saat gecenin üçü ağustostan eylüle bağlamışım kederi kutlama varmışçasına martılar uçuşup duruyor yaramın etrafında odanın ışığı açık balkonun kapısı perdenin yarısı siyah bir sineğin sesiyle boğuşuyorum beyaz olan her şeye konup duruyor delirmişcesine kalktım oturduğum koltuktan kaküllerimi kestim kurumuş otlar gibi alnıma yıkıldılar yakıştı doğrusu, pişman değilim musluğu kapadım ardından burnumu çektim omuzumdan düşen askıyı koydum yerine ellerim ne kadar da kızgın canımı acıttım yine zigon sehpalar gibi bir köşede içim üzerinde gülümseyen kadın biblosu yarım kalmış bir kitap ve sandık lekeli anne danteli
saat gecenin beşi kemirirken güvenin teki zihnimi şiir yazmak istedi zigon sehpalardan biri