Freud'a göre insanoğlunun doğuştan getirdiği iki temel kuvvetli eğilim vardır: cinsellik (sexuality) ve saldırganlık (agression). Bu iki temel eğilim insanoğlunun bir toplum içinde uyumlu yaşamasını zorlaştırdığından, cinsellik ve saldırganlık davranışları, ana-baba, ögretmen gibi çocuğun sosyalleşmesinde önemli rol oynayan kişilerce çocukluktan itibaren sürekli baskı altında tutulur ve cezalandırılır. Kardeşine vurulur mu, Yapma! Ayıp!, Çek elini oradan terbiyesiz!, Oranı, buranı gösterme elaleme, utanmaz! gibi ifadeler toplumun cezalandırıcı tutumunu temsil eder.
Tanrım, değiştirilebilen ve değişmesi gereken şeyleri değiştirme cesaret ve gücünü; değiştirilemeyecek şeyleri olduğu gibi kabul etme olgunluğunu ve ikisi arasındaki farkı anlayabilecek bilgeliği bana ver.
Doğan Cüceloğlu’nun Var mısın? kitabı aslında bize şunu anlatıyor: “Hayat senin, gerçekten ne istediğine karar ver ve onun için adım at.” Kitap boyunca insanın kendini tanıması, içindeki sesi duyması ve başkalarının düşüncelerine göre değil kendi değerlerine göre yaşamayı öğrenmesi gerektiği söyleniyor. Bazen korkuyoruz, özgüvenimiz düşüyor, sanki hiçbir şey beceremeyecekmişiz gibi geliyor ama kitap tam da burada diyor ki; “Korkman normal ama pes etmek zorunda değilsin.” Kendine küçük hedefler koyup adım adım ilerlediğinde hem güçlü biri oluyorsun hem de hayatın daha anlamlı geliyor. Yani kitabın mesajı şu: Kendi hayatının sorumluluğunu alır ve gerçekten ne istediğini bilirsen, kimsenin seni durdurmasına gerek kalmaz. Var mısın?
Hepimizin içinde bir çocuk var… Görülmek, sevilmek, anlaşılmak isteyen bir çocuk. Doğan Cüceloğlu bu kitapta o çocuğu fark etmemizi, anlamamızı sağlıyor.
Yalın ama derin anlatımıyla, geçmişe dönüp kendinle yüzleşmeni sağlıyor. Kırılgan yanlarını reddetmek yerine, sarılmanın kıymetini hatırlatıyor.
Kitap boyunca bireyin çocukluk yaşantıları, aile yapısı ve toplumsal kalıplar üzerinden nasıl şekillendiği anlatılıyor. alışkanlıklarımızın, korkularımızın ve iç sesimizin kaynağına inmemiz gerektiğini,çünkü çoğu zaman özgür olduğumuzu sanarken aslında görünmeyen zincirlerle yaşadığımızı vurguluyor.
Yalın, samimi ve okuyucuyu doğrudan iç dünyasıyla yüzleştiren bir anlatımı var. Her bölümde durup düşünmeye, kendi yaşamını sorgulamaya davet ediyor insanı. Özellikle “sahici yaşamak” kavramı kitapta kilit bir yer tutuyor. Gerçek özgürlük, sahicilikle ve kendini tanımakla başlıyor.
İnsan İnsana, modern hayatın hızında unutulan gerçek insan olma halini hatırlatan, durup düşünmeye sevk eden bir kitap. Kendini tanımak, başkalarını anlamak ve daha derin, daha insani ilişkiler kurmak isteyen herkes için anlamlı bir kaynak.
Doğan Cüceloğlu, bu eseriyle sadece bir kitap bırakmıyor bize,aynı zamanda bir çağrı yapıyor: Daha fazla “insan olalım”, daha fazla “insana değelim.”
“Var mısın?” , Doğan Cüceloğlu’nun bilgi birikimini, yaşam tecrübelerini ve tutkusunu yansıtan, insanı hem içsel keşfe hem de toplumsal sorumluluğa çağıran bir şaheser. Kendini geliştirmek, daha güçlü ve bilinçli bir birey olmak isteyen herkese “var mısın?” diyor.
Hayatın yükleriyle boğuşurken kendi iç sesimizi duymayı çoğu zaman unuturuz. Savaşçı, tam da bu sessizliği delen bir kitap. Korkularını tanıyan, sınırlarını aşan ve kendi yolunu çizen herkesin içindeki savaşçıyı uyandırmak için yazılmış. Doğan Cüceloğlu’nun içten ve derinlikli anlatımı, insanın içsel gücünü fark etmesine ve yaşamını anlamlandırmasına ışık tutuyor.
Cüceloğlu,kitabı boyunca psikolojik dayanıklılığın, kendini tanımanın ve yaşam amacı belirlemenin önemini sade ama etkileyici bir dille anlatıyor. Kitaptaki diyaloglar ve örnekler okuyucunun kendini sorgulamasını sağlıyor.. çünkü anlatılan “savaşçı” aslında hepimizin içinde var olan o güçlü,ama çoğu zaman bastırılmış yan.
En dikkat çekici yönlerinden biri, teorik bilgilerin hayattan alınmış örneklerle harmanlanması. Bu sayede kitap akademik olmaktan çıkıp samimi ve öğretici bir yoldaş halinee geliyor. Özellikle hayatının bir döneminde kendisiyle yüzleşmek isteyen,içsel gücünü keşfetmek isteyen herkes için bir başucu kitabı.