Statü Endişesi

Kitabı değerlendirin

0

Takip

0

Beğeni

2

Okuma

258

İzlenme

Tanıtım Yazısı
Statü Endişesi, hepimizin içini kemiren ancak pek nadir ifade edebildiğimiz bir korkuyu su yüzüne çıkarıyor: Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü korkusu ve başarısızlığımızın toplum tarafından acımasızca yargılanacağı hissi. Bir başka deyişle, evrensel bir endişeye, statü endişesine ayna tutuyor.

Alain de Botton, yine zarafet ve incelikle statü endişemizin nereden kaynaklandığını ve onu yenmek için neler yapabileceğimizi anlatıyor. Felsefecilerin, sanatçıların ve yazarların yardımıyla, statü endişesinin tarihsel öyküsünü ve tarih boyunca bu endişeyi yenmeye çabalamış hareketleri inceliyor. Toplumun acımasız yargılarına karşı kalkanlar edinen ve bu yolla mutluluğa ulaşmaya çalışan yalın ayaklı filozofların, üstsüz bohemlerin, komedyenlerin, şair ve ressamların bir resmi geçidini sunuyor okura.

Sonuç: Bu kitap yalnızca eğlendirmiyor, düşüncelerimizi de kışkırtıyor. Felsefenin yardımıyla toplumsal kaygılarımızdan kurtulmamızı sağlarken yürekleri hafifletiyor. Kitabı okuyanlar, belki yıllardır ruhlarını kemiren statü endişesinden arınm ış olacaklar. Kitabı okuyanlar, belki yıllardır ruhlarını kemiren statü endişesinden arınmış olacaklar.
Tür: Deneme
Yayınevi: Sel Yayıncılık
ISBN: 9789755702339
Sayfa: 332s.
Kapak: Ciltsiz
Tarih: 2023
Kağıt Tipi: 2. Hamur
Okuma Durumları
Okuyacağım (1):
Okudum (2):
İncelemeler ve Alıntılar
Statü Endişesi kitabı hakkında sen ne düşünüyorsun?
@ilyastavukcu
İnceleme
25g
Statü: Bir kişinin veya kurumun toplum içindeki durumu, dünayanın onu nasıl gördüğü ya da konumlandırdığı.

Yazar kitapta insanlık tarihi boyunca statü endişesi ve bunun kaynağı üzerinde duruyor. Felsefi, dini, politik açıdan tarihsel süreçleri hakkında örnekler veriyor.

Aynı konumda olduğumuz insanların başarısızlıklarına üzülürüz fakat işin garibi bu insanların çok başarılı olmalarında daha çok üzülürüz. Bunun normal olduğunu ama bundan sonraki davranışlarımızın bizim iyi ya da kötü birisi olduğumuzu belirler diyor. "Kıskançlığı doğuran, kendimizle başkaları arasındaki oransızlık değil, aksine, yakınlıktır." Herhangi bir iş yerinde aynı statüde görev yaptığımız ya da bir arkadaş grubunda eşit olduğumuz birisine biranda bizden daha üst düzey bir görev veya sorumluluk verildiğinde kendimizi başarısız hiiseder ve bizden daha başarılı olan kişiye karşı içimizde bir kıskançlık bir çekememezlik oluşur.
Yeni bir topluluğa girdiğimizde adımızdan sonra nereli olduğumuz ve mesleğimiz sorulur. Takibi kılık kayfetimiz ve duruşumuzda önemli. İnsanlar kafalarında hemen bir statü belirler ve ona göre davranırlar size karşı. Nasrettin hocanın "ye kürküm ye" fıkrasında olduğu gibi.

Bunun dışında yazar bir de snopluk diye bir tanımdan bahsediyor. Bu terim ilk olarak 1820'lerde ingiltere'de kullanılmaya başlanmış. Oxford ve Cambridge üniversitelerinde sıradan öğrencileri aristokrat öğrencilerden ayırabilmek amacıyla adlarının hemen yanına "sine nobilitate" (soylu olmayan) ya da kısaca snob diye notlar düşülürmüş.
Pek çok sözcük gibi snop sözcüğünün anlamı zamanla değişmiş. Snop başta yüksek statü sahibi olmayan kişileri karşılayan bir sözcük iken daha sonra yüksek statünün yokluğundan rahatsız olan kişiler için kullanılmaya başlanmış.
Snop kişik soylu, elit insanlar gibi olmka isteyen onlar gibi görünmek isteyen, onlara özenen insanlar için kullanılmaktadır.
Bununda ilgili kitapta geçen hikaye vardı. Annesiyle gezen kız anne bak bayan ... ler var onlar bizimle tanışmayı çok istiyorlarmış diyor. Anneside bizimle tanışmak istiyorlarsa bize layık kişiler değil demek ki, biz bizimle tanışmak istemeyen insanlarla tanışmalıyız diyor.

Okunması kolay ve akıcı bir kitap, felsefeye başlangıç için bile okunabilir.
Statü Endişesi
Alain de Botton - Sel Yayıncılık - 2023
299