Bazen düşünüyorum da acı, en somut fiziksel acı, dünyadan ayrılmamızı kolaylaştırmak için gönderilmiş olmalı. O korku dolu saatlerde en korkunç olayı düşünmemek için.
Bir hata yaptığınızda, anne-babanız asla başınıza gelen kötü şeyin bununla sınırlı kalmasına izin vermezler. Kendi borularının öttüğünü hatırlatmak için ayrı bir ceza verirler.
Kütüphane bilimciliği diye bir şey mi vardı? Laboratuvar önlüğü giymiş kütüphanecilerin, tıpkı televizyonda gördüğüm olay yeri inceleme görevlileri gibi mikroskop altında kitap incelediklerini hayal edince gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Bütün gece gözyaşları durmadı. Gece boyunca bana, "Öldüğümde beni kefene sarmayın," deyip durdu. "Kefene sararsanız sıkı bir düğüm atmanız gerekir; öteki dünyaya gidince o düğümleri açamam. Sadece temiz bir parça örtüye sarın yeter. Bir de gömmeden önce yıkamayı unutmayın!"
Yağmur var Kızılay'da Bir de mahzun simitçiler Bulutlar üzerime düşüyor Bıraksalar, sözlerden sağanaklar Gövdemde koşturduğun nal sesleri Dileniyorum onurumla Yağsın ve sus Sus ve sev
İçimizi karartmış sevdiceğim bu sınıfsal dayatmalar Öpüşmenin raconu mu olur? Şarapsız öpüşemeyengillerden bize ne En son Yılmaz Erdoğan sevmemişti bu fikri Öpüşmenin raconu mu olur? Boyun üzerinden dudağa gidiyoruz
Değişime kapalı değiliz Değişimi açık da değiliz Boyun üzerinden dudağa gidiyoruz Bu böyledir Nasılsın? İyiyim öpüşüyorum
Karanfil Sokağı'ndayım Yüksel'deyim Güven Park'ta Ahmet Arif in Cemal Süreya'yı Cemo Baboş, Cemo Gurban deyip Bağrına bastığı yerdeyim Dilimde bir şiir Cebimde sevdan
Hırpalanmış çocukluğum mu Tek dal satın altığım malbora mı Bilmiyorum başımı döndüren Karanfil Sokağı'ndayım Kayboluyorum Dedim ya cebimde sevdan Kusura bakma biraz aşığım üstüne iyilik sağlık Dilimde bir şiir Cebimde sevdan
Bak, kitap konuşmak bize iyi geldi Kavga edersek kitap okuyalım sevgilim Çünkü ben alaturkayım Sen de bir Türk kadını Sadece okurken Ve anarşistçe severken kurtuluyoruz İçimizdeki Ortadoğulu'dan