Her şey, hepsi ölümdür. Her şey ondan gelir ve oraya döner.. Biz, bütün bu gördüğün şeyler -eliyle etrafı gösterirken, ayağıyla otları eziyordu- her şey, hepimiz, büyük ve muazzam bir kadavranın üzerinde gezinen kurtlarız... Anlıyor musun? Kadavra kurtları...
Muvaffak mı, dedi, nerede, ne vakit? Nasıl? Hangi muvaffakiyet? Sırtında bit gibi yaşadığın devin müsamahasından bir an dışarı çıkabildin mi? Hayat mütemadiyen ölümün zaferini teganni ediyor. Sen küçücük başını sallayıp geçmeye çalışıyorsun!
Toprak, üzerinde emeklediğimiz, gezdiğimiz, oturup kalktığımız, hayat dediğimiz gülünç ve muzdarip oyunu oynadığımız ve sonra bir gün tekrar kucağına döndüğümüz katı anayı, bana bu zelzele geceleri öğretti.
ve insanlar kendi hakiki yüzlerini alsınlar, şehir bütün bu hayaletlerden kurtulsun ve çeşmenin sesi, gündüzün kalabalığında sadece bir çeşme sesi olmaya razı olsun.