``Sineklerin Tanrısı bas?langıçta, ıssız bir adaya düs?en çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmıs? bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çag?das? bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekis?tirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın bas?lıca iki kis?isine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldıg?ı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sıg?ınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlıg?ının oldukça bas?arılı bir küçük örneg?ini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yas? arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savas?ı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya ug?radıg?ı için bu mercan adasına düs?müs?lerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir...?Sineklerin Tanrısı’nda gördüg?ümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. Çocuklar da bu adanın, okudukları Mercan Adası’na çok benzedig?ini söylerler. Ne var ki, bas?langıçta bunu hiç sezinlemedig?imiz halde,?atom çag?ının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir.``
Gelecekteki atom savaşı sırasında yaşları değişen bir grup erkek çocuğunu güvenilir bir yere götüren uçak saldırıya uğrar ve ıssız bir adaya düşer. Okuyun görün ki; insan atom bombasından daha tehlikeli..
Ana karakter Ralph, bu gruba lider olur ve bir takım kurallar belirlenir. Bu kurallardan önemli olanları kurtulmak için bir ateş yakılması ve sönmemesi için ateşin korunması ve avlanmadır. Bir görev dağılımı yapılır başlarda bu durum onlara eğlenceli gelse de zamanla herşey kötüye gidecektir.
Ralph iyiyi temsil ediyor diyebiliriim ama bence kötünün iyisi. Aklını avlanmakla bozan, öldürmekten haz alan Jack ise kötülüğü temsil ediyor, en kötüyü. Ralph sayesinde adını hiç öğrenemediğimiz domuzcuk lakaplı çocuk ise sevdiğim tek karakter.
İnsanın nasıl vahşileşebileceğini okuduğum güzel bir örnek ve her yetişkinin okuması gereken, ders çıkarılacak güzel bir kitap.Daha ne olabilir dediğim noktada işler karıştı ve Ralph sinek vızıltıları senfonisiyle koşmaya başladı.
Kitabın ismini 168. sayfadan sonra anlıyorsunuz.O zamana kadar bu kitaba neden bu ismi vermişler diye düşünüyorsunuz.Tasvir ve benzetmeler çok güzel ama arka kapağı okumadan kitabın konusunu anlamak güç.Savaştan korumak için gönderilen çocukların kendi aralarındaki ve doğayla savaşını anlatan modern klasik eser insana dair önemli noktalara değinmektedir.
Bana bir iyilik yap da, gözlüğümü geri ver demiyorum, diyeceğim.Sen güçlüsün diye efendice davranmanı da rica etmiyorum, diyeceğim.Doğru olan doğrudur.Doğruyu yapman için sana bunu söylüyorum diyeceğim.
Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu.Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz.Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız.