Hakaretlere, kötü sözlere, rezilliğe ve diğer ahlaksız şeylere, tıpkı düşmanın çığlığına, yara açmasa bile miğferinde çınlayan uzun mızraklara ve taşlara katlandığı gibi katlansın; haksızlıklara da yaraya dayanır gibi, kimisi silahlarını, kimisi göğsünü delip geçse de, çökmeden, hatta yerinden bile kıpırdamadan dayansın.
Zayıflığınızdan ötürü yüce gönüllü bir karakter ideali yaratıyorsunuz ve aklınız sadece sizin katlanabileceğinizi sandığınız kadarını aldığından, bilgenin sabır sınırını da yakın bir yere çiziyorsunuz.
Hekim, aklını yitirmiş birine niye kızsın? Hangi hekim yüksek ateşi olduğu halde soğuk suyu reddeden birinin ettiği küfürleri kötülük olarak değerlendirir? Bilge herkese karşı hekimin hastalarına karşı beslediği hisleri besler.
Bilge darbe alır ama aldığı o darbeleri bastırır, düzeltir ve durdurur, buna karşılık küçük olanları hissetmez, onları karşı o her zamanki, katı dayanma erdeminden yararlanmaz, aksine, onları ciddiye almaz ya da sadece gülünesi şeyler olarak görür.
Hakaretten rahatsız olan kişi, sağduyudan ve özgüvenden yoksun olduğunu göstermiş olur. Tereddüt bile etmeden kendisinin aşağılandığını düşünür; kendisini baskılayan ya da küçük düşüren ruhta bu acizlik yoksa, böyle bir sıkıntı da yaşanmaz.
Erdem özgürdür, yaralanmaz, hareket ettirilmez, sarsılmaz, bu yüzden tesadüflere karşı sağlam durur, öyle ki ne yönü değiştirilebilir ne de mağlup edilebilir.
Tahrikler arasında sergilenen dinginlik bilgeliğin gücünü daha iyi gösterir, tıpkı düşman toprağında, silahlar ve askerler arasında tehlikeden uzakta, güvende durmasının, güçlü bir komutanın en önemli göstergesi olması gibi.
Tahrikler arasında sergilenen dinginlik bilgeliğin gücünü daha iyi gösterir, tıpkı düşman toprağında, silahlar ve askerler arasında tehlikeden uzakta, güvende durmasının, güçlü bir komutanın en önemli göstergesi olması gibi.
Nasıl bazı taşlar demire dayanacak kadar sertse, taş kesilemez, dövülemez ve aşındırılamaz, aksine kendisine değen her şeyi köreltirse; nasıl bazı şeyler ateşle küle döndürülemez, aksine alevle sarıldığında bile sertliğini ve şeklini korursa; nasıl bazı sivri kayalar dibe doğru uzanarak denizin gücünü kırar ve sayısız çağ boyunca kamçılanmasına rağmen bu şiddetli öfkenin herhangi bir işaretini göstermezse, bilgenin ruhu da aynı şekilde sağlamdır ve bahsettiğim haksızlığa karşı tümüyle güvende olacak kadar gücünü toplamış haldedir.
sevmek, sesinden sızan acıyı sesiyle silmesidir "koskocasın" demeden açılan kocaman kucak... savrulmanın tatlı şurubu değil midir göğsünde sıkmak? her nefeste çoğalıyor, iç istediğin kadar
sevmek, imdada imbat olup yetişmesidir sınavlara sokmadan, zaman sormadan açılan kucak. .. burdayım diyen, korkma, sararım ben seni sarıldıkça çözülür düğüm, dolaş istediğin kadar
sen hiç hata yapmaz olur musun! kimden öğrendiysen öğrenmişsin yalancılığı sevmiyormuş gibi sevmişsin beklerken beklemiyormuş gibi ... sen seni yiyen yamyam olmuşsun bir ara tükenince duymuşsun en büyük şiirini falına bir "sevmek" ekledim bilmediğini düşündüğümden değil bildiğini sen de hatırla...