Kafka’nın babası Hermann Kafka’ya Kasım 1919’da yazdığı bu mektup, alıcısına hiçbir zaman ulaşmadı. Yazarın yapıtlarına ve esin dolu dünyasına adım atmak için mükemmel bir giriş metni olan mektup, aynı zamanda 20. yüzyıl edebiyat tarihinin büyük itiraflarından biri sayılabilir.Kafka, suçlayıcı bir tonla hafif bir ironinin birbirine karıştığı mektubunda, babası tarafından kabul görme talebini dillendirir. Aslında babasıyla arasındaki yabancılaşma ve iletişimsizliği, yapıtlarının çoğunda kendine mesele edindiği daha geniş kapsamlı varoluşsal bir açmazın parçası olarak görüyordu. Yazar evliliğe ve yetişkin bir erkek olmaya hazırlanan Georg Bendemann adlı karakterinin babası tarafından ölüme mahkûm edildiği Yargı adlı öyküsünde olduğu gibi, evlenememesinden ve yetişkin olamamasından babasını sorumlu tutuyordu.Başarılı bir işadamı olan Hermann Kafka’nın oğluyla ilişkisinde, işlerini devam ettirecek tek erkek evladına yönelik geleneksel beklentisi belirleyici olmuştu. Bu, yeni oluşmuş ataerkil Yahudi orta sınıfının yaşadığı tipik baba-oğul çatışmasının yaygın bir örneğiydi aslında.
Franz Kafka’nın 1919’da yazdığı ancak babasına hiçbir zaman göndermediği bu uzun mektuptur, Kafka, mektupta babası Hermann Kafka ile olan çatışmalı ilişkisini, çocukluk anılarını ve kişiliğinin nasıl şekillendiğini büyük bir içtenlikle anlatıyor.
Metnin merkezinde, baskıcı, otoriter bir baba, hassas, içe dönük bir çocuğun ruh dünyasında yarattığı derin izler vardır. Kafka; korkularını, aşağılık duygusunu, başarısızlık endişesini ve hayatı boyunca süren özgüven sorunlarını, babasının güçlü ve sert karaktere sahiptir.
yalnızca bir aile içi hesaplaşma değil; aynı zamanda otorite, güç ilişkileri, bireysel özgürlük ve kişilik gelişimi üzerine evrensel bir metindir. Kafka’nın kendine has içten anlatımı, mektubu hem psikolojik hem edebi açıdan değerli kılıyor.