@kubrayla
İnceleme
24g
Bir işçinin sabahın köründe yola çıkıp akşam karanlığında yorgun bir bedenle evine dönmesi sistemin gözünde bir başarı hikâyesidir. Ne ironiktir ki çalıştıkça yoksullaşırız… “Çalışmak erdemdir” sloganı kapitalizmin en büyük yalanıdır. yoksulların alın teriyle zenginlerin saraylarını ayakta tutan en ustaca kurulmuş sömürü düzenidir. Bu sistemde emek, kutsal bir değer olarak görülmesi gerekirken ucuz bir metadır, satılabilir bir maldır.

Tüketmek için üretmek, üretmek için daha çok tüketmek zorundayız. Reklamlar, markalar, statü savaşları hepsi birer zincir halkası. Modern kölelik, artık zincirlerle değil, maaş bordrolarıyla ölçülüyor. Ve biz hâlâ “daha çok çalış, başarırsın” masalıyla avutuluyoruz. Oysa gerçek şu: Ne kadar çalışırsak çalışalım, sistem bizden hep bir şey eksiltir — bazen uykumuzu, bazen sağlığımızı, bazen de içimizdeki insanı.


“Kapitalist ahlak; emekçinin bedenini aforoz ediyor, üreticiyi en asgari ihtiyaçlarıma indirgemeyi sevinç ve tutkularını yok etmeyi, dur durak bilmeden çalışan bir makine rolüne mahkum etmeyi ideal olarak benimsiyor.” (s.3) yıldızlı alıntı ve kitabın anafikri diyebileceğim alıntısı.



Tembellik Hakkı”, aslında yaşama hakkıdır. Günün üçte ikisini çalışarak, kalanını yorgunlukla geçirerek yaşamak, yaşamak değildir.

İspanyollar için çalışmak kölelikten beterdir. (s.4)
Türkler için ise “hayatta kalma mücadelesidir.” Sömürü, sadece biçim değiştirir. Bir zamanlar ağalar vardı, şimdi şirketler var. Emek, hâlâ aynı değersizlikle el değiştiriyor.

İncilde mattada geçen kır zambakları ile ilgili bir ayet var hatta kierkegaardın kır zambakları kitabında da geçiyor.” İnsan durgunluk içinde yaşamayı kuşlara ve çiçeklere bakarak öğrenebilir. Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü uzatabilir ki? Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın.
Tembellik Hakkı
Paul Lafargue - İş Bankası Kültür Yayınları - 2024
450