Zaman bir ötücü kuştur ve tıpkı diğer ötücü kuşlar gibi o da esir alınabilir. Ve mümkün olduğunu düşündüğünüzden daha uzun bir süre bir kafese hapsedilebilir. Ama zaman sonsuza dek kontrol altında tutulamaz. Hiçbir esaret sonsuz değildir.
Yok etmek sadece zorbaların ve cahillerin işidir. Bir insan zekasıyla yenemeyeceğini anladığı anda ya şiddete başvurur ya paranın gücüne. Birisi sizinle aynı fikirde değil diye onu yok edemezsiniz.
Birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi, ne kadar çok özleyeceğimizi sözcüklere dökerken, “Ölmeyeceksin, yaşayacaksın!” diye kandırılan hastalara benziyorduk.
Birine âşık olunca, ömrün boyunca onu aramışsın da sonunda bulmuşsun gibi, geçmişini tekrar kurgularsın. Basit tesadüfler aşkın ilahi gücünün işaretleri olur çıkar.
Ben hâlâ bilmiyorum Çetin, bir ölüm haberi nasıl verilir? Neyi gözetmeli insan? Haberi alacak kişinin daha az sarsılmasını mı? Böyle bir şey mümkün mü? Olabildiğince geç öğrenmesini mi?
(...)şimdi hepimiz eşitiz, hem iyinin karşısında hem de kötünün, lütfen bana neyin iyi, neyin kötü olduğunu sormayın, körlüğün bir istisna olduğu zamanlarda bir eyleme geçmek zorunda kaldığımız her defasında iyiyle kötüyü bilirdik, doğru ve yanlış bizim sadece başkalarıyla olan ilişkimizi anlamamızın farklı yollarıdır (...)
Düşünsene, bir zamanlar gözü kapalı inip çıkabildiğin merdiven bu, basmak kalıp sözler böyledir işte, anlamin içerdiği bin türlü inceleye karşı duyarsızdırlar, mesela bu söz, gözlerini kapatmakla kör olmak arasındaki farkı yok sayıyor.
Neyse ki, insanlık tarihinin gösterdiği gibi, kötü bir şeyin beraberinde iyi bir şey getirmesi de ender değildir, iyi şeylerin kötü şeyler getirdiğinden ise daha az söz edilir, dünyamızın çelişkileri böyledir işte (...)