Kızıl Panda Yayınevi'nden aldığım setin beşinci kitabını da bitirdim. Diğer basımlar eklenmediği için bu gönderiyi Alfa basımın altına eklemek durumda kaldım.
Elimdeki mevcut yayinevinden çıkarılmış kitapta iki farklı hikaye yer alıyor; Dunwich Dehşeti ve Duvardaki Sıçanlar. Iki hikayenin da ana ögeleri mitolojik yaratıklar ve Lovecraft'in hayal gücüyle yaratılmış imgesel varlıkların harmonisinden oluşuyor. Bence dengeyi muhteşem yakalamış. Aztek tanrıları bir yana, uydurulmuş canavarlar bir yana, karışımı tamamıyla doğal bir akıcılığa sahip. Zorlama korku elementleri eklemek için abartı dehşet hikayeleri yerine, yaşanmış hikaye tadı veren, karakterlerin hayatı hakkındaki detaylara da değiniliyor.
Tavsiye edeceğim bir kitap olsa da bir önceki kitap kadar sevdiğimi de söyleyemeyeceğim.
"Bu gezegen gerçekten de insanoğlunun şimdiye kadar sadece ateşli bir fantezi ve bir efsane olarak bildiklerini, insan gözünün gerçekten gördüğü ete kemiğe bürünmüş yaratıklara dönüştürebilir miydi?"
Yine harika bir kitap bitirdim. Dürüst olmak adına Lovecraft'ın hikayeleri -azıcık- aynı tadı veriyor. Yolculuk, korkunç bir tarih, doğaüstü kadim yaratıklar, gizemli mesajlar, bunlara tapan insan güruhu...
Plot aynı olmasa da kitabın genel yapısı, ilerleyişi bence hemen hemen aynı. Tabii ki bu kadim yaratıklar değişiyor, karakter profilleri değişiyor ama kişilikleri bana farklı gelmedi hiçbir kitapta. Sanki farklı karakterler yaratmamış da kendisini protagonist olarak merkeze alıp fantastik düşlerini yazıya geçirmiş.
Bu tabii ki yazarın kalitesini azaltmıyor çünkü subjektif bir eleştiri, hatta salt çıkarım. En beğendiğim hikayeler arasında ikinci oldu Innsmouth gizemi.
"İnsanlar, dünyanın ve hatta evrenin bildik tanrıların ve güçlerin kontrolünden çıkarak bilinmeyen tanrıların ve güçlerin kontrolüne girdiğine inanıyordu."
Öncelikle bu sene belirlediğim kitap hedefime ulaşmış bulunmaktayım. Kendimi kutluyorum. 💐 50 kitap hedefi koymuştum sene başında, henüz yıl bitmeden tamamladım. Tabii ki hedef sadece metaforik bir motivasyon sayısından ibaret. Güzel kitaplar keşfedip keyif veren okumalar yaptıysanız on veya otuz fark etmez. Ben de bu sene müthiş kitaplar keşfettiğime inanıyorum.
Lovecraft serisi üçüncü kitaba gelecek olursak, eksik içerik oluşturmaya üşendiğim için- daha doğrusu süreci beklemeye- Can yayınları altında paylaşacağım bu kitaba dair yorumumu.
Kırmızı Panda Yayınevi'nde altı değil beş adet kısa korku hikayesine yer verilmiş. Nyarlathotep, Korkunç İhtiyar Adam, Elektrikli İnfaz, Eşikteki Şey, Erich Zann'ın Müziği isimleriyle listelenmiş giriş bölümünde.
İkinci hikaye favorim oldu, son hikaye ise eksik kalmıştı. Özellikle korku kitaplarının bu şekilde kısa veya orta tutulması yerinde bir karar. Aksi halde korkuyu canlı tutmak için zorlama motifler eklenebiliyor. Dengeyi bulabildiği, harika detaylar yarattığı için Lovecraft'ı da kutluyorum.
Kitabı bitirip düşünürken anlık gelen bir farkındalıkla aşırı derecede bir benzerlik yakaladım.
Stephen King'in Şeffaf isimli kitabıyla konuları, ilerleyişi gözden kaçırılmayacak bir aynılığa sahip. Yalnız karakterler, ve ilginç bazı detaylar farklı yazılmış.
Üzgünüm Stephen King, Lovecraft okumak bu plot için hem zamandan hem de enerjiden tasarruf sağlıyor. İki yazara da ilgisi olanlara bu kitap için kesinlikle Lovecraft versiyonunu öneririm.
Kısa bir hikaye olsa da yine gloomy edebiyattan seçilmiş. Uzayla, doğaüstü unsurlarla ilgili küçük detaylar hikayeyi sağlamlaştırmış ve konunun içinde kayboldum diyebilirim. Yine de ne korkunçtu ne de gerilimi vardı. Daha çok, ilginç ve farklı olduğu için okumaya devam edeceğim bir seri.
"Ama bir gün, birbirinden farklı bilgilerin bir araya gelmesi, gerçekleri öyle korkunç bir şekilde sergileyecek ki ya ortaya çıkan bu gerçekten dolayı aklımızı kaçıracağız ya da ışıktan kaçıp yeni karanlık bir çağın güvenli ve huzurlu sularına dalacağız."
Kitap fuarını aylarca bekleyip altı tanecik kitap alabildim. Şehrinde çok sayıda ve çeşitte kitap bulunduranlara imreniyorum. Bizimkinde bir avuç yayınevi, bunun bir kısmı da hiç alakamın olmadığı futbol kitaplarıydı. En azından uzun bir süredir okumayı istediğim Lovecraft mini setini alabildim.
Ithaki yayınlarında tek kitapta daha fazla öyküye yer vermişler. Ancak benim aldığım Kızıl Panda yayınevi içeriğinde Kildeki Dehşet, Şeytan Papaz, Kaçınılan Ev isimli üç bağımsız hikaye var.
Ilk hikaye, kitaba ismini veren Cthulhu'nun Çağrısı öyküsünü anlatıyor. Diğer ikisi de benzer derinlikte, kısa olmasına rağmen detayları tatmin edici doğallıkta yazılmış gizem ve korku hikayeleriydi. Hepsini elimden düşürmeden okuyup bitirdim.
Mistisizim, gerilim sevenler için hazine gibi. Biraz Poe'yu aklıma getirse de bambaşka yazım tarzlarî var. Yine de bir yazarı sevenin diğerine de şans vermesi gerektiğini düşünüyorum.
“Bağırtı ve coşkunluk içinde birçok kafile geçiyor. Hep gölgeli sessizlikte ve onların arkasında duracak yalnız sen misin? Ve bekleyecek, ağlayacak, nafile bir arzu ile kalbini yıpratacak yalnız ben miyim?
“Eğer gün bittiyse; eğer kuşlar artık terennüm etmiyorsa, eğer rüzgarın esmesi dindiyse, dünyayı uyku örtüsüyle kapladığın ve karanlıkta eğilen nilüfer çiçeğinin yapraklarını nazikçe kapattığın gibi, benim de üstüme karanlığın kalın perdesini öyle çek.”
“Sen beni her zaman reddedip, zayıf şüpheli arzuların tehlikesinden kurtararak günden güne senin tarafından kabul edilmeye layık bir hale getiriyorsun.”
Bugünlerde işlerden dolayı kısa kitaplar seçiyordum. Şansıma da sayfa olarak az, konu bakımından önceden okumuş olduğum 500 sayfalık romanlardan derin ve esrarlı kitaplar karşıma çıkmaya başladı.
Esere hakim olan ölüm teması, kendi inancının tesellisiyle ilahiye dönüşmüş. Yoğun şekil Hinduizm simgeleriyle çevrelemiş her şiirini. Tanrıyı aramak, bulmak, tapmak ve kaybedip yine aramak üzerine bir döngü okudum gibi geldi.
Özellikle tasavvufa ilgili olup da farklı mistik inançların evrenine girmeyi sevenlere şiddetle öneririm.
Huzursuzluğun kitabına başlamaya cesaret edemeyince bu kitabı seçtim. Biraz giriş dersi gibi, başlangıç için, yazarın üslubuna alışabilmek ve yarattığı karakterler hakkında ön bilgi sahibi olmak adına yeterli ve cezbedici bir kitap ortaya koymuş.
Belirli tek bir konu yok dediğim gibi. Daha ziyade önceki kitaplarındaki karakterleri temsil etme yönünde alıntılar yer alıyor. Reading slump için iyi bir tercih olabilir. Tavsiye ederim kesinlikle.
Tanrılar Konsili "Asla varılamayacak yere her zaman dosdoğru gidildiği için mi, yoksa varışı olmayan yere doğru dönüp durulduğu için mi hiçbir şeyin sonunun olmadığını kimse bilmez."
"Kesin kabul ettiğim çözümlere vardığım akılsal şeyler hariç, günde on kez fikir değiştiriyorum. Ancak duygulanma olasılığı olmayan şeylere dair oturmuş bir anlayışım var..."
Tanrı'yı Bulmak "Ortalıkta gözükmese de iyi olan bir insanın varlığı, görünür olan ama sadece iyilik taslayan pek çok insanın varlığından daha iyidir."