Felsefik kitapları okumayı çok seviyorum önceden çok sıkıcı buluyordum çoğu şeyi anlamıyordum bile ama okudukça bağımlısı oluyorum ciddi anlamda ufkumu genişletiyor. Hakikat arayışıma devam ederken “her arayan bulmaz ama bulanlar hep arayanlardır.” mottosuyla devamlı araştırarak, sorgulayarak felsefenin hayatımda vazgeçilmez olduğunu anladım. 3. Üniversite olarak felsefe okuyacağım böyle bir kararı vermiş bulunmaktayım. Geçici heves mi bilmiyorum ama denemekte fayda var.
Soren Kierkegaard nasıl birisi; melankolik birisi, asıl mutluluğa varoluşumuzu sorgulayarak ulaşabileceğimizi ifade ediyor. Bu kitabında erotik aşk üzerinden olaylar dönüyor ama bu erotik kafamızdaki şekliyle değil, aşk. Bilinçdışında yatanların çakırkeyif hali olma durumuyla dışavurumu. Freud göz kırpıyor hemen. Konusu da ilginç zaten…
Öznel varoluşçu söylemleri tasavvufi bir etki de yarattı ben de. Yunus Emre’nin “bir ben var benden içeri.” sözünü getirdi aklıma. Gerçi Soren’in tanrı ve tasavvufi anlayışı çok farklı insanı zorlayan filozoflardan biri olduğunu düşünüyorum. Derinliklerine inmek için bayağı efor sarf etmek çok okumak gerekli. 94 sayfalık derya denizin içinde boğuldum ben arkadaşlar.. Kolayca okuyacağınız bir eser asla değil onu söyleyeyim.
. “.. bir kuytudan dinlendiği ve insanın fark ettirmeden dinlenmek zorunda kaldığı vakit kulağa en tatlı ve en büyüleyici gelir. Velhasıl, benim sık sık kuytu köşeme çekilmeye yeltenmiş olmam bundandır.Şimdi sükunete kavuşmak için geceye ihtiyaç duymamayı öğrendim.” “… lakin tek başına sessizlik mukaddestir.” diyor bir başka alıntısında. Kendini aramak ve kendini keşfetmek için yalnızlık şart. Her şey algılayanın varlığına bağlı biraz da.Bizim algıladığımız dünya bizim beynimizdeki bilgilerle var olur. Kuantum mekaniğinin kopenhag yorumlaması gibi. Daha çok sorgu daha çok anlamsız cevaplar..