İnsanın kendi içine eğildiği o en derin ve karanlık boşlukta, Dostoyevski’nin Yeraltından Notları bekliyor. Ne bir kahraman, ne bir umut var bu kitapta. Aksine, kendi çürümesini seyreden bir adamın içsel itiraflarını, hınçlarını, utançlarını ve hesaplaşmalarını okuyoruz. Yeraltı Adamı’nın iç sesi bazen bizden bir ses oluyor, bazen de kulağımıza eğilip bizi yüzleştiriyor, hem dürüst, hem acımasız.
“Bilinç,hastalıktır” diyor yazar. Ve gerçekten de, düşündükçe hasta olduğunu fark eden bir adam anlatıyor kendini. Çünkü bazen düşünmek, insanı bir adım ileriye taşımaz. Bazen sadece daha da dibe çeker. Bu kitap da o dibe inişin günlüğü gibi.
Yeraltından Notlar, kısa ama kolay bir kitap değil. Cümleleri sade olsa da duygusu yoğun, hatta sarsıcı. Dostoyevski bu metinle bizi, kendimizden bile sakladığımız düşüncelerle baş başa bırakıyor. Okudukça rahatsız ediyor çünkü dürüst. Ama işte bu yüzden güçlü. Herkesin kolayca seveceği bir kitap değil belki, ama kim okursa okusun, içinden bir cümle çıkarıp cebine koyar mutlaka.