1. Bölüm

...

27 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
**Roman: "Yeniden Başlayış"**

Güneş, şehrin üzerini kaplayan gri bulutların arasından süzülerek yavaşça doğuyordu. Yıldız, penceresinin önünde oturmuş, dışarıda yükselen kahverengi binalara bakıyordu. İçinde bir boşluk hissi vardı; gençliğinin en güzel yıllarının nasıl geçtiğini düşünüyordu. Arkadaşlarıyla geçirdiği o neşeli günler, şimdi sadece anılarda kalmıştı.

“Yıldız, yine düşüncelere dalmışsın,” dedi Melis, Yıldız’ın en yakın arkadaşı. “Neden bu kadar karamsarsın? Hayat devam ediyor.”

Yıldız, başını kaldırdı. “Ama Melis, gençliğimiz gitti. Ekonomi bitti. Her şey çok zorlaştı. Doymadınız mı bu hayatın acımasızlığına?”

Melis, Yıldız’ın yanına oturdu. “Biliyorum, zor zamanlardan geçiyoruz. Ama belki de bu zorluklar bizi daha güçlü kılacak. Birlikte atlatabiliriz.”

Yıldız, Melis’in elini tuttu. “Ama nasıl? Her gün iş bulmak için kapı kapı dolaşıyoruz. Hayallerimizi gerçekleştirmek için ne kadar çaba harcadık, biliyor musun?”

“Hayallerimizi gerçekleştirmek için savaşmalıyız,” dedi Melis kararlı bir sesle. “Birbirimize destek olursak, her şeyin üstesinden gelebiliriz.”

Yıldız, Melis’in gözlerindeki kararlılığı gördü. “Belki de haklısın. Ama bu şehirde hayatta kalmak için ne yapmalıyız?”

Melis, düşünceli bir şekilde yanıtladı. “Belki de yeni bir başlangıç yapmalıyız. Farklı bir yere gitmek, yeni fırsatlar aramak… Bunu denemeliyiz.”

Günler geçtikçe, Yıldız ve Melis, hayatta kalmak için mücadele etmeye başladılar. Birlikte küçük bir dükkan açmaya karar verdiler. Ancak, işler bekledikleri gibi gitmedi. Müşteri bulmakta zorlanıyorlardı. Ekonomik kriz, tüm umutlarını söndürüyordu.

Bir akşam, dükkanın önünde oturmuş, yorgun gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. “Bütün bu çabalar boşa mı gidecek?” diye sordu Yıldız, gözleri dolarak.

Melis, derin bir nefes aldı. “Hayatın acımasızlığına karşı birlikte durmalıyız. Umut her zaman vardır.”

Ama umut, yavaş yavaş tükeniyordu. Zamanla, dükkanları kapandı. Yıldız ve Melis, hayallerinin peşinden koşarken, hayatın acımasız yüzüyle karşılaştılar. Sonunda, yalnızca birbirlerine sarılarak, karanlık bir sokakta kayboldular.

Ve o gün, hayatın sonuna geldiklerini anladılar. Gençlikleri, hayalleri ve umutlarıyla birlikte, birer birer kaybolmuşlardı. Ekonomi bitti, gençlik gitti; ama dostlukları, son anlarında bile onlara güç vermişti. Her şey sona erdiğinde, sadece birbirlerine sarılarak, hayata veda ettiler.**Roman: "Yeniden Başlayış"**

Güneş, şehrin üzerini kaplayan gri bulutların arasından süzülerek yavaşça doğarken, Yıldız penceresinin önünde oturmuş, dışarıda yükselen kahverengi binalara bakıyordu. İçinde bir boşluk hissi vardı; gençliğinin en güzel yıllarının nasıl geçtiğini düşünüyordu. Arkadaşlarıyla geçirdiği o neşeli günler, şimdi sadece anılarda kalmıştı. Bir zamanlar hayat dolu olan bu şehir, sanki ona "Hoş geldin, umutsuzluk!" diyordu.

“Yıldız, yine düşüncelere dalmışsın,” dedi Melis, Yıldız’ın en yakın arkadaşı. “Neden bu kadar karamsarsın? Hayat devam ediyor, bak işte, o gri bulutlar bile seni dinlemiyor!”

Yıldız, başını kaldırdı. “Ama Melis, gençliğimiz gitti. Ekonomi bitti. Her şey çok zorlaştı. Doymadınız mı bu hayatın acımasızlığına? Sanki bir filmdeyiz ve senaryonun sonu kötü!”

Melis, Yıldız’ın yanına oturdu. “Biliyorum, zor zamanlardan geçiyoruz. Ama belki de bu zorluklar bizi daha güçlü kılacak. Birlikte atlatabiliriz. Hem, en azından birlikte düşüp kalkıyoruz, değil mi? Biraz komedi, biraz dram, tam bir Türk filmi!”

Yıldız, Melis’in elini tuttu. “Ama nasıl? Her gün iş bulmak için kapı kapı dolaşıyoruz. Hayallerimizi gerçekleştirmek için ne kadar çaba harcadık, biliyor musun? Bir gün iş bulup, diğer gün 'Yine mi işsizim?' diye ağlayacağız!”

“Hayallerimizi gerçekleştirmek için savaşmalıyız,” dedi Melis kararlı bir sesle. “Birbirimize destek olursak, her şeyin üstesinden gelebiliriz. Hem, belki de bu şehirdeki en iyi iş, hayal kurmak ve o hayalleri gerçekleştirmek için çabalamaktır!”

Yıldız, Melis’in gözlerindeki kararlılığı gördü. “Belki de haklısın. Ama bu şehirde hayatta kalmak için ne yapmalıyız? Biraz daha çabalayıp, sonra 'Bize de bir iş verin!' diye ağlamalıyız?”

Melis, düşünceli bir şekilde yanıtladı. “Belki de yeni bir başlangıç yapmalıyız. Farklı bir yere gitmek, yeni fırsatlar aramak… Bunu denemeliyiz. En azından yeni bir şehirde, yeni bir 'hayal kırıklığı' yaşayabiliriz!”

Günler geçtikçe, Yıldız ve Melis, hayatta kalmak için mücadele etmeye başladılar. Birlikte küçük bir dükkan açmaya karar verdiler. Ancak, işler bekledikleri gibi gitmedi. Müşteri bulmakta zorlanıyorlardı. Ekonomik kriz, tüm umutlarını söndürüyordu. Sanki dükkanları, 'Müşteri yok, lütfen gelmeyin!' diye yazılı bir tabela asmış gibiydi.

Bir akşam, dükkanın önünde oturmuş, yorgun gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. “Bütün bu çabalar boşa mı gidecek?” diye sordu Yıldız, gözleri dolarak. “Yoksa hayatımızın en büyük komedisi bu mu?”

Melis, derin bir nefes aldı. “Hayatın acımasızlığına karşı birlikte durmalıyız. Umut her zaman vardır. Hem, belki de bu dükkanın kapısında 'Kapanıyoruz ama dostluğumuz devam ediyor!' yazmak daha iyi bir fikir!”

Ama umut, yavaş yavaş tükeniyordu. Zamanla, dükkanları kapandı. Yıldız ve Melis, hayallerinin peşinden koşarken, hayatın acımasız yüzüyle karşılaştılar. Sonunda, yalnızca birbirlerine sarılarak, karanlık bir sokakta kayboldular.

Ve o gün, hayatın sonuna geldiklerini anladılar. Gençlikleri, hayalleri ve umutlarıyla birlikte, birer birer kaybolmuşlardı. Ekonomi bitti, gençlik gitti; ama dostlukları, son anlarında bile onlara güç vermişti. Her şey sona erdiğinde, sadece birbirlerine sarılarak, hayata veda ettiler. “En azından birlikte gideceğiz,” dedi Yıldız, gülümseyerek. “Hayatın sonu bile birlikte olmalı, değil mi?”
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar