İnsanların egemenliğine boyun eğmek zorunda kalan diğer türler, Tricholtvaltların demir yumruğu altında karanlık günler yaşamaktadır. İnsanların küçümsemelerine, Grunların zorbalıklarına rağmen unutulup gitmekte olan kültürlerini yaşamak için çaba gösteren türler, yoksulluğu ve köleliği kader olarak kabullenmek zorunda kalırlar.
Kara günlerin birinde kara bulutlarının arasından sızıp gelen küçük bir ışık huzmesi onlara umut olur. Kara Balçık Ezgisi, çok uzaklardan onlara Kızıl Gezegenlerin Islıkçalan Rüzgârlarından karanlığa mahkûm edilmişlere gelecekten muştular fısıldar.
Vgomaların kutsal şarkısıdır Kara Balçık Ezgisi. Evrenin sonsuz boşluğu onlar için yaşam ve ölümün sahnesidir. Işık ve karanlık bir aradadır. Hem dosttur hem düşman. Biri olmadan diğerinin de bir anlamı yoktur.
Eser ıslıkçalanlar güneşin ışıklarına
Karanlık koşar aydınlığın arkasına
Hem sever hem nefret ederler birbirlerinden
Oysa ikisi de dayanamaz birbirinin yokluğuna
Hayat… Ölüm… Dost…
Ozan’ın ağzından tüm evrene yayıldı bu ezgi. Karanlığın kalbinde parlayacak ışığın müjdecisi olacaktı.
Mahir Sular’ın imzasını taşıyan Kayıp Yıldızlar Atlası, bilimkurgunun sınırlarını zorlayan ve okuru zamansız bir maceraya davet eden nefes kesici bir seri. Her bölüm, birbirine ilmek ilmek dokunan ancak bağımsız evrenler sunarken, karakterlerin içsel çatışmalarıyla evrenin gizemlerini harmanlıyor. Sular’ın kalemi, yalnızca teknolojik bir gelecek tasvir etmekle kalmıyor; insanlığın karanlık köşelerinde saklı umutları, korkuları ve varoluşsal sorgulamaları da satırlara işliyor.
Serinin en çarpıcı yanı, her bir hikâyenin adeta bir evrenin bir parçası gibi bütüne eklemlenmesi. Okur, antik uzaylı uygarlıkların izlerinden, zaman paradokslarının labirentlerine dek sürüklenirken, diyaloglardaki keskin zekâ ve betimlemelerdeki şiirsel dokunuşla kendini kaybediyor. Öyle ki, karakterlerin yalnızlığıyla evrenin sonsuzluğu arasında gidip gelen bir denge, kitabın ruhunu oluşturuyor.
Bilimkurguya felsefi bir derinlik katan bu seri, sadece "aksiyon" odaklı anlatıların ötesine geçerek, insanın evrendeki yerini sorgulatıyor. Özellikle distopik dünyalarda bile filizlenen insanî değerler, Sular’ın hikâye anlatıcılığındaki inceliği gözler önüne seriyor.
Son sayfayı kapattığınızda, yalnızca bir kitap değil, zihninizde yankılanan bir varoluş senfonisi bırakıyor. Bilimkurgu tutkunları için bir başyapıt niteliğindeki bu eser, türün klasiklerinden sıyrılıp kendi mitolojisini yaratmayı başarıyor. Okumak, bir keşif yolculuğuna çıkmak gibi…
Yılların ve saklanmış tecrübelerin bir hazine kutusu gibi açığa çıktığı kayıp yıldızlar atlası… bugünkü dünyadan sıkılıp soluğu sonsuz evrende almak isteyen herkesi muhteşem bir macera bekliyor emeğine sonsuz saygıyla…
Kayıp Yıldızlar Atlası. Mahir Sular'ın kaleminden enfes bir bilimkurgu serisi. Her bölümü ayrı heyecan verici bir hikâye. Akıcı bir üslubu bizi sıkılmadan kitabın sonuna götürüyor. Bilimkurgu sevenler için kesinlikle okunması gereken bir kitap
Tek amacın elde ettiklerini korumaktır. işte biz insanları evrenin sahibi yapan şey budur. merhametsizliktir. merhametli olsak zaten kimse bizim kölemiz olmazdı kimse bize hizmet etmezdi biz de herkes gibi herhangi bir gezegende çiftçi olarak kalırdık