Sel, ardından çığ, üstüne deprem, sonra diz boyu kar. Saray artık saman değil, çamurla kaplı. Yeni yapılan sarayın tabelası düşer. Üstünde şunlar yazmaktadır:
> “Geçici değil, geçimsiz çözüm!”
Halk isyanın eşiğinde. Borçlar ödenemiyor, faizler faiz doğuruyor. İmparator ise hâlâ inatla bağırmakta:
— Süper güç olacağız! — Süper borca battık! — diye bağırır halktan biri. — Bu da bir güç türüdür! — diye karşılık verir imparator. — Efendim, sizinki güç değil, güçlük.
---
Casusların Akıbeti
İki casustan biri hâlâ yol sormaktadır. Ama diğeri… düşman krallıkta yükselmiştir. Önce memur olur. Sonra danışman. Sonra... vezir.
Yeni vezir, hanlıktan nefret etmektedir. Kendine şöyle der:
> “Ben artık buraya aitim. Orada sandalye vardı, burada taht. Orada sıcak su, burada limonlu çay. İhanet değil bu… terfi.”
Düşman kralıyla yakınlaşır. Planlar yapar. Hanlığı içeriden çökertmeye kararlıdır.
---
Hanlık Sarayında – Gece Vakti
İmparator, sarayın yıkık duvarları arasında volta atar.
— Faizleri ödeyemiyoruz… borcu ödeyemiyoruz… — Efendim, artık borcun faizi de faiz üretiyor. — Hazine ne durumda? — Bir kese kuru ekmek, iki tavuk vergisi.
İmparator çökerek yere oturur:
— Sarayım çöktü… sandalyem de kırıldı.
---
Darbe Girişimi
Ertesi sabah hanlığın en eski vezirlerinden biri saraya döner. Yıllar önce görevden alınmış, sürgüne gönderilmişti.
— Efendim… size yardım etmek istiyorum. — Ne gibi? — Halk beni seviyor. Orduda hâlâ destekçim var. — Ne demek istiyorsun? — Belki de… yeni bir liderle bu devlet ayağa kalkabilir.
Saray bir anda sessizliğe bürünür. İmparator gözlerini kısar.
— Seninle son defa çay… pardon… sıcak su içelim.
Vezir saraydan çıkar çıkmaz, bir hareketlilik başlar. Ancak darbe başarılı olamaz. Çünkü halk, her şeye rağmen eğlenmektedir:
> “Biz bu devleti gülerek batıracağız, ağlayarak değil!”
---
Casusun Sonu
Bu sırada düşman krallıktaki casus, ihanet planlarını yürütmektedir.
Ama… bir gece konuşmaları yakalanır. Kral öfkelenir:
— Hanlık… içeriden mi çökmek istiyor?! — Efendim… adam bizden değilmiş! — O zaman biz de onlara dışarıdan çökeriz!
Casus, meydanda yakalanır. İnfaz edilir. Kafası, hanlığa gönderilir. Yanında not: "İçeriden geldiniz. Dışarıdan geleceğiz."
---
Hanlık Sarayında – Birkaç Gün Sonra
Elçiden gelen paketi açan İmparator gözlerini kısar.
— Bu… bizim adam… — Evet efendim… düşman krallık infaz etmiş. — Casus gönderiyoruz… vezir olup dönüyor… sonra da kesilip geliyor… — Gönderdiğimiz her şey geri dönüyor efendim. — Bir gün borçlar da döner mi?
---
Göç Hazırlığı
Borçlar artık ödenemiyor. Faiz, hazinenin tamamını yutmuş durumda. Ordular ise güç bela 3.000 kişiye çıkarılmış.
İmparator son konuşmasını yapar:
— Hanlığımız büyümedi. Ama başımıza gelen felaketler büyüdü. — Göç edeceğiz. — Nereye efendim? — Bilmediğimiz ama daha az yağmur alan bir yere…
---
Son Sözler
İmparator sarayın yıkık penceresinden dışarı bakar. Bir zamanlar "taht" dediği sandalyeye elini koyar.
— Sıcak su bile ılık kaldı bu devlette. — Ama ben hâlâ süper güce inanıyorum.
Vezir sorar:
— Efendim… şimdi ne yapacağız? — Gidin… samanı toplayın. Yeni yerleşim için hazırlık yapın. — Saman mı? — Evet. Her devrim samanla başlar. — Bu… devrim mi efendim? — Hayır. Bu, şakanın devamı.
---
📌 Saltanatın Şakası devam ediyor… Bölüm 5’te: Göç başlıyor. Halk yeni topraklara taşınıyor. Ama orada da onları bekleyen sürprizler var. Ve... düşman krallık gerçekten duracak mı?
Bekle. Çünkü bu sadece bir hikaye değil. Bu, saltanatın şakası.