Yıl 1601’in sonu. Sonbahar yerini kışa bırakmış, gökyüzü hanlığın üstüne tüm felaketleri yollamakta kararlı.
Sarayda oturan imparator, hâlâ sıcak suyunu yudumlarken, bir vezir içeri girer:
— Efendim... sel bastı. — Hangi sel? — Her yer efendim. Pazar yerinden saray kapısına kadar... — Vergi dairesine uğradı mı? — Maalesef. Belgeler yüzüyor.
İmparator derin bir iç çeker:
— Belki bu belgeler deniz aşırı zenginliklere ulaşır... — Efendim... sizin vergi kayıtları onlar. — Ben zaten o vergileri hayal gücümde topluyordum.
Tam o anda başka bir vezir girer:
— Efendim, dağdan çığ düştü! — Kaç kişi kurtuldu? — Dağ hariç herkes kaçtı. — Dağ niye kaçmadı? — O... sabit kaldı efendim.
Saray titrer. Yerden bir uğultu yükselir. Herkes durur.
— Efendim! — N’oldu?! — Deprem efendim! — Yok lan o ben ayağa kalktım, sandalyem gıcırdadı.
---
Halk Ayakta
Hanlığın halkı, artık bunalmıştır. Sarayın önünde pankart açılır: "Süper güç müyüz, süpürge miyiz?"
Vezir, halkla konuşmaya çalışır:
— Arkadaşlar... biz de zor durumdayız. — Senin sıcak suyun var! — Benimki de soğuk... biraz bekleyince ısınıyor. — Biz artık saman bile yiyemiyoruz! — Onu da saraya götürüyoruz zaten...
---
İmparator’un Büyük Planı
İmparator, sarayda vezirleriyle oturur:
— Bu sarayı yıkıyoruz. — Nasıl yıkıyoruz efendim? — Samanla yenisini yapacağız. — Efendim, saman ithal artık. — O zaman düşman krallıktan borç alıyoruz!
Vezirler birbirine bakar:
— Efendim, bu bize pahalıya patlar. — Ama onların bize güveni tam! — Hayır efendim, onlar bize güvensizlikle güveniyor.
---
Düşman Krallık – Aynı Gün
Gösterişli tahtta oturan düşman imparator, yeni planını anlatır:
— Bu hanlık artık yok olacak. — Efendim, onlar sizden borç istiyor. — Verin! Verin ki çöksünler. — Ne kadar efendim? — Her şeylerini alsın. Borcun faizi bile onları yıkmaya yeter. — Bir de diken gönderelim mi? — Evet. “Acıyı önceden hissetsinler.”
Elçi hazırlanır. Elinde bir kese diken. Bir de kâğıt: “Borcu öde, acıyı çekme. Ödemezsen... yandın.”
---
Hanlık – Gece Vakti
İmparator gelen elçiyi dinler.
— Yüksek faizli borç… ve diken mi? — Evet efendim. Dikenleri meydana assınlarmış. — Bunu meydanın ortasına değil, hafızalara asın.
İmparator pencereden dışarı bakar. Kar başlamıştır.
— Vezirlerim… artık biz de savaşacağız. Ama önce... borçla ayakta kalacağız. — Efendim, bu intihar olur. — Hayır… intihar gibi görünür, ama aslında içeriden yıkım planı!
---
Casus Görevi
İmparator gece vakti iki kişilik özel casus timini çağırır.
— Gideceksiniz. — Nereye efendim? — Düşman krallığa. Onları içeriden bitireceğiz.
Casuslardan biri sorar:
— Ne yapacağız orada? — Karışıklık yaratın. Vergi defterlerini değiştirin. — İsimler? — Karıştırın. Mesela biri "Tavuk" vergi vermişse "Fil" yazın.
Casuslar çıkar. Biri yanlışlıkla başka krallığa girer ve orada vezir olur. Diğeri hâlâ haritaya bakmaktadır.
— Lan hanlık neredeydi ya?
---
Samanla Saray
Kar fırtınası altında yeni saray inşası başlar. İmparator dışarıdan seslenir:
— Bu saray devlete değil, hayallere dayanacak!
Vezir:
— Efendim, samanlar ıslandı.
— Kuruturuz. — Soğukta mı efendim? — Yakarız. — Saray yanarsa? — İşte o zaman gerçekten halktan oluruz!
---
Kapanış Sahnesi
Bir sabah hanlık uyanır. Yeni sarayın kapısına bir not asılmıştır:
“Bu devlet ciddiyetle yönetilemez.”
İmparator gözlerini kapatır:
— Ama şaka gibi yaşamaya devam ederiz...
---
📌 Saltanatın şakası devam ediyor… Bölüm 4’te: Casusların başına neler gelecek? Borç faizi halkı mı yakacak? Yoksa sarayı mı? Ve... süper güç gerçekten bir efsane mi?
Bekleyin. Çünkü bu saltanat, şaka gibi değil; şakanın ta kendisi.