Demokrasi idareleri, henüz yerleştikleri memleketlerde tutunabilmek ve gelecekte feyizli eser verebilmek için, idare ettikleri halka, kendilerine hâkim olan zihniyeti kuvvetle ve emniyetle aşılayıcı bir siyasî terbiye vermeli ve bu zihniyetle idareye gözcü yeter bir nesil yetiştirmelidir. Demokrasilerden beklenen gaye ancak bu şekilde elde edilebilir. Aksi halde, demokrasi sürekli olamaz ve kendisinden beklenen insanlık idealine götüremez. Ancak şekli bakımından demokratik görünen, idare edenlerde mesuliyet şuuruna dayanmayan ve bu şuuru yaşatmaya yeterli siyasî terbiye sahibi bir nesil yetiştirmeyen demokrasi, ruhsuz bir iskeletten ibaret kalır ve idare edilen zümreleri oyalayarak bir zaman istismar etmekten başka bir şey yapmaz.
Sosyal hayatın kanunları varsa, irade ve ahlâkımızın da kanunları vardır. Ahlâk kanunları, sosyal âlemde gördüğümüz haksızlıklara, adaletsizliklere ve sefaletlere doğru uzanmamızı, onlarla mücadele etmemizi emreder. Onların karşısında alâkasız kalmamıza müsaade etmez.
Batı Afrika'da bir insanın gölgesine çivi çakmak veya bıçak batırmakla cinayet işlendiğine inanılıyordu. Zira onlarda hayal, modelin yerini tutmaktadır ve onun özelliklerine sahiptir.