1. Bölüm

Son düşüncelerim

32 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
SON DÜŞÜNCELERİM
Yazan: Kadir Tuna Çelik


---

Kimse artık kütüphaneye gidip kitap okumuyor. İnternetten kitap arayıp okumak da neredeyse yok denecek kadar az. Çünkü bu kitaplar, geçmişte daha çok devlet adamları, soylular, zenginler tarafından okunmuş. Fakirin eline geçmemiş, geçse de ulaşamamış. Çünkü bu kitaplar genellikle halk için değil, halk hakkında yazılmış. Evet, içinde halkın yararı gözetilmiş olabilir. Ama çoğu zaman halka inmeyen, onların sesine ulaşmayan yazılar olmuş bunlar.

Yüzyıllar geçmiş, kitaplar günümüze kadar gelmiş. Okuyorsun, bakıyorsun, hakikaten doğru. Anlattıkları çok şey ifade ediyor. Ama bugün bu kitapları devlet adamlarına göstersen... Dinlerler mi? Hiç sanmam. Uygularlar mı? Hiç sanmam.

Ben bir devlet adamı değilim. Makamım yok, hükmüm yok. Ama düşünüyorum. Aklım var. Gözlemliyorum. Bütün bu kitaplar ne için yazılmış? Adalet için. Halkın iyiliği için. Liyakat için. Ehliyet için. Ama kim dinliyor? Kim uyguluyor?

Bugün birinin yanına gidip, “Gel Siyasetname hakkında konuşalım” desen, ne der? “Siyasetname de ne?” bile diyemez çoğu. “Boş ver, sıkıcı işler bunlar” der. “Bana ne faydası olacak?” der. Kitabın ne işe yaradığını sormak bile lütuf haline gelir.

Bu ülkede insanlar artık eğlencesine konuşuyor. Düşünmeye, sorgulamaya, gerçeği aramaya vakti yok kimsenin. Ya da vakti var ama hevesi yok. Çünkü sorgulamak yorucu, eğlenmek kolay.

Adama diyorsun, bak bu kitapta şöyle yazıyor: “Hükümdar gece gündüz halkı için çalışmalı.”
Ne der? “Sıkıldım.”
Başka bir şey konuş, komik bir şey söyle, kahkahaya boğulur. Ama adalet dediğinde, yönetenin sorumluluğunu hatırlattığında, hemen geri çekilir.

Yani bu kitapların adı var, kendisi yok artık. Kitap var ama okuyanı yok. Okuyan var ama anlayanı yok. Anlayan var ama konuşanı yok. Konuşan var ama dinleyeni yok.

Ben bunu biriyle konuşmak istesem... Anlayacak mı? Hiç sanmıyorum. Çünkü insanların çoğu artık beton gibi. Ruhları sertleşmiş. İçlerine bir şey işlemiyor. “Bana ne?” demek kolay geliyor.

Gerçekleri söylesen bile inanmaz.
Delil göster, belge getir... “Uyduruyorsun” der.
Ne yapayım? İnandıramıyorum.

Bu bir önyargı değil. Bu, yaşanmışlık. Bu, gerçek.
Siyasetname konuşsam, sıkılırlar.
Adalet desem, yüz çevirirler.
Dürüstlük desem, güler geçerler.

Ama komik bir şey anlat, dinlerler.
Bir şarkı söyle, eğlenirler.
Bir magazin haberi ver, hemen konuya girerler.

Kaliteli insan kalmadı mı? Az kaldı.
Kaliteli sesler boğuluyor.
Bilinçli insanlar yalnız kalıyor.

Ben konuşsam ne olacak?
Dürüstlükten, adaletten bahsetsem...
Kim dinleyecek?
Kim uygulayacak?

Adamlar siyasetçi ama Siyasetname ile alakaları yok. Kitap başka, onlar başka.
Arada dağlar kadar fark var.
Adaletle hükmeden yok.
Halkın yararını düşünen çok az.
Herkes kendi çıkarının peşinde.
Kendi ailesi, kendi yakınları, kendi koltuğu...
Gerisi boş.

Ben bir partici değilim.
Birini yüceltmem.
Ben gerçeği ararım.
Halkın iyiliğini isterim.
Ama kimse halk için bir şey yapmıyor artık.

Gidip “Siyasetname’de şöyle yazıyor” desen, adam alay eder.
“Bana ne?” der.
Yüzüne bile bakmaz.

Ben de bilmiyorum artık ne desem...
Düşünüyorum, ama anlamak isteyen az.
Konuşuyorum, ama dinleyen az.
Yazıyorum, ama hisseden az.

Ama yine de yazıyorum.
Çünkü bu son düşüncelerim.
Belki bir gün biri okur,
Belki biri anlar.
Ve belki bir yerlerde,
Bir tohum filizlenir...


---

Bu metin, düşünmekten ve umudunu kaybetmemekten vazgeçmeyen bir ruhun sesidir.

SON DÜŞÜNCELERİM
Yazan: Kadir Tuna Çelik


---

Bu kitapların hepsi yüzyıllar önce yazıldı belki. Belki günümüzde bazı şeyler değişmiş olabilir.
Mesela hükümdarın gece gündüz uyanık olması… Bu biraz değişmiş olabilir.
Ayrıca artık, eskiden olduğu gibi monarşik yönetim de yok.
Bu, aslında bana göre monarşi yönetimi ya da demokrasi yönetimi değil.
Adalet yönetimi...

Ne kadar adaletli olunursa, bence öyle iyi olur.
Ama herkesin kendine göre doğrusu var.
Herkesin kendine göre yanlışı var.
Herkesin adaleti de kendine göre.

Her sistemde, her kanunda, her yasada hatalar çıkabilir.
Olabilir.
Adaletsizlikler olabilir.
Ama yaşananlar, olanlar, olmayanlar…
Bir sürü adaletsizlik her yerde var.
Adaletsizlik sadece burada değil; her yerde.
Ve herkesin kendine göre doğrusu, kendine göre adaleti var.
Kiminin de kendine göre çıkarı.

Şu an ne desem, ne yazsam, ne konuşsam bilmiyorum.
Son düşüncelerim işte.

Öyle bir boğuk duruma geldim ki…
Öyle bir kötü hissediyorum ki…
Artık kelimelere dökmek istemiyorum.
Çünkü nasıl dökeceğimi bilmiyorum.

Konuşmaktan korkar oldum.
Neden mi?
Çünkü fikir özgürlüğü yok.
Doğru düzgün adalet yok.

Yarın bir gün bir hapishanede olmak mı…
Yarın bir gün şu evde bu dünyadan göçmüş olmak mı…
Bunu hiç kimse bilemez.

Ne olacak?
Yaşayacak mıyım?
Ölecek miyim?
Kalacak mıyım?
Bilmiyorum.
Saniye sonrasını bilmiyorum.

Ama ben konuşuyorum.
Biraz tedirgin olsam da konuşuyorum.
Çünkü konuşmak suç burada.
Düşünmek, sorgulamak insanlar tarafından istenmiyor.

İsteyenler zaten ya konuşmuyor…
Ya susuyor…
Ya sessiz kalıyor…
Çıkarı olan zaten çıkarı için susuyor.

Konuşanların sonu geliyor.
Her konuşan bitiyor, gidiyor.
Her konuşanın başına bir iş geliyor.

Her doğruyu söyleyen ya doğruyu söyledikten sonra çıkar için çalışmaya başlıyor…
Ya da o doğru duyulduktan sonra çıkarcılar onu hallediyorlar.

Dediğim gibi, ben ne bir siyaset adamıyım,
Ne bir makam sahibi.
Ben sadece bir vatandaşım.
Sıradan bir vatandaş.

Bilmiyorum…
İnsanlarımız istemiyor.
Bilgiyi öğrenmek istemiyor.
Çünkü olduğu bilgide takılıp kalıyor.
Daha fazla araştırmıyor, öğrenmiyor, sormuyor, sorgulamıyor.

İnsanlarımız bu şekilde yaşıyor.
Bu çoğu yerde böyle.
Sadece burada değil.

Artık hayat çok hızlı geçiyor.
Bir anda her şey olup bitiyor.
Kimsenin bir zamanı olmuyor.
Zamanı olsa bile öğrenmek istemiyor.
Öğrenmek isteyen zaten öğrenir, bilir, okur, yazar…
Ama yapmak istemiyor.

Çünkü onun doğruları onda kalıyor.
Onun doğruları o.
Kanıt göstersen de inanmıyor.
Çünkü artık o doğrular onda kalıplaşmış, yozlaşmış, eskimiş, sertleşmiş bir beton gibi.

O beton yumuşamak yerine…
Her gün daha da sertleşiyor.
Ve gün geçtikçe sertleşiyor.
Ve bu beton öyle sert hale geliyor ki…
Artık kırılmıyor.

Şimdi bu kitap bitti.
Bugün de bitti.

Bilmiyorum…
Ben ne makam sahibiyim…
Ne bir devlet adamı…
Ne bir siyasetçi…
Ne bir partici…
Ben sıradan bir vatandaşım.

Okuyana teşekkürler.
Kitabım burada bitmiştir.

Belki de fazla eleştiriyorum…
Fazla sorguluyorum…
Fazla düşünüyorum…
Ben boş veremiyorum.
Olmuyor.
Olmuyor...

Çok düşünmekten belki saçlarımın beyazı…
Sessizlikten belki saçlarımın karası…

Okuyana değil… Anlayana teşekkür.
Benden teşekkür.


---

Kitap sona erdi.

Yazar: Kadir Tuna Çelik

insanlarımız okumuyor yazmıyor konuşmuyor artık kalıplaşıyor onlar da bu biraz kendilerinden geliyor Yani bu insanlarda var insanlar bunu kabullemek istemiyorlar bildikleri bilginin yanlış olduğunu hatalı olduğunu bilmek istemiyorlar Herkesin Bir Doğrusu var bir yanlışı var bir hatası var Bu normal insan hatalıdır Ama kabul etmemek insanlar kabul etmiyor sertleşmiş bir beton gibi o beton öyle bir sertleşmiş ki artık kırılmıyor gittikçe eskiyor ve yozlaşıyor insanlarımız bu her yerde böyle Sadece burada değil çoğu zaman Kimse farkında değil zaten farkında olanlar da boş ver diyor umursamıyor kendine dokunana kadar umursamıyor farkında olup da konuşmak isteyenler ya çıkar için Menfaat için susuyor ya da susturuluyor Ben artık yazamıyorum Konuşamıyorum Çünkü son düşüncelerim öyle bir düşünce ki dilimden dökülmüyor satırlara yazılmıyor öyle olaylar yaşandı ki yüzyıllarca senelerce aylarca yıllarca bu insanların hatası insanların Herkesin hatası hepimizin hatası bir benim değil Herkesin hatası biz neden böyle olduk bilmiyorum ama bence herkes kalıplaşmış bir beton gibi sertleşiyor her gün daha da sertleşiyor daha da daha da ve bu beton kırılmayacak Çünkü beton çok sert betonu kırabilir misiniz kıramazsınız kabullenmek istemiyor insanlarımız Kanıt gösterdiğimiz halde kabullenmek istemiyor çoğunun umurunda değil boş ver diyor ama ben boş veremiyorum işte olmuyor Ben Ben iyi düşünemiyorum İyi tarafından düşünemiyorum ben boş veremiyorum bir şey diyorum Bana diyor ki boş ver işte ben boş veremiyorum Olmuyor Yapamıyorum ben karamsarım karamsar düşünüyorum bir karar veremiyorum yani ne desem bilemiyorum öyle bir yere gidiyoruz ki herkesin suçu var bir benim değil bir senin herkesin suçu var herkesin bana sorarsanız düzelir mi artık bu saatten sonra düzelmez Artık her şey daha kötüye gidiyor daha geriye daha kötüye Herkes her yer her şey bu insan değil Bu insanlık değil bu insan değil karakterler geriye gidiyor her şey kendinde başlıyor insanlarda başlıyor çevrede başlıyor toplumda başlıyor insanlıkta başlıyor karakterde ahlakta başlıyor her şey her şey çalışmakta başlıyor tembellikte değil Evet biliyorum ben çalışmayı sevmeyen biriyim Ama çalışıyorum çünkü çalışmak gerekiyor Bunu biliyorum başka çare yok Ne yapacaksın ki tembellik sana bir şey getirmeyecek çalışmak öğrenmek daha da gelişmek elimden geldiğince çalışıyorum çünkü başka bir şey yok toplumda doğru düzgün kaliteli insan yok insanların kalitelisi vardır boşu vardır hepsi insandır ama karakterlisi ahlaklısı asıl insan olanı azdır İşte bu insanlar çok az o yüzden Bence artık düzelmez bana sorarsanız Artık her şey için çok geç toplumun birazı bununla uğraşsa da artık olan oldu itiraz eden olsa da artık değişmez bu böyle oldu Böyle Gidecek Bu bir kişi de değil hepimizde başlayacak hepimizde olacak bir şey ama olmaz artık çünkü Geçti artık artık her şey daha kötüye gidiyor herkes insanlık karakter ahlak Artık her şey daha kötüye gidiyor dünya değişiyor insanlık değişiyor karakterler ahlaklar insan değişiyor herkes değişiyor kimsenin hiçbir şey yapmaya niyeti yok zaten yapanlar da çok az ya da çoğu yapmıyor yapanlar var ama onlar artık çok az o kadar az ki pek de bir işe yaramıyor haklarını savunanlar var kendilerini savunanlar Ama bunlar az az yani çok az herkes olmadığı sürece bir kişi olsa bunu 1000 kişi yapsa 10.000 kişi yapsa olmaz ki bunu herkes yapmalı Ama artık olmaz Bence her şey çoktan bitti Artık her şey bitmiştir Bence Bence her şey çoktan bitti Bence her şey Artık ne yapsam bilmiyorum ben uğraşırım denerim çabalarım hakkımı savunurum ama bir benle bitmez ki bu iş Artık her şey bitti Sen savunsan ben savunsam herkes savunmadığı sürece neye yarar ki yapacak bir şey yok kimsenin bir şey yapmaya da niyeti yok bu böyle olur gider kitabım burada biter okuyana değil anlayana teşekkürler

Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar