@obito
İnceleme
8g
Wiesław Myśliwski’nin “Fasulye Ayıklama Sanatı Üzerine Bir Tez” adlı romanı.
Yazar, Polonya edebiyatının en önemli isimlerinden biri ve bu eserinde de derin felsefi bir anlatım kullanıyor.

📖 Kısaca Konusu ve Teması:

Roman, yaşlı bir adamın geçmişine dönüp bakarken anlattığı uzun bir iç monolog biçiminde ilerliyor. Hikâyede aslında büyük olaylar yok; ama küçük anların, sıradan işlerin (örneğin fasulye ayıklamanın) içinde saklı olan yaşam anlamı, zamanın geçişi, pişmanlıklar ve insanın kendiyle yüzleşmesi var.

Yani kitap “bir yaşamın toplamı nedir?”, “geçmişi anlamak ne işe yarar?”, “insan kendi hikâyesini nasıl anlatır?” gibi sorular etrafında dönüyor.

✨ Temel İzlekler:

Zamanın döngüselliği

Bellek ve unutma

Sıradanlığın içindeki anlam

İnsanın kendiyle hesaplaşması

Yaşlılık, yalnızlık ve bilgelik


Myśliwski’nin üslubu da sade ama derinlikli; gündelik konuşma gibi görünür ama altında felsefi bir yoğunluk vardır. Bu yüzden bazı eleştirmenler bu kitabı “yaşam üzerine bir meditasyon” olarak tanımlar.


Wiesław Myśliwski’nin “Fasulye Ayıklama Sanatı Üzerine Bir Tez” romanı, sade görünen ama derin bir iç dünyaya sahip bir metin. Onu özel kılan şey, büyük olayları değil, yaşamın küçük ayrıntılarını merkeze alarak insanın varoluşuna dair çok şey söylemesi.
1. Anlatım Biçimi: Monolog ve Bellek

Kitap, yaşlı bir adamın kendi geçmişiyle konuşması, hatıralar arasında dolaşması şeklinde ilerler.
Sanki bir insan kendi hayatını yeniden yazıyormuş gibi…
Anlatıcı, çocukluğundan, aşkından, işinden, köyünden, savaşlardan bahseder ama hepsi iç içe geçmiş, bazen bulanık, bazen keskin hatıralardır.
Bu da bize şunu gösterir:
Bellek hiçbir zaman kronolojik değildir.
Yaşadıklarımızı sırayla değil, duygusal yoğunluklarıyla hatırlarız.
2. Zaman Algısı

Romanda zaman doğrusal değildir; geçmiş, şimdi ve hayal sürekli birbirine karışır.
Bu da romanı felsefi bir düzleme taşır:
Zaman aslında dışarıda akmaz, insanın içinde akar.
Bir fasulye ayıklama anı bile, tüm bir ömrün yankısını taşıyabilir.
Bu yönüyle eser, Proust’un “Kayıp Zamanın İzinde”sini andırır ama çok daha kırsal, sade ve halk diline yakındır.
3. Sıradanlığın İçindeki Derinlik

Myśliwski, gündelik hayatın sıradan işlerini —fasulye ayıklamak, tarlada çalışmak, yemek pişirmek— büyük bir anlam katmanına taşır.
Çünkü ona göre:

> “İnsan, sıradan şeyleri anlamlandırdığı ölçüde insandır.”
Bu, modern dünyanın hızına karşı bir duruştur aslında.
Basit bir eylemin içindeki ritmi fark etmek, varoluşun özünü görmektir.
4. Geçmiş, Pişmanlık ve Barışma

Anlatıcının sesi, hem bilge hem kırılgan.
Yılların yüküyle konuşur, ama içinde bir kabullenmişlik vardır.
Geçmişle savaşmak yerine onu dinler, anlamaya çalışır.
Bu, kitabın en insani yanıdır:

“Kendini anlamak, geçmişinle barışmaktır.”
5. Dil ve Üslup

Myśliwski’nin dili şiirsel ama gösterişsizdir.
Köylü ağzı, halk diliyle felsefe yapar.
Bazen bir cümle sade bir gözlem gibi başlar ama birkaç kelime sonra insanın kalbine dokunan bir bilgelik taşır:

“İnsan ne kadar çok yaşarsa, o kadar az anlar.” gibi.

6. Genel Değerlendirme

Bu kitap “okunan” değil, “düşünülerek yaşanan” bir kitaptır.
Okudukça kendi hayatına dönüp bakarsın:
Ne zaman yavaşladım?
Ne zaman bir şeyi gerçekten “anladım”?
Hangi anlarımı gözden kaçırdım?
Fasulye Ayıklama Sanatı Üzerine Bir Tez
Wiesaw Mysliwski - Yapı Kredi Yayınları - 2024
373