Bunun hesabını pek tutmuyorum, ölçü dahilinde tabii. Kültürü temsil eden, özellikle sahaf türünde bir eserse özellikle. Ama günümüzdeki ne idüğü belirsiz, özellikle genç dimağları hedefleyen, genellikle şirketi ve üzerinden çıkarmadığı takım elbisesiyle etrafta amaçsızca dolaşan manasız, ruhsuz, çerez dahi denilemeyecek kitaplara otobüs parasını dahi vermem. Yazarı yürüsün, zihni açılsın. :))
Kitap okurken üzerine dökülmeyen kahve benim içim kafi :) bir de yazılanların ruha sirayet etmesi.. zira kahve de, çay da, bunların türevleride 'kitaplar dahil' insana eşlik eden yalnızca bir aracı. O eser tesir edemedikten, yalnızca tüketildikten sonra kahvenin en âlâ olmasındaki mâna nedir?
Pek olmadı diyebilirim. En son yarım bırakmayı düşündüğüm -ismi lazım değil yahut yazarına serzeniş- eserini uzun denilebilecek bir dönem okumuştum, çözümlemek adına da. Kitap artık cildinden feragat edip, kese kağıdına dönüşmüştü :)
İbn Sina&İbn Tüfeyl - Hay bin Yakzan eserini çok severim. İçerisinde Nezihe Araz'ın Anadolu Evliyaları'ndaki uhrevilik kadar Alvarlı Muhammed Lutfi Hazretleri'nin Hülasatül Hakayık ve Mektubat-ı Hâce Muhammed Lutfî eserindeki demini bulurum. Bir seçim yahut öncelik belirtmek mümkün değil. Rahmana ulaştıran ve O'nu arayan sözü dinlerim.