Kedi

Devam Ediyor
1 Bölüm
28 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
14 yaşındaki oğlum Yiğit Nasuhbeyoğlu'nun öyküsü. "O elindeki pasparlak fener bu güpgüzel ormanı aydınlatıyor, ışık, yaprakların ve güzelliklerden geçip korkunç gölgeler oluşturması. hayatta çok rast gelinen şeylersiz bakıyor iken bile John’un aklında o korkunç gölgeler takılarak gidiyor, bakıyor ve derinleşip derinleştiriyor iken John derin rüyasının derin düşünceleri ile kalkıyor. Rahat yatak John’un vücudunu kaplarken karışmış hayatı ve kafası ile, John kalkmaya çalıştı. Camdan odaya ve havada uçuşan tozlara çarpan ışık hüzmeleri sayesinde etrafını az buz görebilen John yavaşça ayağa kalktı ve ağzından birkaç yavaş nefes verip sıska vücudunu tıpkı hayatı ve dalgalar gibi genişletip, küçültdü, içinden sıkıntısı ve hafifliği akıyordu; bu akıntı yerde göl oluşturup John’u boğmak istesede John bundan çok zevk alıyordu. Dışarıda biraz yürümek için dolabından birkaç anlamsız kıyafet aldı ve en rahat kıyafetini giyip bu dahada anlamsız dünyaya kapısını açtı. Sağa dönüp up uzun ve aralıklı ışıklar sayesinde kasvetli olan koridordan geçti ve asansöre bindi. Biraz daha yürüdükten sonra bu koca ,up uzun apartmandan çıktı, etraf grimsi apartmanlar silsilesiyle dolu. Uzaklaşmak ne iyi olur, belki biraz apartmanların ipini çözmek. Uzak bir denizin deniz kokusunun yanına oturdu. Eskiden ve “sosyalik esaretinin” pençesinde yaşadığı yıllar gözünden geçti, dalgalar ne de güzel titreşiyor, hayatla nefes nefeseler, öğrendik. Havadaki nem tenine zarif bir insan gibi değiyor. John’un vücudunu başlarda ıslatıp sonradan kurutan bir ağır ve sert rüzgar başlıyor, biraz yanındaki yatan tatlı kedinin tüyleri etrafa savruluyor sanki bir isyan ve çırpınış gibi. Belki de bir daha görüşmeyecekleri kedi komik adımlarıyla dünyayla alay geçip uzaklaşıyor John’dan ve denizden, küçük bir ziyaretçi bu beyaz kedi. Ama kedi bir daha görmeyeceğini sanıyorsa yanılıyor John hemen ayağa kalkıp usulca kediyi takip ediyor, kedi ileride bir eskicinin açık kapısından giriyor. Bu eskici olsada ben beyaz ve modern gözüküyor ve her ürünün altında sayfalarca açıklama var tıpkı bir müze gibi. John da kedinin hemen arkasından bu rüya gibi yere adımını atıyor, içerisi adeta parlıyor. Kapıdan girdiğinde karşısındaki ikitaraflı raf daha da karşınızdaki sol tarafında kapı olan kasaya, aralarından geçebileceğiniz yer kala bitiyor. Soldaki ve sağdaki duvara yapışık olan ve hatta çamlara dayalı olan raflar bile bu ortadaki rafı kıskanıyor olmalı. Rafların beyazı ve tavandaki camdan avizeler ne de güzelleştiriyor ortamı. Havada zarif bir gül kokusu geziyor ve John’un bedenine çarpıp usulca olsada hızlıca canlandırıyor. Sağdaki duvara yapışık raflarda orta yaşlı bir kız bir erkek ürünlere bakıyor. İkisinin de yüz şehavası yaratıyor. Kedi kasadaki yaşlı adama doğru ilerliyor. Yaşlı adam kafasınve dingin bir varlık. Sonra aklına değişimin imkânsız olduğu fikri yeniden düştü, fakat neden, neden hep ağlamak zorunda, hiç gerçek mutluluk alamaz mı, belki kısa bir süreliğine, belki anlamsız ama zaten her şey öyle değil mi, boşlukta sürüklenmekten bıktı. Belki önemli olan kedi olmak değil de kedi gibi hissetmektir, (saçmalama)... John bitkin şekilde evine dönüyor. Bugün de rüya günü gibi bakalım yemekte ne var. John uzun ve ince bir direğin üzerinde aşağısı dev gri gökyüzü ve bulutlarla kaplı. Başı dönüyor tüyleri geriliyor ve yine rüzgar tenine değiyor ama bu sefer düşecekmiş gibi sallanıyor. İleride bir ışık beliriyor bu ışık bir aynadan yansıyor gibi çünkü ışık da kendisini görüyor, vücudu simsiyah, ayağı kayıyor, sendeledi ve rüyadan kalkıyor, aynı işte, karışık kafa, karışık hayat ve falan filan, peki gerçekten öyle mi, yani sonu düşüş bitiş ya da ölüm mü, yoksa bir beyazlık sarar mı kalbini. John evin içinde sayıklıyor (kedi, kedi, kedi, kedi, kedi ve …) hızlıca evden çıkıyor. koridorda koşuyor ken ordaki ışığı tamir edenleri kimse umursamıyor. bu sefer umursuyor ve diyor “Kolay gelsin” adamlar ise “Sizi birkaç yıl önçede böyle koşarken görmüşdüm” diyor (ne alaka şimdi). Koşarak, yolları, insanları eskiciye gitmek için geçiyor her gördüğü bakıp gülümsüyor, belki alaycı belki gerçek, ne fark eder. Eskiciye o coşku ve heyecanla geliypr ve hemen kapıyı aralıyor sanki dükan hiç değişmemiş gibi adam yine derin yüz ifadesi ve düşünceleri ile müşterileri izliyor, John kediyi yine kasanın üzerinde görüyor, kedinin yanına gidiyor, daha sakin ama tutkulu bir parça kediyi seviyor… "

İçindekiler

1