Yazarla tanışma kitabım.Ne yalan söyleyeyim büyük bir beklentiyle okumadım.Çerezlik bir kitap olsun,aksın,gitsin istemiştim.Tam da öyle oldu.Çerezlikten kastım,derin bir edebi anlatımının olmaması.Konusu itibariyle duygusal yoğunluğu olsa da kolay okunan,akıcı,gündelik bir dil.Bu nedenle hikayeye kolayca dahil oluyoruz.Sanki Selime Teyze'yle parkta ya da pazarda karşılaşmışız gibi.
Bir köy evinde yolları kesişen iki kadın;Selime Teyze ve Meltem...Daha önce kimselere söyleyemediklerini karşılıklı birbirlerine dökülürler..Bir tarafta yaşlılık yalnızlığı,bir tarafta genç bir kimsesizlik.Hikayeyi ikisinden de sırayla dinleriz.
Selime Teyze çocuklarından habersiz sığındığı bu köy evinde,kimselere yük olmadan,bahçe işleriyle vakit geçirir.Ölüm kapısını çalana kadar oyalanmalıdır.Meltem ise kimsesizliğine sıkı sıkıya tutunmuştur. İkisi için de umut var mı? Yazar bir kişi için cevabı net verirken,diğerini okuyucuya bırakır.
Wester Lane,sinir bozucu bir sessizlik içinde tutulan yasın kitabı.Aslında gücünü de bu sessizlikten alıyor.Anlatıcı Gopi,babası ve iki ablasının beraber yaşadıkları evde kocaman bir boşluk var.Kaybedilen anne ve eşin yasını,herkes payına düştüğü şekliyle yaşıyor.Hikaye büyüme ve iyileşme sancılarına odaklanmış olsa da alt metinde göçmenliğin ağır duygusu da hissediliyor.Sporun iyileştirici gücü yadsınamaz fakat duvar tenisiyle ilgili terimsel bilgiler itiraf etmeliyim ki sıkıcıydı.Diğer taraftan Gopi'nin hikayesi için ise gerekli bölümlerdi. Bir yastan arda kalan bir boşluğu ve sessizliği bu kadar sade bir anlatımla anlatmak yazarın başarısı.Kalbimiz burkuldu mu?Burkuldu.