Yavaş yavaş etrafımda sadece ölümü görmeye başlamıştım. Kendi kendime "Ondan başka ne olabilir ki" dedim, meğer ki can sıkıntısı ola. Aşk, sanat, arzu, zafer, hepsi hasta nahvetimizin oyuncaklarından başka bir şey değildi ve hepsinin arkasında kaderin büyük çarkı işliyordu.
Cetlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu.