Ahmet Fettah Ekbiç, ilk romanı Külta – Ölüme Giden Yol ile okurlarına duygusal yoğunluğu yüksek, sade ama etkileyici bir anlatı sunuyor. Eserde Avrupa Hun Devleti’nin kültürel atmosferi, bir ozanın ruhsal çözülüşü ve bireysel bir başkaldırının içsel seyriyle birlikte ele alınıyor. Roman tarihsel bir dönemi birebir yansıtmak yerine, o dönemden ödünç alınmış bir sahneyle, evrensel insan hâllerini işliyor. Külta’nın hikâyesi, aşkın birleştirici değil, yakıcı ve yıkıcı yanıyla tanıştırıyor okuyucuyu. Anlatıcı kahraman, yaşadığı coğrafyada dışlanmış, sevdiğinden ihanete uğramış ve Kağan’ın politik oyunları arasında hayatta kalmaya çalışan bir ozan. Bu içsel çatışmalar, halk hikâyelerine özgü bir motifle anlatılıyor: sevda, terk ediliş, yalnızlık ve intikam arzusu. Kitabın dili yer yer ağıtvari bir tınıya sahip. Yazar, sade cümlelerle derinlikli duygular yaratmayı başarıyor. Bazı bölümler ise adeta birer alıntı kitabı gibi; okuyucunun kalbine dokunan veciz ifadelerle dolu. 87 sayfa gibi kısa bir hacme sahip olmasına rağmen Külta, uzun soluklu bir okuma etkisi yaratıyor. Çünkü yazarın kaleminde içtenlik ve derinlik birlikte var. Henüz yolun başında bir yazar olmasına rağmen Ahmet Fettah Ekbiç, kaleminin gücünü ve iç dünyasının zenginliğini açıkça ortaya koymuş. Takip edilmeyi kesinlikle hak ediyor.