İki aşkı arasında parçalanan bir adam İkinci Meşrutiyet’in yaklaştığı günler, Osmanlı belki de hiç yaşamadığı kadar büyük bir buhranın, varoluş sancısının içinde. Hassas, incelikli ve kararlı Şehsuvar’ın sorumluluk bilinci ağır basar, hem sevgilisi Ester’e hem de içindeki yazara sırtını dönerek İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılır. Büyük acılara ve pişmanlıklara sebep olacak bu kararından dönme fırsatını sonsuza dek kaçırmıştır artık.Elveda Güzel Vatanım iki ayrı zaman diliminde ilerleyen, anlatıldığı dönemde yaşanan çalkantıları düşündüğümüzde edebiyatımızdaki büyük bir eksikliği dolduran bir roman. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki “siyasi hesaplaşma” dönemine tanıklık ederken diğer yandan Osmanlı’nın son dönemine damgasını vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin eylemlerine içeriden bir göz sayesinde yakından bakıyoruz.
Selamlar bende bağımlılık yapan Ahmet Ümit’in bir kitabını daha bitirdim. Kitap kahramanımız Şehsuvar Sami’nin Osmanlı’nın son yıllarında ittihak ve terakkiye katılmasıyla Cumhuriyetin ilk yılları arasında geçiyor. Aslında kitap bir mektuplar toplamı, Şehsuvar’ın büyük aşkı Ester’ yazdığı bir itiraf ve günah çıkarma çabası. Okuyanı etkisi altına alacak bir aşk ve tarih hikayesi. Osmanlı’nın son dönemini okurken bu toprakların nasıl acılar çektiğini, ihanetleri, yoksulluğu, güce adammış iktidar sarhoşluğunu okuyorsunuz. Görüyoruz ki o günde olduğu gibi bu günde dünya siyasetinde değişen çok bir şey yok herkes kendi kişisel menfaati peşinde maalesef. Kitapta başka dikkat çeken nokta cumhuriyet öncesi tarihi olaylara temas etmesi özellikle Sarıkamış’ta şehit düşen askerlerimizi okurken gözlerimin dolmasına engel olamadım. 31 mart vakası ve bab-ı ali baskını ve dönemin entrikaları yalın bir dille anlatılmış. Benim eksik gördüğüm nokta Çanakkale zaferi anlatılırken Mustafa Kemal Atatürk’e çok az değinilmesi oldu. Büyük zaferin mimarı olarak ondan daha çok bahsedilmeliydi kitabın gereksiz uzatılan bir kaç yeri yerine. Diğer bir nokta gerek Osmanlı’nın son dönemi gerekse cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul’un muhteşem kültür alt yapısına ait hatıralardan bahsedilmesi o tarihlerde bile İstanbul’un operasıyla caz orkestralarıyla yaşayan bir kültür olduğu (bu günün aksine) gözler önüne seriliyor. Kısacası ben kitabı beğendim okumanızı tavsiye ederim. Kitapla kalın sağlıcakla kalın