Said Coşar, Karikatürün Aynasında Edebiyatçılar’da karikatür penceresinden edebiyatçıların en dikkat çekici ayrıntılarını yansıtıyor.
Tıpkı fotoğrafta olduğu gibi biyografilerde de çoğunlukla bir edebiyatçıyı, ona şahsiyetini veren asıl kimliğinden sıyrılmış bir hâlde buluruz. Kozma Togo’nun karikatür albümüne yazdığı yazıda Faruk Nafiz tam da bu noktaya işaret ederek “İnsanları karikatürlerinden tanımalı,” der.
Gırgır dergisinin yayın hayatına başladığı yıllara kadar karikatüristler mizah dergileri ve günlük gazete sayfalarında pek çok edebiyatçıyı ağırlamıştır. Karikatüristlerin tarama ucu ve çini mürekkebi marifetiyle çizdikleri edebiyatçı karikatürleri, edebiyatçıların renkli dünyalarına ışık tutmakta. Yine edebiyatçılarla ilgili kıyıda köşede kalmış pek çok ayrıntıyı barındırması, bu karikatürlerin edebiyat araştırmacıları için paha biçilmez bir kaynak olduğu tezini de doğrulamakta. Oysa edebiyat araştırmalarında bu kaynak bugüne dek hep ihmal edilmiştir. İşte, Karikatürün Aynasında Edebiyatçılar, bu boşluğu doldurmak için yazıldı.
Said Coşar Karikatürün Aynasında Edebiyatçılar’da; Abdülhak Hamid Tarhan, Tevfik Fikret, Hüseyin Cahit Yalçın, Refik Halit Karay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Süleyman Nazif, Ahmet Rasim, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Falih Rıfkı Atay, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Veli Kanık ve Florinalı Nazım’ın hayatını karikatür penceresinden anlatırken en ciddi biyografilerde yer bulmayan ayrıntılara dikkati çekiyor. Tabii gülmek de cabası…
Yazar, on üç edebî kişiliğin, karikatür dünyasındaki yansımalarını taramış, derlemiş ve kitap hâline getirmiş. Eğer edebiyatçılara, onlar için yazılıp çizilmiş bilgi ve belgelere karşı merak duyuyorsanız hem eğlenmeniz hem de kültürlenmeniz açısından neden olmasın, bana kalırsa bir şans verilebilir. Beğenmediğim ve beğendiğim yanları ikiye ayıracak olursam:
Beğenmediğim kısım şu ki ben kitabı tamamen bir karikatür arşivi olarak düşünmüştüm işin doğrusu. İçerisi karikatürlerle doludur, bazen de açıklamalar yazılıdır diye tahmin etmiştim. Ancak kitapta kişiliklerle ilgili 10 tane karikatür varsa, 20 tane de kitaba konulmamış karikatürlerin ne olduğunun yorumlanması biçiminde, okuyucunun okuduğunda hayal gücüne kalmış karikatür betimlemeleri var. Neden tüm karikatürleri göremedik de pek çoğu bizlere betimleme yoluyla aktarıldı? Bu cidden kitap için olumsuz bir durum.
Beğendiğim yanları ise öncelikle kitabın cilt ve sayfa kalitesi oldu. Ayrıca cidden keyif aldım karikatürlerden, hoş bir derleme olmuş kitap bu anlamda. Bir de dönüp baktığımda şunu net olarak söyleyebilirim ki o kimilerinin beğenmediği 80-90-100 yıl önce sanatta, eleştiride çok daha özgür bir ortam varmış. O gün çok da yadırganmayan bazı karikatürleri, karikatürcüler bugün yapmaya kalksalar, tıvitır mahkemelerinde linç üstüne linç yerler. Maalesef pek çok özgürlükler gibi karikatür özgürlüğünün de bugüne oranla kat kat fazla olduğu o güzel günler mazide kalmış.
Yaban romanının ilk baskısında yer alan “boz eşeğin boynunu, kolumun arasına aldım. Tatlı tatlı geviş getirmeye başladı” cümlesi de yayımlandığı yıllarda alay konusu olmuş (çünkü eşekler geviş getirmez). Yakup Kadri’nin köyü ve köylüyü tanımadığı söylenmiş ve bu vesileyle mizah dergilerinde “geviş getiren boz eşek” karikatürleri çizilmiştir.
Zahir Sıtkı’nın çizdiği ve ‘Mizah’ dergisinde yayımlanan bir karikatürde üniversiteli bir kız Hüseyin Cahit’e şöyle der: “Fakat üstat, edebî eserleriniz yalnız şahsiyetinizin üst kısmını gösteriyor!” Hüseyin Cahit, kızın bu sözüne: “Merak etme yavrum, erbabı alt tarafını da görür” karşılığını verir. Karikatürde Hüseyin Cahit’in gövdesi hacıyatmaz şeklinde çizilmiştir.