Mustafa Merter

Yazar

1

Takipçi

1

Beğeni

209

Görüntüleme

Hakkında

Uzm. Dr. Mustafa Merter Kimdir?

1947 yılında İstanbul’da doğdu, ilkokulu Cihangir’de okudu. Ortaokula Avusturya Lisesinde devam etti. Orta 3’ten sonra tahsiline devam etmesi için ailesi tarafından İsviçre’ye gönderildi.

St. Moritz’de Montalya Lisesine ve daha sonra Lozan Lemania Lisesine devam ederek 1969 yılında İsviçre Federal Lise Diplomasını aldı. Lozan Tıp Fakültesinde tıp tahsilini tamamlayıp 1975 yılında mezun oldu. 1976-77 yıllarında Ankara’da 18 aylık askeri hizmetini tamamladı.

1977 yılında İsviçre’de tanıştığı Teresa Spescha ile evlendi ve bu evlilikten 1979 yılında oğlu Tahsin Can ve 1986 yılında da kızı Selma dünyaya geldi.

Almanya Wesel’de 2 sene dahiliye asistanı olarak çalıştıktan sonra, İsviçre’ye geri dönerek psikiyatri uzmanlık eğitimine başladı. Eğitimini Zürih Üniversitesi Hastanesi’ne bağlı Burghölzli Psikiyatri Hastanesinde ve psikiyatri polikliniğinde, doktorasını biyolojik psikiyatri alanında “Flufenazin Dekanoat” nöroleptik çalışması ile tamamladı. 1987 tarihinden itibaren Türkiye’ye yerleşti. Bodrum’da serbest psikiyatrist olarak mesleğini icra etti. Almanca, İngilizce ve Fransızca bilmektedir.

Psikoterapi alanında Zürih’te Jung’çu ve Varoluş Analizi ekollerinden etkilendi, daha sonra I.Yalom grup terapisi metodunu benimsedi. Son 10 senedir varolan tecrübesini Benötesi/transpersonal psikoterapisi alanına aktardı. Özellikle tasavvufi açıdan benötesi psikolojisini anlamaya gayret etti. Bu alanda uluslar arası araştırmalardan feyz alarak bir sentez oluşturmaya çalıştı. 2005 yılında İstanbul Üsküdar’da Türkiye Benötesi Psikolojisi Derneğini kurdu.

Son Takip Edenler

Tümü

Alıntılar

Tümü
@huriyecap
Alıntı
3a
hissemize düşen
Muhammed Esed 1926 yılının sonbaharında, bir gün Berlin metrosunda seyahat ederken gördüğü yüzlerin istisnasız derin ve gizli bir acıyla kasılı olduğunu müşahede eder. Duyduğu sarsıntıyı yanında bulunan Elsa'yla paylaşır. Elsa şaşkınlıkla "Cehennem azabı çekiyorlar sanki. Acaba kendileri bunun farkında mı?" diyerek onu tasdik eder. Esed, bu acıları insanların gerekçesiz, inançsız ve fasılasızca refah peşinde koşmalarına bağlar. Eve döndüklerinde, masada açık kalmış Mushafı görür. Kapatıp kaldırmak için uzandığında gözü Tekâsür suresine ilişir. Birden surenin o gün metroda yaşadıklarının tam bir yansıması olduğunu hisseder ve şöyle düşünür: "Bütün çağlarda insanlar tamahı, açgözlülüğü tanımışlardır ama tamah ve açgözlülük başka hiçbir çağda bugün olduğu kadar ciğer sökücü bir hırs hâlinde kendini açığa vurmamıştır. İfrit insanların boyunlarına binmiştir, kamçısını tam yüreklerinin başına indirir ve uzaklarda alayla göz kırpan, yalancı hedeflere doğru dehler onları..." Ne kadar hikmetli olursa olsun bir insan, yirminci yüzyıla özgü bu acılı koşuyu kendiliğinden bilemezdi. Böylesine hâkim bir perdeden, böylesine apaçık bir üslupla dile getiremezdi. Bu çok yüksek bir sesti ve bütün zamanları aşarak insanın kulağına ulaşıyordu. Esed bu olaydan kısa bir süre sonra Elsa ile birlikte Müslüman olduğunu açıklar. Böylece on dokuz yaşındayken görüp çoktan unuttuğu bir rüya tecelli etmiş olur: Bu rüyada Esed, içinde bulunduğu bir trenin yeraltından çıktıktan sonra saplandığı, sonsuz ufuklu bir batakta, az ötede çökmüş duran ve kendisini beklediğini hissettiği; yüzü örtülü, kısa kollu harmanisi olan bir binicinin devenin terkisine binerek saat, gün, ay, kısaca zaman kavramını yitirecek kadar uzun bir yolculuk sonunda, yakmayan fakat kör edici parlaklıktaki beyaz bir ışığa vardığını görmüş ve tasvir edilemez ahenkteki bir sesin "Burası Batı'nın en uç şehri" dediğini işitmiştir. Yıllar sonra binicinin Hz. Peygamber (as); ışığın, kavuştuğu iman; işittiği sözlerin ise Batı'daki hayatının sona ereceğinin habercisi olduğu tefsiriyle karşılaşacaktır.

464'ün 182. sayfasında
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Mustafa Merter - Ketebe Yayınları - 2024
1.131
@huriyecap
Alıntı
3a

İnsan hayatı rolden role, limandan limana uzanan bir yolculuktur.
464'ün 73. sayfasında
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Mustafa Merter - Ketebe Yayınları - 2024
1.041
@huriyecap
Alıntı
4a
Düşünce ırmağının yüzeyi çer çöp taşır... Bazısı hoş, bazısı nahoş, su üstündeki tohum kabukları, görünmez bahçenin meyvelerinden düşmüş. Gel bahçenin ardındaki çekirdeklere bak, çünkü su, bu bahçeden kaynaklanır. Hayat ırmağının akışını görmüyorsan, gel bari düşünce ırmağında dalgalanan yosunları gör. Mevlana Celaleddin Rumi
464'ün 58. sayfasında
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Mustafa Merter - Ketebe Yayınları - 2024
1.382
#Felsefe - @huriyecap
Alıntı
4a
F. Nietzsche

"Herkes, kendi kendisine en uzak olandır."
464'ün 37. sayfasında
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Mustafa Merter - Ketebe Yayınları - 2024
1.413
#hikmetsahibi - @huriyecap
Alıntı
4a

Rüzgâr esmezse yaprak kımıldamaz.
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Mustafa Merter - Ketebe Yayınları - 2024
1.409

İncelemeler

Tümü