Bir kitap düşünün: Sayfaları arasında gezindikçe, bazen bir çocuğun masumiyetiyle karşılaşıyorsunuz, bazen de bir yetişkinin yükünü omuzluyorsunuz. Dut Ağacının Altında, tam da bu ikilemi yaşatan bir eser.
"Aydınlık" hikâyesi, insanın içindeki karanlığı sorgulatıyor: "Işık, gözlerimizde mi yoksa yüreğimizde mi saklı?" diye düşündürürken, "Talihsizlikler" ise hayatın küçük detaylarının nasıl büyük dönüşümler yarattığını anlatıyor. En çarpıcı olanı ise "Çiçekler ve Aynalar"… Geçmişle hesaplaşmanın, mezarlıklarda bile filizlenebilecek bir umuda dönüşebileceğini gösteriyor.
- Doğa-insan ilişkisi: "Balıklar ve Domuzlar"da, insanın doğayla olan mücadelesi şiirsel bir dille yansıtılıyor. - Metaforların gücü: "Suda Sarı Çiçek", görünüşte sıradan bir detayın bile nasıl bir iç hesaplaşmaya kapı araladığını anlatıyor. - Evrensellik: Her hikâye, farklı kültürlerden insanların ortak duygularına dokunuyor.
Bu kitap, bir dut ağacının dalları gibi: Kökleri geçmişe, yaprakları geleceğe uzanıyor. Okurken kendinizi kaybetmek değil, bulmak için okuyacaksınız.