmek adına çok değerli bir eser olduğunu düşünüyorum. Keşke herkes okusa bu kitabı.
Tüm kitap dostlarına ısrar ile tavsiye ediyorum bu eseri
Kitabın Adı: Senin İçin Yazarı: Tevfik Fikret Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Öykü Basım Yılı: Temmuz 2020 Sayfa Sayısı: 105 Sayfa ( Aslında 176 Sayfa ama orjinal metinler ayrıca basıldığı için okuduğum kısmı yazdım)
Düşünceler: Tevfik Fikret Türk Edebiyatı 'nın en önemli isimlerinden birisidir. Şair, yazar ve ressam olmasının yanısıra Servet-i Fünun topluluğunun lideri olmuş Türk Edebiyatı 'nın batılılaşmasında ve modernleşmesinde de sembol isimlerden birisi haline gelmiştir.
Fikirleri ile Mustafa Kemal ATATÜRK 'ü dahi önemli ölçüde etkileyen Tevfik Fikret pek çok araştırmaya ve kitaba da konu olmuştur.
Genellikle ölçülü manzum eserleri ile dikkat çeken yazarın aslında öykü kitabı yoktur. 1895-1899 yılları arasında çeşitli dergilerde çıkan 10 öykü ile 5 mensure ( düzyazı şiir)nin sadeleştirilip kitap haline getirilmesiyle oluşmuş bu kitap.
Sadece belirli bir donem öykü yazan Tevfik Fikret daha sonra hiç öykü yazmamıştır. Bu türe pek sıcak bakmayan yazarın öyküleri ve mensureleri de çok profesyonel olmayan amatörce yazılmış yazılardır.
Deneme tarzına da yakın olan öyküleri okurken bazı akıcılık eksiklikleri , kurgusal ve mantıksal hatalar buldum. ( mesela bir öykü de öykünün kahramanı kalbine iki kez ateş a ediyor ) Yani yer yer güzel şeyler bulmuş olsamda tam bir öykü kitabı diyemeyeceğim bu eser için.
Fazla beklenti içine girmeden , değişik bir tarz arıyorsanız okuyabilirsiniz. Ama gerçek bir oyku kitabı okumak niyetinde iseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ona göre düşünüp okumanızı öneririm.
Kitabın Adı: Olalla Yazarı: Robert Louis STEVENSON Yayınevi:@isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: 2020 Sayfa Sayısı: 53 Sayfa
Düşünceler: Yazarın " Define Adası " isimli serüvenini çocukken okumuş çok etkilenmiştim. Daha sonra bir kaç kez daha okuduğum kitabın uzayda geçeni dahil filmini ve dizilerini de izledim. Çok etkileyici ve serüven dolu bir eserdi doğrusu. Yeri gelmişken O'nu da tavsiye etmiş olayım.
Define Adası 'nın ilham kaynağı üvey oğlu ile oynadıkları oyunlar imiş yazarın. Bu kitabın ise gördüğü bir rüya olmuş.
Hayal dünyasındaki zenginliği bize ustaca aktaran yazarın " Dr Jekyll ve Bay Hyde" adında unutulmaz bir eseri daha vardır.
Neyse konumuza dönelim. Bu kitap savaşta yaralanan bir subayın dinlenme ve toparlanma amacıyla gittiği bir dağ evinde yaşadığı sıradışı olaylar anlatılıyor.
Evde garip bir erkek çocuğu, sesi soluğu çıkmayan güzel giyimli bir anne ve ortalarda hiç görünmeyen bir kız yaşamaktadır. Garip ve birazda korkutucu olaylar yaşayan subay bir gün kızı görür ve O'na aşık olur .
Ama subaydan etkilenmesine rağmen genç ve güzel kız derhal evden gitmesini ister subayın. Nevri dönen subayın kızgınlıkla cama attığı yumruk sonucu geçirdiği kazadan sonra ailenin annesi subaya saldırır ve olaylar iyice karışır.
Kitabın ilk satırından itibaren bizi merak içinde bırakması, gotik tarz denilen ortaçağa yakın havası, bazı yerlerinde serüveni boş bırakarak hayal gücümüzü harekete geçirmek istemesi , biraz kasvetli ama akıcı anlatımı ile özgün bir eserdi bu.
Tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum bu değişik tat içeren kitabı. Ve tabi hala okumamış iseniz " Define Adası " ile " Dr Jeykll ile Bay Hyde " isimli eserleri de mutlaka okuyun derim
Kitabın Adı: Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz Yazarı: Miguel De Unomuno Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Öykü Basım Yılı: Mayıs 2021 Sayfa Sayısı: 117 Sayfa
Düşünceler: Çok yönlü Ispanyol yazar ömrü boyunca şiir, roman , öykü, felsefe gibi değişik alanlarda eserler vermiş ve edebiyat dünyasında önemli bir iz bırakmıştır.
Sene başında @canyayinlari tarafından yayınlanan 'Yaman Adam' öykü kitabını okuduğum ve oldukça beğendiğim yazarı bu seferde @isbankasikulturyayinlari 'ndan okumak istedim. iyide yaptım.
Kitap 3 öykü ve bir önsöz barındırıyor. Ne kadar güzel şeylerden bahsederse bahsetsin önsözleri pek sevmem. Bu kitaptakini de pek sevmedim. O kısmı saymıyorum.
Diğer üç öykünün hepside ayrı ayrı güzeldi ama. Hz. Süleyman 'ın iki kadın menkıbesine dokundurma yapan "Iki Anne " öyküsü özellikle çok ilginç geldi ve hoşuma gitti.
Bunun dışında inancı sorgulayan aşk, sadakat gibi duyguları nakış gibi işleyen, evlilik , dul olma gibi toplumsal olguların insanlar üzerindeki etkisini ve yer yer baskısını anlatan özgün anlatımıyla okuyucusunu bitene kadar adeta hapseden bir eserdi bu.
Değişik tad arayan , modern klasiklere ilgi duyan kitap dostlarına özellikle tavsiye ediyorum bu güzel eseri.
Kitabın Adı: Makaoa Hasırı Üzerinde Yazarı: Jack London Yayınevi: @alfakitap Türü: Öykü Basım Yılı: 2015 Sayfa Sayısı: 208 Sayfa
Düşünceler: Jack London çoğu insanın hayal ettiği gibi yaşamış, dünyanın dört bir yanını gezmiştir. Ama yine çoğu insanın hiçte istemediği bir yaşta sadece 40 yaşında olmuştur. Kısa yaşamına yaşından daha fazla eser sığdırmayı başaran üretken yazar benimde en sevdiğim yazarlardan birisidir.
Kitap bir öykü kitabı. Içinde 7 tane öykü var. Hawaii Adaları 'nda geçen bu öykülerde yazar yine pastoral öğeleri, macerayı ve akıcılığı es geçmeden güzel bir eser kazandırmış bizlere.
Çeşitli yerlerde ve zamanlarda yazdığı öykülerinin derlemesi olan bu eserde hayatın tüm yönleri , evreleri ustaca anlatılmış. Çevre, doğal güzellikler, doğada yaşamın zorlukları gibi öğeler bir yana aşk, kıskançlık ve buna benzer duygularda işlenmiş eserde.
Diğer tüm kitaplarını olduğu gibi bu eseride kısa zamanda ve zevkle okudum. Sadece yöresel isimler biraz karışık olduğundan okurken biraz zorluk yaşadım o kadar.
Ama kısaca söylemek gerekirseJack London 'un bu kitabını, okuduğum diğer kitaplarını ve kısacası tüm kitaplarını herkese tavsiye ediyorum
Kitabın Adı: Devlet Yazarı: Platon ( Eflatun) Yayınevi: Elips Kitap Türü: Felsefe Basım Yılı: 2007 Sayfa Sayısı: 191 Sayfa
Düşünceler: Insanları hayvanlardan ayıran en önemli özellik düşünme yetisidir. Yazık ki bize bahşedilen bu eşsiz özelliği pek kullanmıyoruz millet olarak. Bu kitabın içeriği olan felsefe ise düşünsel eylemi baz alan en eski bilimlerden birisidir. Onun içinde pek sevilmese de aslında çok değerlidir.
Kitap ünlü düşünür Platon 'un ( Eflatun olarakta bilinir ) bir eseridir. Hocası Sokrates ile diyalog şeklinde geçen bu eser ideal bir devlet modelini anlatır.
İşçi , çiftçi, asker ve yönetici gibi çeşitli toplumsal tabakalarda olması gereken erdemler anlatılır önce. Daha sonra ise bunların topluma nasıl uyarlanacağı öğretilir.
Platon 'un düşlediği ideal devleti anlatan bu eser ütopik bir eserdir. Yaklaşık 2500 yıl yazılmıştır ama siyasete , insan ilişkilerine daha dün yazılmış gibi ışık tutar
Hemen herkesin bir şeyler öğrenebileceği ahlakı, erdemi ve toplumsal mutluluğu anlatan bu güzel eseri istisnasız herkese tavsiye ederim. Okuyun hatta çevrenizdekilere de okutun lütfen.
Kitabın Adı: Cumhuriyet Ağacı Yazarı: Ceyhun Atuf KANSU Yayınevi: @bilgiyayinevi Türü: Deneme Basım Yılı: 1997 Sayfa Sayısı: 119 Sayfa
Düşünceler: Irak , Suriye , Afganistan ve daha onlarca örnek bize demokrasinin ve cumhuriyetin önemini defaatle göstermiştir ve hala gösteriyor.
Demokrasi kültürünün yeterince oluşmadığı ülkelerde güç ve zenginlik belirli zümrelerin tahakkümü altına girer. Halk maddi ve manevi olarak köle durumuna düşer.
Deneme tarzına olup bitirdiğim bu eser cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yaşananlar ekseninde anılardan ve bağımsızlığın önemini anlatan denemelerden oluşuyor.
Ağaçlar ile cumhuriyeti bağdaştıran yazar agacın köklerine, yapraklarına ve hatta meyvelerine anlam yükleyip bize cumhuriyeti anlatıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti 'nin kuruluş dönemindeki olayları kendine has üslubu ile anlatan kitaplarıyla tanınan yazarın bu eseri de aynı mihvalde bir eser.
Bu ve bu türde eserler okunmalı, okutulmalı, kütüphanelerimizde yeri mutlaka her zaman olmalı
Kitabın Adı: Hiçbir Yerde Yazarı: Christa Wolf Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: 2021 Sayfa Sayısı: 89
Düşünceler: 2022 yılı için belirli bir sayıda kitap okuma hedefi koymamıştım. Ama en az 50 farklı yazarın 100 kitabını okumayı düşünüyordum. Güzel gidiyorum. Nasip olursa da böyle devam edeceğim.
Modern klasikler en çok okuduğum kitap türlerinden birisi. @isbankasikulturyayinlari ise çevirilerinin profesyonelliği ve tabi kitaplarının bulunabilir, ucuz olmaları nedeniyle en çok tercih ettiğim yayınlardan birisi hatta ilk sırada olanı
Az önce bitirdiğim eser Christa Wolf 'un okuduğum ilk kitabı. Alman yazar Kleist ile şair Günderrode 'nin hayali buluşmasını anlatıyor. Iç dünyalarında çatışan bu iki karakter diğer insanların onları anlamadığını düşünür ve giderek yalnızlaşarak buhranlar geçirir. Kleist 'ın buhranları daha yoğundur hatta aylarca süren ve hala devam eden bir tedavide görür
Hem kadının hem erkeğin iç dünyasında gezintiye çıkarır bizi yazar. Bu yönüyle ayrıca özgün bir eser olan bu kitap bazen ise okuyucusunu dış dünyaya açar. Oraya yönlenir.
Dünyanın acı gerçekleri karşısında sanata ve edebiyata sarılan Kleist ile Günderrode ortak noktalarının etkisi ile derin bir sohbete dalarlar. Ve roman hayal gücümüzü de kullanabileceğimiz açık bir son ile sona erer.
Gerçek karakterlerin gerçek hayatlarından faydalanarak oluşturulan bu eserin kahramanları da acı bir son ile hayata veda eder. Buda kitabın ilginçligini artırıyor doğal olarak.
Değişik bir tad arayan tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum bu kitabı
Kitabın Adı: Kitap İçin 5 Yazarı: Selçuk ALTUN Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Aforizma , Anı, Kitap Basım Yılı: Temmuz 2022 Sayfa Sayısı: 358 Sayfa
Düşünceler: Fırından yeni çikan sıcak ekmek bedenime ne kadar haz verirse bazı yeni çikan kitaplarda o kadar haz veriyor ruhuma. Çıktığını duyunca koşa koşa gidip alıyorum kahvaltıyı soğutmamak için ekmek almaya giderken yaptığım gibi acele edercesine...
Selçuk Altun'un Kitap Içın serisinin 5. ve son kitabını görür görmez fiyatına dahi bakmadan aldım. ( Genellikle fiyata bakarım normal olarak ilk önce ama hem sevdiğim için hem Iş Kültür Yayını daha ucuz olduğu için bu seferlik bakmadım. Zaten yine indirimi var)
Sindire sindire tadına vara vara manevi hazzını içinde yaşayarak okudum bu kitabı.
Yazar Cumhuriyet Gazetesi'nde daha sonra OT Dergisi'nde yayınlanan çeşitli türdeki yazıları maddeler halinde bize sunuyor. Madde sayısı 1000 olunca da kitaplaştırıyor onları. İçinde aforizmalar , anılar,kitaplar, gözlemler, haberler , nükteler, ilginç bilgiler ve daha bir çok şey var.
Bir çok yerde güldüm. Bir çok yerin altını çizdim. Bazen merak ettim bazen şaşırdım okurken ama genel olarak çok sevdim. Kitap önerilerini not ettim. Beraber okuduklarımızı görüp mutlu oldum.
Kitap okumayı çok sevmeme ve sürekli okumama rağmen ne kadar çok şey bilmediğimi ne kadar eksik ve cahil olduğumu görüyorum ve anlıyorum aslında. Okumak hiç doymadığım bir açlıktır susuzluktur benim için
Bu serinin 5 kitabı hariç 9 romanı da olan yazarın. Ama en azından Kitap İçin serisini okumanızı şiddetle öneririm. Hatta elimde olsa nitelikleri tartışılda da sayı olarak fazla çok görünen bütün üniversitelerimize en az 5 takım gönderirdim bu seriden.
Tüm kütüphanelere hatta okuma yetisi olan herkese yollardım. Hiç kitap sevmeyen birisi bile rahatca okur okuduktan sonra yeniden okuma isteği uyanır içinde.
Alın okuyun. Mutlaka okuyun. Okuduktan sonra bu ısrarımın nedenini anlayacaksınız.
Kitabın Adı: Ölmüş Bir Kadının Evrak -ı Metrukesi Yazarı: Güzide Sabri Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Eylül 2021 Sayfa Sayısı: 123 Sayfa
Düşünceler: Sevgili Dostlar
Bugün size adını muhtemelen çok az duyduğunuz bir yazarın yine muhtemelen ismini hiç duymadığınız bir eserinden bahsedeceğim.
Günümüzde kadın yazarların fazlalığı vakıadır . Oysa Osmanlı Döneminde değil yazar olmak belirli bir kesim dışındakilerin okuma yazma bilmesi bile büyük bir olaydı.
Osmanlının yıkılış döneminde yaşayan kadın yazar o dönemde pek az kişiye nasip olan kültürlü bir ailenin içinde yaşamanın verdiği şansı yeteneği ile birleştirmiş şiir, öykü, makale gibi türlerde eserler vermiştir. Daha sonra ise nedendir bilinmez adı pek duyulmaz olmuş. Iş Bankası Kültür Yayınları ise bu tip yazarların eserlerini yeniden yayınlıyor ve büyük bir misyon yükleniyor.
Kitap 'Ölmüş Bir Kadının Günlüğü ' adını taşıyor. Ölen bir kadının hayatını daha sonra öğreniyoruz.
Fikret kalbinden rahatsızdır. Evine sık sık gelen doktora aşık olur. Doktorda O'na. Lâkin doktorun evli olması yüzünden Fikret doktordan kaçar uzak bir yerde kendinden çok büyük birisi ile evlenir. Şefkatli, O'nu çok seven bir eşi vardır artık.
Mutlu görünen, evlilik görevlerini elinden geldiği kadar yapmaya çalışan Fikret'in hayatı kocasının kız yeğeninin eşiyle birlikte onları ziyarete gelmesiyle birlikte yeniden cehenneme döner çünkü yeğenin kocası eski sevgilisi Nejdet'tir.
O günden sonra hem çektiği hastalıktan hemde manevi ızdıraptan dolayı ölmeyi bekleyen Fikret'in yaşadıklarını bir solukta okuyacak, çok etkilenecek hatta yer yer gözlerinizden bir kaç damla yaşın düşmesine engel olamayacaksınız.
Ruhsal tasvirlerle dolu , akıcı, kurgusu güzel ama yer yer tesadüflere " bu kadarda olmaz " diyeceğiniz bir kitap bu.
Okumaya başlamanız ile bitirmeniz arasındaki zaman dilimi çok fazla olmayacak buna garanti verebilirim. Birde insanı etkisi altına alan çok güzel bir eserdi bu.
Kitabın Adı: Dokuzla Dokuz Arasında Yazarı: Leo Perutz Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: 2021 Sayfa Sayısı: 195 Sayfa
Düşünceler: Yazılış tarzı bakımından özgün ve oldukça ilginç bir romanı bitirdim.
Avusturyalı yazarın 1918 yılında yayımlanan bu hikayesi Viyana 'da yaşayan üniversite öğrencisi Demba'nın 12 saatini anlatır
Demba başka birisi ile tatile gitmeyi planlayan kız arkadaşını ikna etmek için para bulmak amacıyla koşturduğu bir günün hikayesi bu.
Değişik mekanlarda , çok farklı sosyal statüdeki insan ile karşılaşır adeta bize dönemin Viyanası'ndaki sosyal hayatı resmeder.
Toplumsal bir eleştiri ve hiciv özellikleri taşıyan romanın karakteri hikayenin tamamı boyunca elini kullanamaz. Nedeni yazmıyorum biraz merak edip okursunuz belki.
Para bulmak için koşuştururken bir yandan da işlediği bir suç nedeniyle polisten kaçan Demba 'nın hikayesi sosyal statü farklılıklarına, cinsiyet ayrımcılığına, ırkçılığa da eleştiridir aslında.
Yer yer mizahi öğelerle süslenmiş, sürekli hareket halinde bizi gezdirirken merak ettiren bir eserdi bu.
Değişik bir kitaptı. Farklı tad arayan tüm kitap dostlarının okuması gerektiğini düşündüğüm bir eser bu. Zevkle okumanızı tavsiye ediyorum.
Kitabın Adı: Sessiz Amerikalı Yazarı: Graham Greene Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Eylül 2021 Sayfa Sayısı: 214 Sayfa
Düşünceler: 1950 'li yıllarda Fransızların işgali altındaki Vietnam'da Ingiliz gazeteci Fowler ile Amerika 'dan gelen Pyle adındaki sessiz ve gizemli bir Amerikalı arasındaki ilişki ekseninde savaşın kirli yüzünü anlatan bir roman.
Kitaptaki aşk hikayesi etrafında gelişen olaylarda savaşın direkt cephedeki ve savaş olmayan bölgelerde bile hissedilen acımasız yüzünü , anlamsızlığını, mantıksızlığını ve acımasızlığını da tüm çıplaklığıyla önümüze serer bu eser.
Ülkede yaşanan karışık ve karmaşık politik ortam ile Fowler ve Pyle 'ın bir Vietnamlı kadın için girdikleri rekabet aynı anda yaşanır romanda.
Amerika'nın yıllar sonra yapmayı düşündüğü işgale kalemi ile yaptığı realist bir uyarıdır aslında. Bir aydın olarak başına gelecekleri en acımasız biçimde anlatsada Amerika tabiki bunları dikkate almaz. Ve bu ınadın sonuçlarına tüm dünya tanık oldu hepimizin bildiği gibi. ( Bir kısmını hepimiz biliyoruz çoğunu ise hâlâ bilmiyoruz )
1955 yılında yazılan bu eser savaş karşıtı, örnek olan, önümüze ışık tutan bir eserdir. Yazarın etkileyici tasvirleri , öngörüsü ve özgün tarzı ile okunmayı bekleyen daha doğrusu okunması gereken bir eser bu.
Kitabın Adı: Aziz Ayyaş Efsanesi Yazarı: Joseph Roth Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: 2022 Sayfa Sayısı: 50 Sayfa
Düşünceler: Joseph Roth 1933 yılında Nazi zulmünden kaçıp yerleştiği Paris'te ölümünden önce son yazdığı kitap olan bu roman yazarın hayatından da izler taşıyor
Evsiz Andreas'ın köprü altında yaşarken bir dizi büyülü olay ile karşılaşması ve hayatının değişmesi ekseninde aslında Paris'te iken çektiği kendi sefaletini de anlatır bize yazar.
Dini temalarında sıkça kullanıldığı eserde yazar kendi hayatı için beklediği mucizeyi romanlaştırırken ümitsizliğini de satır aralarına serpiştirmiş sanki
Romandaki karakterin sonu ölüm ile bitiyor. Yazarda romanı bitirdikten kısa sonra ölüyor. Tuhaf ve kötü bir tesadüf ve ironi olmuş bu durum.
Tüm kitap dostlarına tavsiye ederim bu özgün ve güzel eseri.
Yazar, on üç edebî kişiliğin, karikatür dünyasındaki yansımalarını taramış, derlemiş ve kitap hâline getirmiş. Eğer edebiyatçılara, onlar için yazılıp çizilmiş bilgi ve belgelere karşı merak duyuyorsanız hem eğlenmeniz hem de kültürlenmeniz açısından neden olmasın, bana kalırsa bir şans verilebilir. Beğenmediğim ve beğendiğim yanları ikiye ayıracak olursam:
Beğenmediğim kısım şu ki ben kitabı tamamen bir karikatür arşivi olarak düşünmüştüm işin doğrusu. İçerisi karikatürlerle doludur, bazen de açıklamalar yazılıdır diye tahmin etmiştim. Ancak kitapta kişiliklerle ilgili 10 tane karikatür varsa, 20 tane de kitaba konulmamış karikatürlerin ne olduğunun yorumlanması biçiminde, okuyucunun okuduğunda hayal gücüne kalmış karikatür betimlemeleri var. Neden tüm karikatürleri göremedik de pek çoğu bizlere betimleme yoluyla aktarıldı? Bu cidden kitap için olumsuz bir durum.
Beğendiğim yanları ise öncelikle kitabın cilt ve sayfa kalitesi oldu. Ayrıca cidden keyif aldım karikatürlerden, hoş bir derleme olmuş kitap bu anlamda. Bir de dönüp baktığımda şunu net olarak söyleyebilirim ki o kimilerinin beğenmediği 80-90-100 yıl önce sanatta, eleştiride çok daha özgür bir ortam varmış. O gün çok da yadırganmayan bazı karikatürleri, karikatürcüler bugün yapmaya kalksalar, tıvitır mahkemelerinde linç üstüne linç yerler. Maalesef pek çok özgürlükler gibi karikatür özgürlüğünün de bugüne oranla kat kat fazla olduğu o güzel günler mazide kalmış.
Âmâk-ı Hayal (Hayalin Derinlikleri), Türk edebiyatının ilk metafizik–tasavvufî romanlarından biri kabul edilir. 1910’ların düşünsel atmosferini taşır. Roman, hem bir felsefe kitabı, hem bir tasavvuf yolculuğu, hem de bir bilinç–rüya romanı niteliğindedir. Eserin merkezinde “hakikati arayan insan” vardır.
1. Konu (Kısa Özet) Romanın kahramanı Râci, hayatın anlamını, evreni, gerçeği ve insanın varoluşunu sorgulayan bir gençtir. Maddi dünyadaki bilgiler onu tatmin etmez. Bu arayış sırasında Aynalı Baba ile tanışır.
Aynalı Baba, sufî bir bilgedir ve Râci’ye tütün kokulu bir nargile içirerek onu derin hayal dünyalarına gönderir.Raci bu hayal alemlerinde:
Brahmanizm’den Hermetizme,Budizm’den tasavvufa,Eski mitlerden İslami hakikatlere kadar pek çok metafizik ve felsefi düzlemi deneyimler. Her hayal âlemi, “Hakikat nedir?” sorusuna bir cevaptır. Roman, Râci’nin içsel arayışıyla tamamlanır: Gerçek hakikat dışarıda değil, insanın kendi içindedir. 2. Tema ve İzlekler 1) Hakikat Arayışı Romanın temel teması: İnsanın, görünen dünyanın ötesindeki hakikati anlama isteği Râci’nin hayallerle yaptığı yolculuk, bir nevi ''kendini bilme” yolculuğudur. 2) Madde – Mana İkiliği Roman sürekli şu soruyu sorar: Görünen dünya (madde) gerçek midir? Yoksa asıl gerçeklik (mana) içsel dünyada mıdır? Yazar, cevabı tasavvufi gelenek üzerinden verir: Madde fanidir, mana ise hakikattir. 3) Felsefe ve Tasavvuf Birlikteliği Roman, Doğu ve Batı felsefelerini harmanlar. Eserde geçen düşünce akımlarından bazıları: Hint mistisizmi,Budizm,Hermetik gelenek,Kadim Mısır inançlrı,İslam tasavvufu,Sofizm,Platonculuk Bu çeşitlilik romanı entelektüel bir yolculuğa dönüştürür. 4) İnsan Benliği ve Ego Râci’nin uğradığı her âlemde ego sınanır. Nefsini aşamadıkça hakikate yaklaşamaz. Tasavvufi mesaj şudur: “Kendini bilen, Rabbini bilir.” 5) Rüya, Hayal ve Bilinç Dışı Roman tamamen rüya içinde rüya tekniğiyle ilerler. Hayal sahneleri: bilinçaltını,insanın karanlık yönlerini,ruhsal derinlikleri yansıtır. Bu nedenlerle eser, Türk edebiyatında erken bir “bilinçdışı romanı” örneğidir. 3. Karakter Analizi
Râci Aklı çalışan fakat tatmin olmayan bir entelektüeldir. İçsel arayışı onu hayal âlemlerine taşır. Başlangıçta kibirli bir “bilgi arayıcısı”dır; sonunda mütevazı bir “hakikat yolcusu” olur.
Râci, modern insanın kaybolmuşluğunun sembolüdür. Aynalı Baba Bir mürşid, yani rehberdir. Gördüğü hakikati doğrudan söylemez; Râci’nin kendi yaşaması için yollar açar. Nargile metafiziği (duman = hayal perdesi) onun yöntemidir. Aynalı Baba, romandaki en güçlü sembolik karakterdir: Hakikate kılavuz olan “iç ses”tir. 4. Üslup ve Anlatım Özellikleri Masalsı ve mistik bir anlatım ,Doğu masallarına yakın bir üslup, Sembol ve alegori yoğunluğu, Rüya benzeri atmosfer. Felsefi yoğunluk Eserde her bölüm bir “ders” gibidir. Tasvirde zenginlik Hayal sahneleri sinematik bir dille kurulmuştur. Zaman ve mekân belirsizliği Okur sürekli sınırların ötesine geçer; tıpkı Râci gibi. 5. Sembolik Yapı Eserdeki temel semboller: Nargile Raci’nin bilinci ile bilinçdışı arasındaki geçiş kapısı. Hayal âlemleri Her biri insan ruhunun bir katmanıdır. Aynalı Baba Hakikat arayışında rehber. Ayna Kendini bilmenin ve nefsle yüzleşmenin sembolü. Pus Gerçekliği örten perde; fanilik. 6. Felsefi Değeri Eser şu sorulara yanıt arar: İnsan neden var? Dünya gerçek mi yoksa bir gölge mi? Hakikat bilinebilir mi? Bilgi tek başına yeter mi? Ego bizi nasıl yanıltır? Ahmet Hilmi’nin verdiği cevap tasavvufîdir: Hakikat akıl yoluyla değil, kalp yoluyla kavranır. Bu yönüyle roman, Mevlana’dan, İbn Arabi’den ve Gazali’den izler taşır. 7. Genel Yorum (Kısa Sonuç) Âmâk-ı Hayal, sadece bir roman değil, bir ruhsal dönüşüm yolculuğudur. Okuru kendi iç dünyasına bakmaya zorlar. Roman:metafizik derinliği,tasavvufi dili,sembolik yapısı,felsefi zenginliği ile benzersizdir. Her okunuşta yeni bir “hakikat parçası” keşfedilir. Tıpkı Râci’nin hayal âlemlerinde öğrendiği gibi, okura şu mesajı verir: Gerçek sır, dışarıda değil; insanın kendi içindedir.
Kitabın Adı: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Yazarı: Stefan Zweig Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: 2017 Sayfa Sayısı: 62 Sayfa
Düşünceler: Bazı kitaplar bir kez bile okunmayı haketmez bazı kitaplar ise defalarca okunsa yeridir. Yüzlerce kitap okumama rağmen bu kitap hâlâ en çok sevdiğim ve en çok etkilendiklerimden birisidir.
Stefan Zweig en begendigin yazarlardan birisidir. Bu eseride bence onun en güzel 3 eserinden birisidir. Daha önce okumuştum yine okudum yine de okurum.
Bir kadını yaşadığı tek taraflı aşk öyküsüdür bu. ( Tek taraflı düşünceye aşk denir mi tartışanlar olsa da) Kadınları kadınların psikolojisiyle bazen onlar kadar mükemmel bazende onlardan daha iyi tahlil ediyor Zweig.
Kısa bir eser gibi görüldüğüne bakmayın. Çoğu yazarın 300 sayfada anlatamayacağı 50 küsür sayfaya sığdırmayı başarmış.
Zaten romanların kısa olmasını savunur yazar. Klasikleri bile kısaltmayı savunan yazarın hemen hemen bütün kitapları kısa novellalar şeklindedir ( Sabırsız Yürek isimli romanı bir istisnadır. O da en güzel kitaplarından birisi ve farklı bir yazının konusudur)
Bir kadınınsevdigi bir yazara yazdığı uzunca bir mektuptur aslında bu. Ama kadının fedakarlığı, erkeğin umarsızlığı okuyan herkesi derinden etkiler.
Insan psikolojisi bilhassa kadın psikolojisini işeyen yazarın bu konudaki ustalığına şahit oluyorsunuz okurken.
Çarpıcı anlatımından etkilenmemek mümkün değil. Kitaptaki yazarın 41 yaşına girmesi Zweig'in de bu eseri muhtemelen aynı yaşlarda yazmış olması hayatından izleri kitaba nakşettigi yönünde şüpheler uyandırıyor.
Güzel Bir aşk hikayesi ve etkili anlatımı profesyonel ruh tahlilleri bu eşsiz eseri herkese tavsiye ediyorum. Okuyun , mutlaka okuyun , hatta bir değil bir kaç kez okuyun( benim gibi)
Kitabın Adı: Paul ile Virginie Yazarı: JH. Bernardin de Saint Pierre Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Ocak 2021 Sayfa Sayısı: 113 Sayfa
Düşünceler: Oldukça etkileyici bir kitaptı. Pastoral bir cennette geçen aşk hikayesi bu.
Hayal olamayacak kadar gerçek bir yerde gerçek olamayacak kadar hayal bir yasam süren Paul ve Virginie 'nin hikayesi bu.
Paul ve Virginie Hint Okyanusu'nda bulunan Maiuritus Adalarının birinde doğan ve beraber büyüyen bir kız ve erkektir.
Modern dünyanın kötülüklerinden ve insanının ihtiraslarından uzakta maddi ve manevi cennet ortamında birlikte büyüyen Paul ve Virginie birbirlerini dost , arkadaş ve en sonunda kaçınılmaz olarak sevgili olarak görür.
Inanılmaz bağlarla başlatan çiftin bedensel olarak zor ama ruhsal olarak dingin yaşamları Virginie' ın teyzesinin O'nu Fransa'ya çağırmasıyla tümüyle değişir
Zengin teyzesinin çocuğu yoktur ve varisi olarak Virginie 'i göstermek istemektedir. Yaşlanan ailelerinin gelecek kaygısı ile Virginie 'i Fransa'ya göndermeleri yaşamlarını değiştirecek ve gitgide artan bir trajediye dönüştürecektir.
Dinsel öğelerle de süslenen pastoral aşk hikayesini tüm kitap dostlarına zevkle tavsiye ediyorum. Sadece pastoral betimlemeleri için bile okunur öyle diyeyim.
Kitabın Adı: Nazım Hikmet'le Üç Buçuk Yıl Yazarı: Orhan Kemal Yayınevi: Tekin Yayınevi Türü: Anı Basım Yılı: 1976 Sayfa Sayısı: 116 Sayfa
Düşünceler: Türk Edebiyatı 'nın iki büyük ismini aynı kitapta buluşturan bir eser bu. Keşke farklı bir mekânda olsaydı ama.
55 yıllık kısa yaşamının 5 yılını hapislerde geçirmiştir Orhan Kemal. Namı diğer Mehmet Raşit Öğütçü. 61 yıllık yaşamının çoğunu sürgün ile 12 yılını ise hapiste geçiren Nâzım Hikmet RAN ile yolları Bursa Hapishanesi'nde kesişen Orhan KEMAL 'ın anılarından yazıya dökülen bir eser bu.
Beraber geçirilen üç buçuk yılın kısa bir özeti aslında. Keşke Onlar gibi değerli insanları hapise koymasaydıkta bugün bu anıları okumasaydık diye içimden geçirdim okurken.
2. Dünya Savaşı 'nın topluma yansıması , toplumsal kırılmalar, toplumun değişik kesimlerinden pek çok karakterde var içerisinde.
Nâzım Hikmet'in karakteristik özelliklerini keşfederken içinde bulunduğu ortama üzülecek sanata , sanatçıya verilmeyen değeri hatta düşüncelerin bu şekilde cezalandırılmasına da muhtemelen benim gibi kızacaksınız
Eğer edinebilirseniz okumanızı öneririm bu farklı eseri.
Kitabın Adı: Balıkçı ve Oğlu Yazarı: Zülfü Livaneli Yayınevi: @inkilapkitabevi Türü: Roman Basım Yılı: 2022 Sayfa Sayısı: 134 Sayfa
Düşünceler: Zülfü Livaneli çok çeşitli alanlarda eserler vermiş ülkemizin yaşayan en büyük değerlerinden birisidir. Yazarlık, senaristlik , beste,söz yazarlığı gibi bir çok alanda ölümsüz eserler veren , ödüller alan Zülfü Livaneli bu eserinde son zamanlar sıkça duyduğumuz göçmenler konusuna yer vermiş.
Yumuşak ve akıcı üslubu ile beğendiğim yazar toplumsal sorunlara da eserlerinde sık sık yer vererek rehber olma misyonunu yükleniyor.
Balıkçı Mustafa ve eşi Mesude 'nin hikayesini anlatırken ülkemizde olumlu,olumsuz yer edinen göç eden insanların dramını da gözler önüne seriyor
Pastoral öğelerin cömertce kullanıldığı eser doğaya zarar verenlere karşı verilen mücadeleyi de anlatırken kadının toplumda olması gereken güçlü yeri de gösteriyor bizlere.
Aşk, doğal güzellikler, arkadaşlık, dayanışma gibi pek çok konunun geçtiği eseri bir solukta okudum. Elime aldığım aynı günde bitirdim
Tüm kitap dostlarına değil sadece tüm insan dostlarına, tüm doğa dostlarınatavsiye ediyorum bu güzel eseri
Kitabın Adı: Deve Gözü Yazarı: Cengiz AYTMATOV Yayınevi: @otukennesriyat Türü: Hikaye Basım Yılı: 2018 Sayfa Sayısı: 55 Sayfa
Düşünceler: Sadece Türk Dünyası ve Rusya için değil Dünya Edebiyatı'nın da sembol isimlerinden birisidir Cengiz AYTMATOV. Eserleri dünyadaki çok bilinen bütün dillere (tam olarak 176 dil) çevrilmiş, onlarca ödül almış olan yazarın evrenselliği artık herkesçe bilinen bir vakıadır
60'lı yıllarda yazılan bu eser yazarın bozkır eserlerinden birisidir. Anarkay adında uçsuz bucaksız bozkıra çalışmaya gelen Kemal isimli bir gencin gözünden anlatılan hikaye kısa bir aşk hikayesidir aslında.
Pastoral tasvirlerin gerçekliği o denli etkileyicidir ki adeta olayın geçtiği yerleri bize tüm duyularımız ile hissettirir. Yağmurun üşütmesini, güneşin yakmasını ,teninizde iz bırakmasını yaşar gibi olursunuz
Hemen her kitabında olduğu gibi kavgacı, kötü bir karakterde mevcut bu eserinde. Belkide çocukluktan beri çektiği yaşam kavgasını kişiler üzerinden anlatır bizlere kim bilir...
Dönemin yaşamından kesitler sunması, toplumsal yaşamdan bölümler anlatması acısından da değerli bir kitap bu
Bir solukta okuduğum bu eseri ve yazarın tüm kitaplarını yaş ayırmadan okuma yazma bilen herkese ısrarla tavsiye ediyorum
Kitabın Adı: Ateşten Gömlek Yazarı: Halide Edib ADIVAR Yayınevi: @canyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Şubat 2018 Sayfa Sayısı: 211 Sayfa
Düşünceler: Uzun zamandır okumak istediğim, şimdiye kadar okuma fırsatı bulamadığım, bitirdiğim zaman ise şimdiye kadar okumadığım için pişman olduğum bir eser bu.
Sakarya Savaşı 'nda iki ayağını kaybetmiş Peyami isimli bir yedek subayın gözünden ve dilinden Izmir'in işgalini ve Sakarya Savaşı da dahil olmak üzere yaşananlar anlatılıyor.
Halide Edib ADIVAR kahraman , modern Türk Kadınının sembolü ve aynı zamanda Kurtuluş Savaşı dönemini bize en iyi yansıtan yazarlardan birisidir.
Türk Milletinin varoluş mücadelesine cephede dahi yakinen tanık olan Halide Edib yaşadığı sarsıcı savaş ortamını romanları vasıtası ile bize aktarmıştır.
Oldukça etkileyici dili gerçek olaylardan esinlenmesi nedeniyle daha da nüfuz ediyor ruhumuza. Ayrılıklarla dolu aşk hikayeleri de savaşta eşini, sevdiğini kaybeden kadınların ağıtları gibi yakıyor okurken yüreklerimizi
Önca acıya rağmen hümanist yaklaşımını kaybetmeyen yazar buna da değinmiş zaman zaman
Kadınların güçlü olması, toplumsal hayata daha etkin katılmaları gibi olguları da cumhuriyetten önce işlemiş ve bu yönüyle de kadınlarımıza ışık olmuştur
Ülkemizin büyük bir felaketin içinden geçtiği bu günlerde toplumsal birliktelik ile neler basarabileceğimizi anlatan bu eseri herkese tavsiye ediyorum.
Elimde olsa herkesin okuması için zorunlu tutarım.
Kitabın tek eksiği ise eski dildeki kelimelerin fazlalığı nedeniyle yer yer okumanın zorlaşma ihtimali. Ben pek sıkıntı yaşamadım ama lise seviyesi için sorun olabilir
Kitabın Adı: Çikolata Kaplı Hüzünler Yazarı: Canan Tan Yayınevi: @altinkitaplar Türü: Öykü Basım Yılı: Şubat 2013 Sayfa Sayısı : 174 Sayfa
Düşünceler: Değişik yazarların farklı kitaplarını kitaplarını okumak istiyorum bu yıl. Bu da Canan Tan 'ın okuduğum ilk kitabı.
14 öyküden oluşuyor bu eser. 14 kadın öyküsü. Köylü kadınlar, çalışan kadınlar, anneler, babalar var içerisinde. Hayatın kendisi var.
Dayak yiyen , törelerle boğuşan, horlanan , mirasta pay verilmeyen ama anne babaya bakılması beklenen kadınlar. Toplumun içinde toplumsal yaralarla boğuşan kadınlar...
Tasvirlerle bezenmiş, biraz karamsar haleti ruhiyeye sahip bu eseri bir çırpıda okudum.
Kitap izlerken zevk aldığınız ama bir daha izleme gereksinimi duymayacağınız aksiyon filmi gibi. Ya da açlığınızı yatıştıran alelade bir yemek gibi.
Okunabilir , zevk alınabilir ama üstün söz sanatları , etkileyici bir anlatım beklemeyin.
Kitabın Adı: Kuşlar Yasına Gider Yazarı: Hasan Ali Toptaş Yayınevi: @everestyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Mart 2017 Sayfa Sayısı: 248 Sayfa
Düşünceler : - Yazarın okuduğum ilk kitabı bu ( ama son olmayacak) - Olgunluk döneminde yazılmış bu eser. Bu durum kitabın değerini, anlatım gücünü daha da artırıyor - Baba- oğul ilişkisi ekseninde oğlun babasına duyduğu derin , sefkat dolu yaklaşımını ele alıyor - Yazarın doğduğu Denizli ve Ankara yolunda çeşitli yerlerin ayrıntılı tasviri yapılmış. - Yazarın hayatından esinlendiğini hatta ciddi izler taşıdığını düşünüyorum. - Köy ve şehir yaşamının karşılaştırması da yapılıyor - Kitabın gerçekçi, birazda ağır bir havası var. - Kaçınılmaz son ölüme doğru giderken yaşanan çaresizlik var içinde çok az olsa da umut var - Geçmişe sık sık gidiliyor. Biraz acı birazda özlem dolu günler yadediliyor. Bu arada bizde romandaki karakterleri daha iyi anlayabiliyoruz. - Acısıyla, tatlısıyla her şeye rağmen hayatı anlatan bu eseri tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum
Kitabın Adı : Matematiğin Aydınlık Dünyası Yazarı: Sinan Sertöz Yayınevi: @tubitakkitaplar Türü : Araştırma Basım Yılı: 2017 Sayfa Sayısı: 126 Sayfa
Düşünceler: Matematik genellikle öğrencilerin korkulu rüyası olan bir derstir. Zor , karmaşık, anlaşılmaz olduğu söylenen bu dersle ilgili önyargılar maalesef bir türlü kırılamamıştır.
Oysa matematik karmaşık bir bilim değil hayatımızın her alanına sirayet eden ve kitapta da belirtildiği üzere " Yaratıcının doğanın içine bıraktığı ipuçlarıdır"
Bu kitabı daha önce bir kaç kez okumuştum. Yine de aynı zevkle okudum.
Trt'de yaptığı ve defalarca yayınlanan programın kitaplaştırılmış hali bu eser.
Zevkle , bir solukta okunuyor insanlara matematiği sevdiriyor. Yanı sevdirmesede hayatın her alanında olduğunu gösteriyor. Korkulacak değil saygı duyulacak bir bilim olduğunu gösteriyor.
Öklit' ten Mimar Sinan'a, Antik Yunan'dan Osmanlı Devleti'ne kadar pek çok örnek barındıran eserde çeşitli bilimadamlarının görüşlerine de yer verilmiş.
Sohbet tadında , hikayelerle ve örneklerle zenginleştirilen eseri okurken çeşitli matematiksel bilgilerinizi de tekrar ediyorsunuz ve yeni bilgilerde ediniyorsunuz
Elimde olsa ortaokul ve liselerdeki bütün öğrencilere zorunlu tutardım bu kitabı okumayı. O derece önemli bir eser. Fiyatı da 10-20 tl gibi çok çok ucuza satılıyor ( Ben 10 liraya aldim)
Kitabın Adı: Bir Bilim Adamının Romanı Mustafa Inan Yazarı: Oğuz Atay Yayınevi: @iletisimyayin Türü: Biyografik Roman Basım Yılı: 2016 Sayfa Sayısı: 272 Sayfa
Düşünceler: Yazarın en meşhur romanı hepimizin bildiği gibi 'Tutunamayanlar' Ama O'nu henüz okumadım
Tutunamayanlarda tutunabilmek için önce yazarın tarzını benimsemek istedim. Değerli eşim @_withfeza_ 'nın önerisi ile de bu kitaba başladım.
Kitap biyografik bir roman. Yazarın İtü 'de okurken hocası da Hüseyin Inan 'ı anlatıyor. Her ne kadar biyografik bir roman olsada türünün örneklerinden çok daha farklı bir eser bu.
Yazarın kendi üslubu ile kaleme aldığı, edebî metinlerle süslediği bu eseri büyük bir zevkle okudum.
1944-1970'li yıllar arasında ülkenin sosyolojik fotoğrafından kesitlerde sunuyor
Bilime verilmesi gereken değer, yokluk içinde ülkemize hizmet etmeye çalışan büyük kısmı isimsiz kahramanlar , gençlerin bilime özendirilmesi gibi konuları işleyip topluma ışık tutan yazarın yer yer sistemi ve toplumu eleştirdiği de görülüyor.
" Ben aylardır hastayım, üniversitrdekilerin bile vaziyetimden haberi yok. Oysa bir futbolcunun bileği incinse gazetelere kocaman başlık oluyor" diyor mesela.
Bunun gibi pek çok anektod var eserde.
1911-1967 yılları arasında yaşayan hocası Prof Dr. Mustafa Inan'ın hayatını okurken çok yönlü bir insanı tanıyacak, sevecek kendisine ve tabi kitabın yazarına da büyük bir saygı duyacaksınız
Herkese tavsiye ediyorum bu güzel ve türünün az bulunan eserini
Kitabın Adı: Şimdiki Çocuklar Harika Yazarı: Aziz Nesin Yayınevi: @nesinyayinevi Türü: Roman Basım Yılı: 2017 Sayfa Sayısı: 224 Sayfa
Düşünceler: Dini görüşlerine hiç katılmıyorum. Düşüncelerini tasvipte etmiyorum. Ama bu yazarın Türk Halkını en iyi tanıyan ve eserlerinde yansıtan isimlerden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ve tabi kitaplarından aldığım zevkide...
Yazar bir güldürü ustası. Güldürürken düşündüren, insanları , sistemi eleştiren, mizahi öğelerle gerçek yaşamı mayalamayı başaran bir yazı üstadı.
Bazı insanlar O'nu pek sevmiyor. Kitabını okumuyor ama bilmeden de olsa kitaplarından uyarlanan filmleri defalarca izliyor ( Zübük, Gol Kralı vb )
Bense önyargıdan arınıp hemen her yazarı okuyorum bir şeyler öğrenmeye çalışıyor ve öğreniyorum.
Kitap bir güldürü romanı. Hiciv romanı da aslında. Öğretmenleri, büyükleri eleştiren insanların ikiyüzlülüklerini tokat gibi yüzlerine vuran bir eser.
Iki küçük öğrencinin birbirine yazıldıkları mektuplardan oluşuyor. Küçüklerin gözünden büyükler anlatılıyor. Daha doğrusu eleştiriliyor. Sabahattin Ali bunu doğrudan yapıyordu mesela Aziz Nesin mizah yoluyla yapıyor. Hemde çok güzel yapıyor.
Eleştiren, güldüren, düşündüren, toplumu anlatan bu güzel eseri tüm kitap dostlarına zevkle tavsiye ediyorum
Kitabın Adı: Eşekli Kütüphaneci Yazarı: Fakir BAYKURT Yayınevi: @literaturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: 2022 Sayfa Sayısı: 147 Sayfa
Düşünceler: Uzun zamandır okumayı düşündüğüm bu eseri sevgili , değerli eşim aynı zamanda kitap arkadaşım @_withfeza_ alıp bana hediye edince hemen okudum. Iyiki de okumuşum.
Bir kasaba okulunda okudum ortaokul bitene kadar. Çok fazla kitap yoktu. Oysa kitap açlığım bitmek bilmiyordu. Kitaplarsa hemen bitiyordu.
Gezici kütüphaneler gelirdi. Bende onları dört gözle beklerdim. Az sayıdaki kitaptan bir tane seçer ( maalesef iki kitap verilmiyordu) hemen okurdum. Tekrar gelmesi bazen onbeş gün bazense bir ay sürerdi. Hasretle beklerdim gelmesini
O günleri hatırladım bu eseri büyük bir zevkle okurken. Hüseyin Güzelgöz namı diğer " Eşekli Kütüphaneci " nin hayatı anlatılıyor.
Köylere çoğu insanın okuma yazma bilmediği yerlere binbir zorlukla kitap götüren, medeniyet götürmeye çalışan birinin hikayesi bu.
Ürgüp 'te eşeklerle otuzdan fazla köye kitap taşıyan Hüseyin Güzelgöz pek çok yeniliğin ve güzelliğinde öncüsü olmuştur aynı zamanda. Tabi maalesef ülkemizde geçerli olan " Hiç bir iyilik cezasız kalmaz " düsturu uyarınca sayısız sıkıntıda yaşar cehaleti yenmeye uğraşırken. Ufak tefek aşk hikayeleri de serpiştirilmiş araya. Olmazsa olmazdı doğrusu
Daha önce bir kaç kez filmlere ve dizilere konu olan " Yılanı Öldürseler " kitabı ile tanınan yazar Sabahattin Ali gibi "toplumcu gerçekçilik " akımının önemli bir temsilcisidir.
Hümanizm kokan , insani dili,dini , ırkını sorgulamadan insani değerleri için sevmemiz gerektiğini de anlatır bu güzel eserinde.
Özellikle öğretmenlerin, öğrencilerin okuması gerektiğini düşünüyorum. Elimde olsa her okula değil her sınıfa hediye eder okuturdum bu kitabı.
147 sayfada ne çok şey anlatıyor bizlere. Keşke herkes okusa ve okuttursa tüm insanlara
Şiddetle tavsiye ediyorum herkese. Okuyun bitince neden bu kadar ısrar ettiğimi anlayacaksınız
Kitabın Adı: Gurabahane-i Laklakan ( Gariban Leylekler Evi ) Yazarı: Ahmet Haşim Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Deneme Basım Yılı: 2022 Sayfa Sayısı: 84 Sayfa
Düşünceler: Ahmet Haşim deyince aklımıza ilk "Merdiven" Şiiri ve bazı okul sınavlarında soruları çıkan "Bize Göre " deneme kitabı gelir
Oysa Ahmet Haşim Modern Türk Şiiri 'nin kurucularından biri olup edebiyatımızda da önemli bir yere sahiptir
Bu eseri ise 1921- 1927 yılları arasında gazete ve dergilerde çıkan yazılar arasından seçilen 29 denemeden oluşur.
Kitabın orijinal ismi komik gibi görünüyor olsa da ilk okuduğunuz denemede bunun nedenini öğreniyor ve atalarımızın naifliğine bir kez şahit oluyorsunuz
Denemeler çok çeşitli konularda;Batılı, yerli sanatçıların eleştirisinden, adalardaki saife hayatına kadar pek çok değişik konuya değinilmiş.
Uzun cümlelerden oluşan, edebi yönü kuvvetli üslûbunda ince mizah öğelerine de rastlıyoruz.
Çağının tüm bilimsel , sanatsal ve toplumsal olaylarına duyarsız kalmayan yazarın zengin içerikli yazılarında siyasi konulara pek edilmediği görülüyor
Dili zengin , anlatımı yoğun ve türünün eşsiz örneği olan bu eseri tüm kitap dostlarına zevkle tavsiye ediyorum
Kitabın Adı: Gece Yarısı Kütüphanecisi Yazarı: Matt Haig Yayınevi: @domingo_yayinevi Türü: Roman Basım Yılı: 2023 Sayfa Sayısı: 282 Sayfa
Düşünceler: 42 dile çevrilmiş, ' En çok satan ' olmuş, 2020 yılında Yılın En İyi Romanı ödülünü alan bu eseri okuma nedenim yukardakilerin hiçbirisi değildi. Adı ilginç geldi. Biraz da yorumlar cezbetti sanırım.
"Her insanın geçmişte kalan hayalleri vardır. Keşke üniversitedeki o kıza açılsaydım, keşke güzel sanatlara gidip ressam olsaydım, keşke ormanda insanlardan izole bir yerde yaşasaydım " gibi.
İşte bu kitap ; Hayatından memnun olmayıp intihar etmeyi düşünen bir kadına geçmişteki tüm hayallerini gerçeğe dönüştürme imkanı veriyor. Bir serüvende erkek arkadaşı ile evlenip bir kasabaya yerleşiyor, bir serüvende meşhur bir yıldız oluyor, başka birisinde bilimadamı, bir diğerinde ev kadını ...
Tüm yaşamak istediklerini bu gizemli kütüphane sayesinde elde eden kadın yine de mutlu olamıyor. Bir diğer istediği hayata yöneliyor. Oysa hayatın içinde mutluluk olduğu kadar hüzünde olduğunu ve bundan kaçamayacağını görüyor. En sonunda ' anı yaşa , yaşadığın zamanın kıymetini bil ' türünden bir ders veriyor bize.
Akıcı, bir solukta okunan ( bir günde bitirdim ) varken doyulmayan ama olmasa da aranılmayan bir kitaptı bu.
Bazı felsefi dokundurmalar , hoş alıntılar içerse de edebi değeri pek fazla değildi. Okudum geçtim doğrusu
Değişik bir tad arayan , tarz arayan tüm kitap dostlarına tavsiye ederim.
📌"Kaçıp gitmek istediğiniz yerin kaçtığınız yerle aynı olduğunu görmek tam bir aydınlanmaydı."
Kitabın Adı: Deliliğin Dağlarında Yazarı: H.P. Lovecraft Yayınevi : @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Haziran 2023 Sayfa Sayısı: 140 Sayfa
Düşünceler: Bugün size değişik tad verecek bir eserle karşınızdayım dostlar. Fantastik , bilimkurgu türünde eserler veren Lovecraft 'ın en bilinen eserlerden birisi olan Deliliğin Dağlarında yazarın yaşamında değil ama öldükten sonra O 'na büyük bir ün kazandırmıştır.
Jeolog W. Dyer 1930 yılında bir grup bilimadamı ile Antartika'ya bir bilimsel gezi düzenler. Amacı en gelişmiş bilimsel materyaller ile Antartika 'yı bilinmez kılan gizemlerinden arındırmaktır.
Ama keşif gezisi olarak başlayan macera bir korku filmine dönecek ekipteki iki kişi dışındaki herkes bilmedikleri tehlikelerin içinde korkunç biçimde can verecektir. Kutupların korkunç soğuğu en küçük tehlike olacak bu ölüm kalım savaşından sadece iki kişi kurtulacaktır.
Kitap bu olaydan sonra yeni bir gezi düzenlemek isteyenlere karşı Jeolog W. Dyer 'ın insanlığı bu trajediden koruma çabasıyla başlıyor. Ama bunun sebebini kitabın sonuna kadar merak edip duracaksınız ( benim gibi )
Yazarın engin dış gücü ile beslediği roman Jack London kitabı gibi çevresel tasvirler ve macera ile başlıyor ama yavaş yavaş "Tepenin Gözleri" filmindeki kaotik dehşet ortamına evriliyor.
Belgeseller ve Jack London gibi bazı yazarlar sayesinde kutuplar ile ilgili bayağı bilgiye sahibiz. Çoğumuz eminim orda yaşamın nasıl olacağına dair hayaller de kurmuştur ama bu kitap o hayalleri serapa sonra da kabusa çeviriyor.
Yazarın özgün üslubu, yer bilimllerindeki eşsiz bilgisini sık sık kullandığı zengin içeriği, biraz yavaş ilerlese de sürükleyiciliği ile bu nevi şahsına münhasır eseri herkese tavsiye ediyorum
Kitabın Adı: Dar Kapı Yazarı: Andre Gide Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Haziran 2023 Sayfa Sayısı: 130 Sayfa
Düşünceler: Yılın 50. Kitabını bitirmenin verdiği mutluluk içerisinde yazıyorum yorumumu. Sayı hedefi koymadım kendime ama ne kadar çok okursam o kadar iyi olur diye düşünüyorum.
1947 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan yazarın daha önce "Pastoral Senfoni " isimli eserini okumuş ve gayet beğenmiştim.
Bu eserde Jerome isimli bir gencin Alissa ' ya duyduğu aşk ile Alissa 'nın ilahi aşkının çatışması anlatılıyor. Alissa 'nın kardeşi Juliette 'nin Jeroma 'a aşkı ise işi iyice karmaşık hale getiriyor.
Pastoral ögeleri kullanmadaki ustalığını, inanç - aşk çatışması ile zenginleştiren yazar ortaya usta bir yapıt çıkarmış.
Sık sık kutsal kitaplara gönderme yapan yazarın bu gerilimi umutsuz bir aşk hikayesi aynı zamanda
Daha yeni basılan muhtemelen daha önce duymadığınız bu güzel eseri tüm kitap dostlarına zevkle tavsiye ediyorum
Kitabın Adı : Soğuk Rüya Yazarı: @i.avsar40 Yayınevi : @kesityayinlari Türü: Öykü Basım Yılı: Ekim 2015 Sayfa Sayısı: 238 Sayfa
Düşünceler: Nice şair, yazar, ressam vardır öldükten sonra kıymeti bilinen. Onları yeterince şad edemedik bari sağ olanları unutmayalım.
@i.avsar40 çok sayıda ödül alan bir yazar olsa da maalesef yeterince tanınmıyor, gereğince okunmuyor
Oysa O'nun bozkır öykülerini okumayan çok şey kaybetmiştir bana göre. İnsan odaklı anlatımı, pastoral adeta yaşatan çevresel tasvirleri ile şahsına münhasır bir yazım tarzı vardır yazarın.
Bozkır öykülerinde Rus klasiklerinden tadlar alır gibi oluruz ama bu toprağın suyunu ,taşını, soğuğunu, insanını o kadar güzel anlatır ki bizlere hepimiz kendimizden izler buluruz.
15 öyküde oluşan bu eserin her öyküsünü büyük bir keyifle okudum. Bazen güldüm, bazen hüzünlendim, bazen de üşüdüm .
Herkese tavsiye ediyorum. Keşke her okulda olsa bütün öğrenciler de okusa bu güzel eseri. İllaki sevecektir. Mutlaka sevecektir @_withfeza_
Kitabın Adı: Aelita Yazarı: Aleksey N. Tolstoy Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman ( Bilimkurgu) Basım Yılı: Ekim 2020 Sayfa Sayısı: 234 Sayfa
Düşünceler: 1923 yılında yazılan, pek çok dile çevrilen bu eseri yazılışının 100. Yılında okumak anlamlı oldu. Tolstoy yazınca aklınız karışmış olabilir çünkü Tolstoy deyince aklımıza ilk Lev Tolstoy gelir.
Tolstoylar zengin bir aile aslında. Tanınmış bir aile de aynı zamanda. Aleysey N. Tolstoy 'da bu ailenin bir üyesi ve Lev Tolstoy 'un akrabası.
Pek çok türde eser veren Aleysey N. Tolstoy 'un okuduğum ilk kitabı bu. Bilimkurgu türünde yazılan eserde Los adında bir bilimadamı ile Gusev adında eski bir askerin Mars macerası anlatılıyor. Pek çok kez sinemaya da uyarlanmış ama henüz hiçbirini izlemek nasip olmadı.
Mars'a giden ikili tıpkı dünyadaki gibi sınıflar arasında uçurumlar olan emekçilerin ezildiği bir ortamla karşılaşıyor ve bunu düzeltmeye çalışıyor.
Pek çok bilim dalından esintiler taşıyan eserde yazarın hayal gücünden esinlenerek oluşturduğu pastoral öğelerde bolca kullanılmış.
Uzayda dahi olsa aşk, sadakat gibi duyguların evrenselliğine dem vurulmuş. İçinde imkânsız bir aşkta bulunan eserde dünya yaşamının eşitsizliği uzayda oluşturulmuş ve sıkıca eleştirilmiş.
Güzel, değişik bir tada sahip ,türünün güzel örnekleri arasındaki bu eseri tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum
Seni Yoran Her Şeyi Bırak adlı kitap aslında gerçekten bizi yoran her şeyi bırakmamızı istiyor; hayatımızdaki gereksiz endişeleri, sürekli başkalarının beklentilerine göre hareket etme zorunluluğunu ve kendimizi sürekli suçlu hissetmemizi fark etmemizi sağlıyor. Kitap, bunların bizi ne kadar yorduğunu ve enerjimizi tükettiğini gösteriyor, aynı zamanda bunlardan nasıl uzaklaşabileceğimizi ve kendi sınırlarımızı korumanın ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Okurken insan, hangi ilişkilerin veya alışkanlıkların kendisini gerçekten yorduğunu fark ediyor ve hayatındaki yükleri hafifletmenin yollarını görebiliyor. Kitap, sadece bırakmayı değil, aynı zamanda kendine değer vermeyi, duygularına sahip çıkmayı ve iç huzuru bulmayı da öğretiyor; böylece okuyan kişi daha hafif, daha özgür ve daha sakin hissediyor.
Abartma Tozu, kasabada herkesin bir sabah bir anda her şeyi abartmaya başlamasıyla başlıyor ve bu çok komik bir hâle dönüyor; anneler yemekleri kocaman yapıyor, babalar işleri gereğinden fazla ciddiye alıyor, arkadaşlar her şeyi abartıyor ve okulda bile her şey tuhaflaşıyor. Kahramanımız ve arkadaşı Tevfik, bu abartma kaosunu fark edip, “her şeyin normal olmasının ne kadar güzel olduğunu” anlamaya çalışıyorlar. Kitap okurken hem gülüyorsun hem de bazen “vay be, bu gerçekten böyle mi?” diyorsun; çünkü her şey öyle büyük ve saçma ki, sanki kendi hayatında da bazen abarttıklarını fark ediyorsun. Dili eğlenceli, olaylar hızlı ve komik; bu yüzden hem keyif alıyorsun hem de abartıların ne kadar gereksiz olabileceğini düşünüp kendi davranışlarını da sorguluyorsun. Kısacası, Abartma Tozu hem çok güldüren hem de düşündüren, çocuk gözüyle yazılmış harika bir hikâye.
Edmondo de Amicis’in Çocuk Kalbi kitabı, küçük Enrico’nun bir öğretim yılı boyunca yaşadıklarını günlüğü aracılığıyla anlatıyor ve arkadaşlık, aile sevgisi, empati, fedakârlık ve saygı gibi değerleri çok doğal ve içten bir şekilde gösteriyor. Kitapta Enrico’nun gözünden sınıftaki arkadaşlarını, öğretmenlerini ve yaşadığı olayları takip ederken hem gülüyorsun hem bazen duygulanıyorsun. Farklı hayatları ve insan davranışlarını görüp anlamaya çalışmak, kendi ilişkilerini ve duygularını sorgulamana yardımcı oluyor. Dili biraz eski olsa da hikâye o kadar samimi ki okurken kendini olayların içinde buluyorsun. 15 yaşında biri olarak okuduğunda, hem insanlara nasıl daha iyi davranabileceğini hem de küçük iyiliklerin ve arkadaşlığın değerini fark ediyorsun. Çocuk Kalbi, yıllar geçse de duygulara dokunan ve insanın kalbinde iz bırakan bir kitap; hem düşündürüyor hem de insan olmanın önemini hatırlatıyor.
Victoria Williamson’ın kaleme aldığı Kelebek Zihinli Çocuk adlı kitap, bana okurken sanki iki ayrı pencere açtı. Hikâyede iki farklı karakter var: Elin ve Jamie. İki ayrı çocuk, iki ayrı dünya ve iki bambaşka hayal alanı… Bu yüzden kitabı okurken her sahne gözümde adeta film gibi canlandı.
Elin, babasına göre “mükemmel” görünmek için sürekli çabalayan bir karakter. Jamie ise sadece “normal” olmak istiyor, çünkü dikkat bozukluğu nedeniyle zihni durmadan dallanıp budaklanıyor. Bu yüzden diğer insanlar gibi görünebilmek onun için büyük bir mücadeleye dönüşüyor.
Kitapta iki farklı aile ve bu ailelerin yaşadığı sorunlar da hikâyenin merkezinde yer alıyor. Bu sorunların çocukları nasıl etkilediğini iki ayrı açıdan görebiliyoruz. Her bölümde hem Elin’in hem Jamie’nin iç dünyasına ayrı ayrı bakmak, kitabı daha da anlamlı kılıyor.
Kısacası, her cümlesi gözümde sahne sahne beliren, etkileyici ve duygusal olan bu kitap, kalbimdeki en özel okuma köşesine çoktan yerleşti.
🚩10/7 ✨Sokak , aklı bir karış havada olan deliler için bile acımasıdır .. ✨ Bakımevindeki herkes kimsesizdir çünkü . 📚 Genç bir roman yazarı olan William Figueras yazdığı kitap yayımlanmayınca tüm umudunu kaybederek Küba’dan Maimi’ye göç eder . Ailesi tarafından kabul edilmeyen yazarımız zihinsel sorunları olduğu düşünüldüğü için Miami’de bir tür yarı-akıl hastanesi, yarı sığınma evi olan “felaketzedeler evi” denen pansiyona yerleştirilir. Burada toplum dışına itilmiş, unutulmuş, “kaybolmuş” insanlar yaşamaktadır .Bakım evinin müdürü ise acımasız ve aşağılayıcı biridir; insanları bir eşya gibi görür, hayatlarını değersizleştirir. Yapılan işkencelerin , aç kalmanın , kirin ve pasın içinde yaşadıkça kendinden ve insanlardan daha da nefret eder ve şiir kitabıyla baş başa kalır . Ta ki bir gün eve tüm dengeyi bozacak Francis gelene dek …
📚Roman boyunca William, hem geçmişiyle hem edebi hayalleriyle hem de kendi aklıyla mücadele eder. Yer yer umuda yaklaşır, ancak çoğu zaman karanlığa geri düşer. Aslında kitap, akıl ve delilik arasındaki o ince çizgiyi, göçmen olmanın yalnızlığını ve toplumun görmezden geldiği insanların dramını anlatır. Bir zamanlar herşeye sahip olan insanların devrim adı altında ellerindekiler alınarak iki lokma yemek için katlandıkları şeyler sistemi de çok güzel özetlemiş bence .. Acı olan ise yazarın gerçek hayatından izler taşıyor olması ve kitapta geçenlerin mi yoksa dışarda olanların mı hasta olduğunu düşündürmesi . İnsanlığın en karanlık köşesindeyken bir umuda tutunmamın hikayesi herkese tavsiyemdir .. #felaketzedelerevi #jaguar #kitapönerisi Jaguar Kitap
- Sizin için yaşayan en büyük Türk şairi diyorlar." dendiğinde, - Elli yıl sonra şiirimi okuyanlar, tam becerememiş ama meselenin farkına varmış desinler bana yeter.” diyerek cevap vermiştir şair.
İnsanın kendisini bilmesi büyük bir erdem. Böyle büyük bir şairi yermek benim haddim değildir. Tam becerememiş ama meselenin farkına varmış demiyorum, o becermis ama ben meselenin farkına varamadım. Bu şiir akımı benimle uyuşmadı diyerek konuyu kapatıyorum.
Kitap Adı: Tutsak Güneş Yazarı: Ayşe Kulin Yayınevi: @everestyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Aralik 2021 Sayfa Sayısı: 360 Sayfa
Düşünceler: Ayşe Kulin akıcı anlatımı, etkili üslubu ile sevdiğim yazarlardan birisidir. Ilk " Adı: Aylin " ile başladığım okuma serüvenimde 10. kitabı olmuş yazarın. Genellikle roman türünde yazan yazarın değişik tarzda eserleri de bulunmaktadır.
Eser distopik bir kitap. Gelecekte bir ülkede yaşanan olayları anlatıyor - Tek tip düşünen, giyinen ,davranan bu insanların hayatı sadedir. - Servet ve alınan kararlar belirli azınlığın elindedir - Insanlar hep güzel haberleri duyar bu ülkede. Dış ülkeler karışıklık ve kriz içerisindeir bu ülkeyi ise herkes kıskanmaktadır - Robotlar yaygınlaşmış insanlar ise robotlaşmıştır bu ülkede. - Güneşin önüne bir cisim gelmiş ve güneş kitabın adında olduğu gibi tutsak haldedir - Bu ülkede Profesör Yuna uykusuzluğuna çözüm ararken büyük kısmını unuttuğu geçmişini hatırlamak zorunda kalır ve olaylar büyük bir gelişirken çevresini saran görünürde mutlu dünyanın aslında öyle olmadığını fark eder. - Geçmişinde yolculuk yaparken yüzleşmek zorunda kaldığı acı gerçeklerle başedebilecek midir?
Tutsak Güneş yeniden çıkıp insanlara ışığını saçabilecek midir ?
Despot insanların egemenliği sona mı erecektir ya da devam mı edecektir?
Geleceğin dünyasındaki bu güzel serüveni yaşamaya tüm dostları davet ediyorum
Kitabın Adı: Ölüm Adası Yazarı: Agatha Christie Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi Türü: Roman ( Dedektif) Basım Yılı: Nisan 2020 Sayfa Sayısı: 224 Sayfa
Düşünceler: 1976 yılında ve 86 yaşında vefat ettiğinde geride 80tanesi dedektif romanı olmak üzere 100 civarı eser bırakan Agatha Christie kadın olmasına rağmen kitapları hala milyonlarca satmayı başaran yazarlardan birisidir.
Önceleri Hercule Poirot karakterine hayat veren yazar dedektiflik romanları ve tiyatro eserleriyle üne kavuşur, daha sonra Sevimli bir yaşlı kadın olan ( kendisi gibi) Miss Marple karakteriyle okuyucularının karşısına çıkan yazar bir çok ülkeyi gezerken gözlemlerini eserlerinin içinde eritmeyi başarır aynı zamanda. Miss Marple amatör bir dedektiftir ama onu tanımayanlar sıkıcı, geveze bir ıhtiyar olduğunu düşünür ( görevini belli etmemek için bir kılıftır bu aslında)
Orjinal adı " A Caribbean Mystery" olan bu eser yazarın olgunluk döneminde ( 1964 ) yazdığı bir eser ve ayni zamanda benim yazar ile ilk tanışma eserim. Üzülerek ifade etmeliyimki daha önce hiç Agatha Christie kitabı okumadım. Özel bir nedeni yok aslında sadece tercih etmedim diyelim ( keşke etseydim )
Miss Marple Karayip adalarının birinde emekliliğinin tadını çıkarıp tatil yaparken kaldığı otelde emekli bir subayın öldürülmesi ile başlayan olayları kendi tarzında araştırması ile başlar serüven. Karakterleri tanıdığımız romanın başlarında biraz bizi sıksada sonraki sayfalarda içine alıyor ve son sayfaya kadar hiç bırakmıyor
Bu arada yeni cinayetler oluyor. Herkesten bir şekilde şüpheleniyoruz ama katili romanın en sonuna kadar tahmin edemiyoruz. Çok hareketli değil olaylar ama ilgiyi sürekli canlı tutmayı başarıyor
Yazarın tarzını çok sevdim. Kendine özgü çıkarımları, kadın ve erkekler üzerine tecrübelerine dayanan fikirleri var. Seveceğinizi düşünüyor ve tavsiye ediyorum bu hoş kitabı
Kitabın Adı: Parasız Yatılı Yazarı: Füruzan Yayınevi: @yapikrediyayinlari Türü: Öykü Basım Yılı: Ekim 2021 Sayfa Sayısı: 169 Sayfa
Düşünceler: Asıl ismi Feruze Çerci olan Füruzan Çağdaş Türk Edebiyatı'nın en büyük kadın isimlerinden birisidir. Öykü, şiir, roman ,gezi ,deneme ,piyes ,senaryo gibi çok değişik alanlarda eserler veren yazarın kitapları Ingilizce ,Fransızca, Almanca gibi pek çok dile çevrilmiştir.
Bazı öyküleri ve kitapları filme çevrilen yazarın senaryoları ve filmleri de gerek ulusal gerekse uluslararası alanlarda pek çok ödül almıştır.
12 öyküden oluşan bu kitabı 1971 yılında basılmış ve geçen yıl yayımlanmasının 50. Yılı kutlanmıştır.
Kitap kimisi bir kaç sayfadan kimisi ise 30-40 sayfa olan 12 öyküden oluşuyor. Öykülerindeki yoğun anlatımı, olaylar arasındaki geçişler ve tasvirlerdeki ayrıntılarda eklenince bende kitabı yavaş yavaş, sindire sindire okudum.
Çok değişik bir tarzı var yazarın. Osmanlı Imparatorluğu 'ndan Türkiye Cumhûriyeti 'ne geçiş dönemindeki Anadolu Halkının yaşadığı ikilemler ,toplumsal çatışmalar oldukça güzel işlenmiş. Her katmandan insan var öykülerde. Belirli bir sınıfı değil toplumu yansıtmış aslında.
Tüm kitap dostlarının okuması gerektiğini düşünüyorum eğer hala benim gibi okumamışlar ise tabi. Değişik yazarlardan değişik tarzda kitaplar okumaya devam edeceğim.
Kitabın Adı: Siyah Gözler Yazarı: Cemil Süleyman Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari Türü: Roman Basım Yılı: Ocak 2021 Sayfa Sayısı: 70 Sayfa
Düşünceler: Sevgili Kitap Dostları. 2022 yılında kendime en az 50 farklı yazarın kitabını okuma hedefi koymuştum. Asıl hedefim 100 kitap okumak ama bunun için acele etmiyorum. Hazmede ede okuyorum kitaplarımı
Cemil Süleyman 'ın okuduğum ilk kitabı bu. Cemil Süleyman ( Alyanakoğlu) asıl mesleğinden ötürü ' Doktor Cemil ' adıyla bilinir. Yazıkki ne kendisi ne de eserlerine son zamanlarda rastlamak pek mümkün değildir.
@isbankasikulturyayinlari güzel bir iş yaparak Cemil Süleyman eserlerini sadeleştirip yayınlamış biz okurların hizmetine sunmuştur. E bizede okumak düşer.
Toplumsal baskı altındaki dul bir kadın ile ondan genç bir erkeğin aşkını anlatır bu eser. Tutku ile başlayan bu aşk saplantı ile devam eder ve trajedi ile nihayete erer.
1910 'da yazılan ve 1911 yılında yayınlanan bu eser aradan geçen 1asıra rağmen kadının toplumdaki yerinin fazla değişmediğini göstermesi bakımından dikkate alınması gereken bir eser.
Derin iç tahlilleri , ayrıntılı çevresel tasvirleri ve sade dili ile okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyor tüm dostlara tavsiye ediyorum
Düşünceler: Yazarın 1996 yılında yazdığı ilk romanı imiş bu kitap. Benimde okuduğum ilk kitabı aynı zamanda.
Istihbarat elemanı Sedat 'ın önce komiseri öldürülür daha sonra ise kız arkadaşı kaybolur. ( Aynı zamanda evli dir ve eşi ilede mutsuz değildir)
Polisiye bir roman gibi gözüksede edebi değeri de hiç yadsınamayacak ölçüde güzel bir eser. Tasvirleri , betimlemeleri ,kurgusu ile olduğu kadar akıcılığı ilede sürekli bizi hapsediyor. Bitirmeden elinizden bırakamıyorsunuz.
Romanın en son sayfasına kadar heyecan ve gizem devam ediyor. Sonunu söylemeyeceğim. Okuyun, yaşayın ve görün. Ama süprizi çok büyük ihtimalle tahmin edemeyeceksiniz
Ahmet Ümit okumakta ben geç kaldım. Yazıkki bugün bitti ilk kitabı. Siz bu kadar geç kalmayın. Diğer kitaplarını, okumadım bilmiyorum ama bunu tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum
Kitabın Adı: Yaman Adam Yazarı: Miguel De Unamuno Yayınevi: @canyayinlari Türü: Öykü Basım Yılı: Ağustos 2020 Sayfa Sayısı 174 Sayfa
Düşünceler: 1936 Yılında 72 yaşında vefat eden Miguel De Unamuno çok yönlü ünlü bir Ispanyol yazardır. Şiir, felsefe ,roman,öykü, tiyatro gibi çok değişik alanlarda eserler veren yazar muhalif yönü ile de bilinir.
Yazarın okuduğum ilk kitabı bu ( görünüşe göre son olmayacak ama ) Bir öykü kitabı kitabı. Daha önce yayınlanmış ama başka öykülerde eklenerek son halini almış. 10 öyküden oluşuyor. Öyküler en uzundan en kısa olana doğru sıralanmış. 70 Sayfa olanı da var 6 Sayfa olanı da.
Usta şairimiz Behçet Necatigil 'ın çevirisini yaptığı eser 174 sayfadan oluşuyor ve anlatımının yoğunluğuna rağmen 1 günde bitirdim.
Kadın-erkek ilişkileri ve tabi aşk, inançlar, insan psikolojisi ve şairin eğitim de aldığı felsefe gibi konuların ele alındığı öykülerde sivrilmiş değişik karakterler öne çıkıyor.
Birisi kitaba adını veren olmak üzere ilk iki öykü o kadar ilginç oluşturulmuş ki tiyatro ya da piyes haline bile getirilebilir mevcut hali. Yazarın tiyatro dalında eserler de vermiş olması bu yazım gücünün de kaynağını oluşturuyor sanırım.
Bazen biraz kasvetli , yoğun, dini konulara arada bir dokunduran yazım tarzı ile özgün bir ortam oluşturmayı fazlasıyla başarıyor yazarımız. Gurur ,kibir ,ikiyüzlülük gibi kötü huyların neden olduğu toplumsal gerilim ve yıkımları da çok güzel işlemiş öykülerinde
Ben çok zevk ve keyif aldım okurken.Sizinde aynı duygulara erişeceğinizden eminim. Çok kitap bol okumalı günler diliyorum tüm kitap dostlarına