Herman Melville (1819-1891): Amerikan edebiyatının en büyük yazarlarından biridir. Küçük yaşta çalışmak zorunda kaldı, dört yılını denizlerde geçirdi. Bu tecrübesi tüm eserlerine, özellikle de en büyük eseri sayılan Moby Dick’e yansıdı. Moby Dick, Katip Bartleby, Benito Cereno, Billy Budd gibi bugün hepsi birer klasik olan eserler vermesine rağmen yaşarken pek ilgi görmeyen Melville, yirminci yüzyılın ilk yarısında adeta yeniden keşfedildi. İlk kez 1853 yılında Putnam’s Monthly Magazine’de tefrika edilen Katip Bartleby, 1856’da Piazza Tales adlı hikaye kitabında yayımlanmıştır. Melville bu kısa ama çarpıcı hikâyesinde “en iyi hayat en kolay hayattır inancına derinden bağlı” bir Wall-Street avukatının, “yapmamayı tercih eden” Bartleby’yi işe almasıyla bu inancının ve hayatının temellerinden sarsılmasını anlatır. Yirminci yüzyıl edebiyatını derinden etkileyen Bartleby dünya edebiyatının simge karakterlerinden biri, hayata karşı takınılan alabildiğine net bir tavrın ismidir. Katip Bartleby bir reddedişin, bir direnişin, nihayet insanın kendisi olarak kalma iradesinin ölümsüz simgesidir.
"İnsanın eşi benzeri görülmemiş ve son derece mantıksız bir şekilde yıldırıldığında en basit inancı konusunda bile bocalamaya başlaması ender görülen bir durum değildir."
Nereden geldiğini nereye gittiğini kendine saklamayı tercih eden Bartleby, uzun zamandır okuduğum en otantik karakterlerden biriydi.
Dünyaya karşı ilgisi, hırsları bambaşka ve "yok" Aslında tamamen inzivaya çekildiğini de düşünmüyorum. Zihnini bu dünyadan uzaklaştıracak eylemlerle de alâkası bulunmuyor.
Kısa bir kitap olduğu için konusu hakkında fazla detaylı bir aktarıma lüzum görmüyorum. Bir avukatın yanında çalışan, hâlâ kalbi atarken dünyadan ilişiğini koparmış bir katibin kısa hikayesi. Okuyup görmeniz gereken bir kişilik.