Çevrimiçi flörtün risksiz romantizm vaat ettiği, sevginin ise çoğu zaman sadece arzu ve hedonizmin bir çeşidi olarak görüldüğü tüketimcilikle dolu bir dünyada Alain Badiou, aşkın tehdit altında olduğuna inanıyor. Rimbaud’nun ünlü “Aşkı yeniden icat etmeli, besbelli” sözünü özümseyen Aşka Övgü; Kierkegaard, Platon, de Beauvoir ve Proust gibi isimlerin de eşlik ettiği, 21. yüzyıl modernliği karşısında yeni bir aşk anlatısı.
Aşkı varoluşsal bir proje, sürekli gelişen bir hakikat arayışı olarak ele alan Badiou’nun “antikapitalist aşkın birleştirici gücü”ne övgüsü bizi ondan korkmamaya, başkalarını keşfetmeye ve kendimize olan saplantımızdan uzaklaşmaya sevk eden muhteşem bir girişim.
“Bu dünyayı doğrudan, ötekiyle birlikte olmanın bana kazandırdığı mutluluğun kaynağı olarak görüyorum ben. ‘Seni seviyorum’ sözü şuna dönüşür: Senin benim yaşamım için oluşturduğun kaynak bu dünyada var. Bu kaynağın sularında, sevincimizi, öncelikle seninkini görüyorum. Mallarmé’nin şu şiirindeki gibi görüyorum onu:
Etik evre, taahhüt etmenin mutlak değeri evlilikle doğrulanırsa, en üst evreye, dinsel evreye geçişi sağlayabilir. Evlilik; o durumda aşkta başıboşluğun tehlikelerine karşı toplumsal bağın sağlamlaştırılması olarak değil, gerçek aşkı asıl gitmesi gereken yere yönlendiren bir şey olarak görülür. "Benlik kendi saydamlığı içinden onu ortaya koyan gücün içine daldığında", demek ki benlik aşk deneyimi sayesinde kendi tan-risal kökenine uzandığında, aşkta son bir dönüşüm yaşanabilir. Aşk artık bir ayartma olmanın, evliliğin ağırbaşlı aracılığının ötesinde, üstinsana ulaşmak için kullanılacak bir araçtır.
"Aşkı yeniden icat etmeli" tümcesini Rimbaud'dan alıyorsunuz, aşk anlayışınızda sırtınızı birçok ozana ya da yazara dayıyorsunuz. Ama oraya gelmeden önce, belki de felsefecileri sorgulamak gerekiyor. Kaldı ki aranızdan pek azının aşkla gerçek anlamda ilgilenmesine şaşıyorsunuz, ilgilenenlerin anlayışı da çoğunlukla sizinkiyle örtüşmüyor.