Her insanın hayatında mutsuzluğun payı mutluluğun payına eşitse gerçekten, hangi büyük mutsuzluk sana sahip olma mutluluğunu dengeleyebilir, aklım almıyor bir türlü.
“Her acı, yüreğimi ikiye böler patron,”... “Ama o kırk yaralı yürek hemen kaynar ve yara görünmez; kaynamış yaralarla doluyum ben; onun için dayanıyorum.”
Başkalarının görüşlerine kayıtsızız -doğuştan gelen bir kayıtsızlık değil bu, genellikle acı tecrübelerin sonucunda duygularımızı terbiye etmek zorunda kalmamızdan ileri geliyor.
Gelmek bir yolun sonuna varmak demek değil. İnsan her menzilde bir yere varır, her adımda gezegenimizin gizli kalmış bir yüzünü keşfedebilir, bunun için bakmak, istemek, inanmak, sevmek yeterli.
Uyum güzelliktir. Uyum, suyun özelliğidir. Su, sabrın simgesi, istiridyenin yurdudur. Su olmasaydı, inci de olmazdı. Sabırlı ol ki istiridye gibi inciler yapasın.
20. yüzyıl İran edebiyatının en önemli eserlerinden biridir Kör Baykuş. Hüzün, melankoli ve iç dünyanın karanlık dehlizlerinde dolaşan bu roman, okuyucuyu derin bir atmosfere sürüklüyor. Kitap, hayatından memnun olmayan, karamsar bir ressamın iç monologları üzerine kuruludur. Ressam, sürekli çizdiği, bir mezar taşı üzerinde duran, upuzun kirpikli, kör bir baykuş figürüyle özdeşleşmiş. Gizemli bir kadınla tanışır ve bu tanışma onun hayatında bir dönüm noktası olur. Ancak bu karşılaşma onu daha da derin bir melankoliye ve umutsuzluğa sürükler. 😢 Bu kitap tam bir edebiyat şöleni diyebilirim. Edebiyatın gücünü ve derinliğini deneyimlemek isteyenler için bir şölen niteliğinde sayılır. O zaman mutlaka okunmalı listesine ekleyin derim. 🙂.