"Bakanlar bana gövdemi görürler, ben başka yerdeyim! gömenler beni, gövdemi gömerler. Ben başka yerdeyim Aç cübbeni cüneyd ne görüyorsun? görünmeyeni! Cüneyd nerede? Cüneyd'e ne oldu sana bana olan ona da oldu. Kendi cübbesi altında cüneyd yok oldu..!"
Fareler ve İnsanlar..Lennie'nin ölüm anı, ve onu hayatta en çok sevdiği, en en çok güvendiği George tarafından öldürülmek zorunda bırakılması kalbimi kırar😔En hazin son onlarınkidir bence...
Gündüz de okurum, gece de. Lâkin gece okuduğum her bir satıra, gündüz okuduklarımdan çok daha fazla anlam yüklerim.Gecenin kendine hâs o hüznünden mütevellit olsa gerek🍀
Küçük esat'da dört yol üzerinde eski bir sahaf var en çok oradan kitap almayı severim. Kütüphane de Adnan Ötüken🍀Hala aktif üyeliğim mevcuttur. Her yılda düzenli yenilerim🌸
En çok okuduğun tür hangisi? (Polisiye, klasik, fantastik?)
Alanımla alakalı olduğu için siyaset ve tarih kitapları.Sonra iyi yazarların kalemlerinden kurgulanmış sahici romanlar. Gerilim, korku ve şiir kitapları..
Dördüncü sınıftaydım. Yılbaşı için hediye çekilişleri yapılıyordu öğretmenimiz önderliğinde. Kura çekildi ve benim ismim öğretmenime denk gelmiş. Hediyeler dağıtılırken bana bir paket uzattı. Kırmızı parlak folyoyla kaplanmış ilgi çekici bir paketti, hala anımsarım. İçinden "binbir gece masalları" adlı kitap çıktı.O gün bugündür kitaplar benim en sessiz ve en gerekli dostlarımdır..
John Donne'dan Hemingway'ın, Çanlar Kimin İçin Çalıyor kitabının önsözünde de yer alan dizeleri çok seviyorum.Ve ezberimde de.. "İnsan, ada değildir, bütün de değildir tek başına! Anakaranın bir parçası, okyanusun bir damlasıdır! Bir kum tanesini bile alıp götürse deniz, küçülür Avrupa... Kaybolan bir burunmuş,dostların ya da senin yurdunmuş gibi. Bir insanın ölümüyle eksilirim ben! Çünkü bir parçasıyım hala insanlığın...
The Kitte Runner, Khaled Husseyni'den. Hazaralı Hasan ve başına gelenler kalbimde bir yeri paramparça etmişti. Normal de okuduğum bir kitabı kütüphanemde tutup, farklı zamanlarda da okumak bana keyif verir. Lakin Uçurtma Avcısı'nı ne kütüphanemde tutabildim,ne de içinde yine, yeniden aynı acıya neden olur diye tekrar etmeye yüreğim elverdi.Uçurtma Avcısı beni en çok ağlatan kitap olmuştur...
İ could not dig: i dared not to rob, Therefore i lied to please the mob. Now all my lies are proved untrue and i must face the men i slew. What tale shall serve me here among mine angry and defrauded young???
Çiçekleri koparmadan, yerlerinde muhafaza ederek, koparılmışlarsa da mümkün olduğunca yaşatarak seven kişileri severim. ince ruhlu ve üstelik kitaplara hizmette bulunmuş insanları da keza.Asaf Hâlet Çelebi de, şiirle hiç alakam olmamasına rağmen, o çiçek detayı yüzünden gülümseyerek andıklarımdandır.İnce ruhuyla geçmiş bir devrin kalbinden. fakat devrinin insanlarının çoğu, onun inceliklerini anlayabilmek yerine, istihzalı gülüşlerine malzeme etmişler.Çoğu da onun tabiatını yoracak kabalıklar sergilemişler. Münevver Ayaşlı, "işittiklerim, gördüklerim, bildiklerim"de, paris'te öğrenmeye başladığı farsçasını ilerletmek için istanbul üniversitesindeki derslere katılabilmek maksadıyla, aziz dostu Asaf Hâlet Çelebi'nin delaletini (referansını) rica ettiğini, bu yüzden birlikte Ahmet Ateş'in odasına gittiklerini, çelebi'nin saygı ve nezaketine karşılık, ateş'in çok kibirli bir şekilde, "bıkmadınız mı daha bu osmanlı, şark terbiyesinden? bırakın bu şark nezaketini!" diye tepki gösterdiğini yazıyor. Bu hatırayı, bu satırları okurken, öylesine nazik bir insanın, hem de hanımefendi bir dostunun önünde, nasıl bir yürek sıkıntısı yaşamış olabileceğini düşünerek fazlasıyla hüzünlenmiş, gözlerimin dolmasına mani olamamıştım. İmcelik bu topraklarda hep eziklik olarak görülmüştür zaten. Fakat öte yandan, sonra da oturup sosyolojik çıkarımlar kasarlar, ne idik ne olduk, insanlıktan ve saygıdan nasıl uzaklaştık diye.Sen cebindeki çiçeği bile düşünecek kadar kadim kültüründen nasiplenip zarafetini yüreğinde taşımasını bilenleri korumazsan, ortada insanlığı süsleyip yeşertecek ve örnek teşkil edecek zarif ve hassas ruhlar kalır mı?
"Bakanlar bana gövdemi görürler, ben başka yerdeyim! gömenler beni, gövdemi gömerler. Ben başka yerdeyim Aç cübbeni cüneyd ne görüyorsun? görünmeyeni! Cüneyd nerede? Cüneyd'e ne oldu sana bana olan ona da oldu. Kendi cübbesi altında cüneyd yok oldu..!"