Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan John Steinbeck’in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, "tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun" türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir.
Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small’un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; "En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider..."
Fareler ve İnsanlar-John Steinbeck Yorum: Nobel Edebiyat ve Pulitzer ödüllü yazarın 1937 yılında yazdığı bu eser biraz konu olarak ' Yeşil Yol' filmine benziyor. Yapı olarak ise western filmi gibi biraz. George zeki , Lennie ise güçlü ama akli denge sorunu olan iki arkadaştır. Çiftliklerde beden işçiliği yapan bu iki arkadaşın benzerleri gibi basit hayalleri vardır. Bu hayallere ulaşmak için para biriktirmeleri gereken bu iki arkadaşın önüne hep engeller çıkar. Sonunu söylemiyorum okuyun görün. Kısa cümleleri, bol diyalogları, anlatırken yaşatan benimlemeleri ile basit ama etkili bır tarzı var yazarın. Emekçilerin yaşadığı zorlukları , ırkçılığı da atlamadan yazması toplumsal duyarlılığını da bize gösteriyor aslında. Kitaba ismini veren insanlar ve fareler arasındaki bağlantıyı ise kitabın sonuna doğru anlayabiliyorsunuz. En azından ben öyle anladım. Bor solukta okuduğum yarısını dolmuşta bitirdiğim bu eseri tüm kitapseverlere tavsiye ederim. Zaten 100 Temel Eserden birisi bu ki ne kadar iyi olduğunu buradanda anlayabilirsiniz
Gece burada tek başına bir adam düşün, işte ya kitap okuyor ya da bir şeyler düşünüp öylece oturuyor. Bazen düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte. Bir şey görünce bile onu gördüğünden tam emin olamaz gösterecek kimsesi olmadığından.
Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var. inlemeyi andıran bir sesle devam etti: “İnsan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu önemli değildir, yeter ki yanında olsun
“İnsanlar yalnız doğar, yalnız ölür ama arada bir yerlerde bir dostluk kurabilirlerse dünya biraz daha katlanılır hale gelir.”
Steinbeck’in “Fareler ve İnsanlar”ı, büyük buhran döneminde Amerika’nın kırsalında geçen, sade ama derin bir hikaye. Hikayenin merkezinde iki mevsimlik tarım işçisi var.George ve Lennie. George zeki ama fakir bir adam.. Lennie ise koca cüsseli, zihinsel engelli, çocuk gibi saf bir karakter. Birbirlerine tutunarak, bir gün kendi toprağında yaşama hayaliyle oradan oraya iş ararlar.
Kitabın en çarpıcı yönlerinden biri, hayallerin ağırlığı altında ezilen insanların trajedisini sade bir dille anlatması. Lennie’nin “bir tavşan çiftliğimiz olacak mı George?” sorusu, sadece bir hayal değil, aynı zamanda umut, masumiyet ve kırılganlıkla dolu bir haykırış gibi. Ama dünya o kadar acımasız ki, bu hayalin gerçekleşmesi neredeyse imkansız.
Steinbeck, kelime oyunlarına kaçmadan, süssüz bir anlatımla karakterlerin ruh halini bize geçiriyor. George’un içindeki sorumluluk duygusu, Lennie’nin fiziksel gücüyle baş edemeyen zihni dünyası, yan karakterlerin yalnızlığı, çaresizliği ve öfkesi… Tüm bunlar, kitabı kısa ama etkileyici bir deneyim haline getirmiş.
Belki de en çok sarsan, insanın insana yetememesi. George’un Lennie’ye hem bir abi, hem bir baba, hem bir arkadaş gibi davranması… Ama sonunda kaderin acımasızlığına boyun eğmesi… İşte o final sahnesi, öyle sade ama öyle güçlü ki, insanın içinde bir boşluk bırakıyor.
Kısa ama unutulmaz bir kitap. Birlikte olmanın kıymetini, hayal kurmanın bedelini, ve yalnızlığın sessiz çığlığını anlatıyor. Ve belki de en çok, “Biz insanız ama bazen en çok fareler kadar bile güvende değiliz.”