Anna'nın hikayesi çok acıklı, sevmediği aristokrat Karenin ile boğucu bir yaşantısı var. Kardeşini görmeye giderken her şey değişiyor birdenbire. Vronsky denen züppe bir subay peşine takılıyor Anna'nın. Olaylar şekillenmeye başlıyor.
Bir erkek olarak Anna'nın ruh halini anlayabildim. Yeniden kadın gibi hissetmek istiyordu kendini. Delice sevilmek istiyordu belki de heyecandan yanıp tutuşmak istiyordu. Aşk olaya dahil olunca mantık mekanı terk edermiş misali Anna kendi trajedisine yelken açmaktaydı.
Yalnız XY kromozomu taşıdığımdan olsa gerek kendimi bir ara Karenin'in yerine koydum. Eşimin başkasından çocuk yaptığını falan düşündüm. Çevrede onun kadar küçük düştüğümü vs. Dayanılmaz bir şey.
Tolstoy o dönemi ve o ruh hallerini çok iyi yansıtmış. Beğendiğim bir klasikti Anna Karenina.