'Evvel refîk ba'del-tarîk' demiş eskiler. Yani önce yoldaş, sonra yol. Nereye gittiğinden çok, kiminle gittiğin; nereye gittiğinden çok neye gittiğin önemlidir çünkü. Yoldaşın varsa, yol yorsa da güzeldir. '
“İnsanları mektupları ayırır gibi ayıramazdınız. Bizler korkularımız ve isteklerimizle, ideallerimiz ve bakış açılarımızla öyle değişkendik ki; tıpkı su gibiydik.”
Aldous Huxley’in Yeni Cesur Dünya kitabındaki “herkesin herkese ait olması” mottosu … bu durumda aslında hiç kimsenin hiç kimseye ait olmadığı yani ruhun yalnızlık duygusunun hüküm sürdüğü ortam… insan salt et-kemik olmadığına göre…Teoman , Zamparanın Ölümü şarkısında ne diyor , "Çok kadın, hiç kadındır oğlum; yalnızlıktır sonu"
"Kontrol, her şey kontrolde bitiyor. Her diktatörlükte bir takıntı vardır. İşte bu takıntı da kontroldür. Eski Roma’da insanlara ekmek ve sirk verdiler. Halkı eğlenceyle meşgul ettiler ama diğer diktatörlükler fikirleri ve ilmi kontrol altında tutmak için farklı stratejiler uygularlar. peki bunu nasıl başarıyorlar? Eğitimden kısarak, kültürü kısıtlayarak, bilgi edinmeyi yasaklayarak,bireylerin her söylemini yasaklayarak. Şunu unutmamak çok önemli. Bu olay tarih boyunca kendini tekrar eden bir düzen biçimi.” Enemy isimli filmden...
"rastgele çekilen fotoğraflar daha güzel çıkar, tesadüfen tanışılan insanlarla daha mutlu oluruz, kıyıda köşede uyuyakalmak uykunun en keyiflisidir, plansız hadi denilerek yapılan aktiviteler daha eğlencelidir. her şeyin kendiliğinden olanı güzel”
Beyaz , siyaha dönüp dedi ki ; kötü niyetlerini bende sakladılar ,yaptıkları tüm kötülüklerden sonra benim içimde gizlendiler Kendimden utanır oldum hatta kendimden iğrenmeye başladım Siyah sadece dinleyebildi , başı öne eğik
Bir buket çiçek uzattı sevdiği kadına hem de en sevdiğinden Kadın dedi ki ; niye bana çiçek aldın ki bugün senin doğum günün Adam ; evet bugün doğum günüm ve en güzel hediyem sensin
Evlilik tarifi Vahit Amcadan - 7 numara isimli dizi
"Evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat. Şimdi bir dağ düşün, yalçın mı yalçın. Sivri kayaları var. İşte doğar doğmaz bizi 'hadi bu dağı aş' diye eteklerine bırakıveriyorlar. İlk başlarda iş kolay. Ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor... Dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. Gücün azalıyor... Derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. Yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. Artık tek başına değilsin. Biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin... Dağ yine yalçın. Ama artık yürümek zevkli. Nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. Çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var...’’
Uyurken seni seyreden bir kadın bul kolunun altında olmaktan huzur duysun, ama öyle güvercin gibi de olmasın gerektiğinde dikilsin karşına kavga etsin seninle ama senden vazgeçmesin bırak senden akıllı olsun bir yerin eksilmez merak etme akıllı kadın sana kul köle olmaz ama değer verir, gururunu incitmez aşık olacağın bir kadın bul öyle en güzeli falan değil ama gülüşü sihirli olsun sana baktığı zaman, evreni keşfet seni ayakta tutacak bir kadın bul ama hakkını da ver üzerinde ki emeğine minnetini göster öyle bir kadın bul ki ayakların koşarak eve gitsin ona öyle davran ki sen geldin diye sevinsin.
Baba-kız (sarılmak insanın ruhunu iyileştiren bir eylemdir)
Babası kızının elini tuttu ve gözlerinin içine bakarak ; Ayrılık , açık kalp ameliyatı oluyor gibidir Bu süreci zorlaştıran da suçluluk duygusudur Neden onu sevdim diye suçluluk duymamalısın Mükemmel insan yoktur, hayat bu bazen yanlış insanlara değer veririz , bu bizi kötü değil , sadece insan yapar. ve kız babasına sarıldı çünkü sarılmak insanın ruhunu iyileştiren bir eylemdir
Kimsenin gözünde yaş, dilinde ah olmadan yaşamak ve öylece göçüp gitmek isterim. Yorgun muyum? Pişman mıyım ? Hayır...bin kez daha gelsem dünyaya, yine aynı düşüncenin izinden yürürüm , yine aynı inancın göğsüne yaslanırım .
geleyim , 5 dakika olsa da göreyim , ben eski kafalı aşığım uzaktan olsun göreyim gözlerinin içinde kaybolayım aşılır elbet kilometrelerce yol hani diyorum geleyim de 5 dakika olsa da göreyim
Kadın , adamın dudaklarına doğru hamle yaptı ve adam eliyle istemediğini belirtti Kadın ; seni çözdüm , sen sevişmek istemiyorsun , tutkulu aşk istiyorsun , dedi
Nimet Elif Uluğ / Osmanlı’da Batılı İtikatlar ve Büyü
‘Kafasıyla düşünen kimse hürdür. Doğru olduğuna inandığı şey için mücadele eden insan da hürdür. Tembel, duygusuz ve uşak ruhlu bir insan, dünyanın en hür ülkesinde de yaşasa, hiçbir baskı ve kısıtlama mevcut olmadığı halde bir köleden farksızdır. Hürriyet, ele geçirilmesi gereken bir şeydir, dostum. Başkalarından dilenilecek bir şey değildir.’’
Ben seni artık sevmiyorum cümlesiyle, ben seni hiç sevmedim ki cümlesi arasındaki fark büyük bir uçurumdur. O uçurumun kenarına gelindiğinde insanın yüreğine düşen soru ise şudur:
‘Yaşamak çukur yerlere doluyor diyorlar Bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan Ama hep yıkıldığımız yeter sevgilim, Biraz da kekik toplayalım Kıymetini bilmediğimiz şeyler var.’