Düşüncelerinizin şimşeğine karşı cehalet, sabahın infilakına tesadüf etmiş yarasa gibi hayretten sersemlemiş olarak etrafına çarpınmaktan, himmetinizin pençesi altında -celladın zulmü elinde kalmış yaralı kurt gibi- iğrenç bir umutsuzluk hırıltısıyla kin dişini göstermekten başka bir şeye muktedir olamıyor.
Sevdiğiniz, beğendiğiniz ecdadınız eğilirse Halık’a secde etmek veyahut kılıca dayanmak için eğilirdi. Sizinse işiniz şeytandan daha iğrenç bildiğiniz birtakım mahlukların, âdet veya menfaat namına ayağını öpmek için secdeye kapanmaktan ibarettir. Ecdadınız mezarlarında doğru yatıyor! Siz dünyada boynu eğri geziyorsunuz!
Seleflerinize yüce eserlerinden ötürü bu kadar hasret çekiyorsunuz; ya halefleriniz sizi hangi eserlerinizle yâd etsin? İsminizi yalnız mezar taşlarında mı bırakacaksınız? Bir mezar taşının nakışlarının nihayet yüz seneden çok sürmediğini bilmez misiniz?
İnsansınız! İnsan yetiştirmeye memursunuz; o şöhretleri, o faziletleri kendinizde, evlatlarınızda hasıl etmeye çalışınız ki siz, yüce âlemlere hazret gözüyle bakarak onların hâline güçsüzlük ve uyuşuklukla hayran kalacağınıza, onlar bu soysuz dünyada sizin gösterdiğiniz ulviyete baksınlar da yüce âlemlerden hâlinize, kemalinize şaşırıp kalsınlar; düşünmez misiniz ki siz, ne kadar ecdat sevici olursanız, seleflerinizin kadrini o kadar düşürürsünüz! Bu âlem, gelişme âlemiyken, evladını kendinden üstün kılamayan pederler övülmeye değil, hayırla yâd olunmaya bile layık olamaz.
Bütün âlemin çocukları, gözlerini istikbale dikmiş; girdiği yolda basiretli bir şekilde devam edip gidiyor. Siz -güya ki bir üstün el boynunuzu tutmuş da arkanıza çevirmiş gibi- bakışınızı maziye çevirmişsiniz. Ayağınızın bastığı yeri gözünüz görmüyor. Her adım attıkça tehlikeli bir yere düşmeden bir yolda yürümeniz mümkün olmuyor. Düşününüz ki görüşün maziye yönelmesi lazım gelseydi hikmet sahibi yaratıcı, göz organını arkada yaratırdı. Mazide aradığınız nedir? Kaybettiğiniz ömrü arasanız heyhat!
Dünyada gördüğünüz bu kadar ahvalin hangisinde sebat buldunuz? Şahit olduğunuz bu kadar inkılapların hangisinden, gerçekleşmesinden önce haberdar oldunuz? Hiçbir peder, ana rahminde bulunan evladının simasını, endamını, zekasını, ahlakını keşfe muktedir midir? Değilse günlerin gizliliği içinde saklanmış olan gelecek asrın tavrını takdir etmek nasıl mümkün olabilir? Ne vakit hâl, maziye uygun zuhur etmiştir ki müstakbelin hâle uygunluğuna ihtimal verilsin? Hatıra gelmez neler olacak? Tasavvurdan geçmez neler görülecek?