Hüseyin Rahmi Gürpınar

Umutsuzluklarına intiharla çare arayanlar bilmelidirler ki, bu dünyada sürüp gelen bir şey yoktur. Neşe, üzüntü hepsi gelir geçer, yalnız mutluluk ve felaket dediğimiz şeylerin olumlu, olumsuz anlarında ne birincisinin zevkine gereğinden fazla değer vererek şımarmalı, ne de ikincisinin kahrına karşı zayıflık göstererek, mezar yolunu boylamak korkaklığına kalkışılmalıdır.

İstediklerimiz her girişimde kolaylık, daima başarı, refah, bolluk, zevk ve sefa mıdır? Bu biçim bir mutluluk daha kimseye nasip olmamıştır. Mutluluğun bu biçimde düşünülmesi de yanlıştır. Bu türlüsü ancak düt diyince dağları taşları koyunlar, keçilerle dolduran peri masallarında görülür. Gerçekte ise başarılı olanlar çarpıştıkları zorlukları, karşılaştıkları engelleri, düştükleri sıkıntıları yenebilenlerdir. Asıl hüner kendini değil kahrı öldürmektedir. Ölen karanlığa gömülür, yaşayan çok şeyler görür.

Ben sizin hiçbirinizi sevmiyorum. Beni böyle üzüntüler, korkular, işkencelerle öldüreceğinize birdenbire gebertiverin de kurtulayım. Çünkü şu uğursuz köşke adım attım atalı geçirdiğim vartaları, çektiğim üzüntüleri bir ben bilirim, bir de Mevla.
😬

Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç
Yazarı: Hüseyin Rahmi GÜRPINAR
Türü: Roman
Sayfa Sayısı: 150

Düşünceler: @turkiyeisbankasikulturyayinlar ' ı bugüne kadar yazım dünyamıza çok değişik alanlarda 4000 ' ı aşkın eser kazandırmıştır. Özellikle Modern klasiklerini büyük bir zevkle okuyorum.

2018 yılında edebiyat dünyasına hizmetlerine yeni bir bölüm daha eklediler. Türk Edebiyatı Klasiklerini yayınlamaya başladılar. 50 civarı eser yayınlandı şimdiye kadar. Bu kitap ise bu serinin ilk kitabı. Sadeleştirilmiş, günümüz Türkçesine çevrilmiş, anlaşılmayan ve açıklama gereken yerlere dipnotlar eklenmiş . Okunabilirligi bu şekilde oldukça artmış ağır dilihafifletilmiş.

Kitap bundan 110 yıl önce dünyamıza çarpma tehlikesi olan Halley Kuyrukluyıldızı' nın o döneme damga vuran toplumsal etkisi ışığında bir aşk hikayesi olarak sunuluyor bize. Romanın erkek kahramanı Irfan aşka inanmayan , aslında aşktan birazda korkan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bayanlara dünyamızı yokedecek Kuyrukluyıldızı anlatırken gizemli mektuplar alıyor ve hiç görmeden mektupların müellifine aşık oluyor.

Feriha karakteri ise toplumda baskı gören kadın figürüne isyan eden aykırı bir kızı temsil ediyor. Maalesef geri kalmışlık nedeniyle romanın yazıldığı tarihten sonra 110 yıl geçmesine rağmen hala hemen hemen aynı yapının devam etmesi doğrusu can sıkıcı bir durum.

Yazar öykü içinde olay gibi değişik bir tarz denemiş. Bir yanda mahallede kadınların hayatını anlatırken diğer yanda Halley Kuyrukluyıldızı ' nı ve aşk hikayesini ustaca araya sokmuş. Zaman zaman mizahi öğelerle zenginleştirilen diyaloglar oldukça yalın ve gerçekçi . Yazar bazı bilimsel ve mitsel bilgilerde vermiş.

Dönemin sosyal yaşantısı, Istanbul ' un çeşitli mekanlarının tasvirleri , anlatımının akıcılığı, özgün ve ilginç kurgusu ile zaten edebiyatımızın da başyapıtı olan bu eseri tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum.

Kitabın Adı: Hakka Sığındık
Yazarı: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari
Türü: Roman
Basım Yılı: Mayıs 2021
Sayfa Sayısı: 122 Sayfa

Düşünceler: Bundan 103 yıl önce dünyayı tıpkı Covit-19 gibi bir hastalık kasıp kavurmakta idi. Ispanyol Gribi adını taşıyan bu hastalığın 50 milyon kişiyi öldürmesi yanında bir çok sosyal,ekonomik sonuçları da olmuştur.

Tabi dünya bu denli etkilenirken bizimde bu salgından kaçmamız beklenemezdi. Dönemin kısıtlı şartları nedeniyle kesin rakamlar bilinmesede ülkemizde de onbinlerce kişinin bu hastalıktan hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Sadece Istanbul 'un resmi rakamlarında ölü sayısı 6403 kişidir.

Kitap bu hastalığın insanları kırdığı dönemde yazılan bir kitap. Insanlar savaş şartlarında fakirlikle mücadele ederken 2 zengin aile şatafat içerisinde eğlenceler, yemekler tertip etmekte ve insanların tepkisini çekmektedirler. Derken bir gün hastalık onlarında evlerine uğramış ve çanlar almaya başlamıştır.

Insanların hayatta iken sağlayamadığı adaleti ölüm olgusuyla sağlayan salgın her dönemde olduğu gibi din üzerinden para kazanmak isteyen insanlarıda harekete geçirir. Insanların aciz halinden yararlanıp maddi menfaat elde etmek isteyen bu insanlara karşı maalesef bilinçsiz ve bilgisiz halkımız da kanamakta ve onların değirmenine şu taşımaktadır ( 103 yıl sonra hala aynı durum )

Kitap bir süre sonra polisiye bir hal alıyor. Durumu araştıran komiser Şinasi olayın içyüzünü öğrenmeye çalışıyor. Kitabın biraz acı ama birazda süprizlerle dolu bir sonu var. Merak etmeyin söyleyip işin güzelliğini bozmayacağım.

Dönemin şartları, sosyal hayatı , insanların kötü durumu ,fakirliği ve maalesef üzülüp hayret edeceğimiz bir çok acımasız gerçekte bulunmakta içinde.

Tamda pandemi günlerinde okunması gereken bu akıcı, kendine has mizahi öğelerle yüklü, özgün bir tarzıda olan eseri okumanızı tavsiye ederim. Okuduktan sonra birtakım bilimsel ve teknolojik gelişmelerden gayrı insanların pek değişmediğini düşünen benimle aynı fikirde olurmusunuz bilmiyorum ama eminim bu kitabı bir solukta okuyacaksınız

Kitabın Adı: Şık
Yazarı: Hüseyin Rahmi GÜRPINAR
Yayınevi : @isbankasikulturyayinlari
Türü: Roman
Basım Yılı: Temmuz 2023
Sayfa Sayısı: 88 Sayfa

Düşünceler: 60 civarında eseri bulunan usta yazarın ilk romanı bu eser. Zaten kendisi de bunu açık yüreklilikle yazmış daha biz okumadan eksikliklerini ve hatalarını kabul etmiş

1889 yılında ilk kez basılan 1919 yılında ise biraz düzeltilip yeniden basılan eser basit anlatımına rağmen önemli ve değerli bir eser.

Osmanlı'nın Batılılaşma serüveninin şekilciliğini eleştiren bir eser bu. Güldüren güldürürken düşündüren bir eser.

Toplumun temel değerlerinin korunarak Batının teknolojisi alınacak yerde şeklen benzeme çabalarının toplumda yarattığı olumsuzluklar ince ,tatlı bir şekilde hicvedilmiş.

Türünün ilk örneklerinden olması , önemli dersler içermesi ve farklı yazım tarzı nedeniyle herkese tavsiye ediyorum bu eşsiz eseri

Kitabın Adı: Gulyabani
Yazarı: Hüseyin Rahmi GÜRPINAR
Yayınevi : @isbankasikulturyayinlari
Türü: Roman
Basım Yılı: Ekim 2023
Sayfa Sayısı: 131 Sayfa

Düşünceler: Gulyabani deyince aklımıza ilk Şener Şen, Kemal Sunal , Adile Naşit gibi dev oyuncu kadrosuyla defalarca izlediğimiz filmi gelir. Oysa eser aynı adı taşıyan romanın bir uyarlamasıdır ve bunu pek çoğumuz maalesef bilmez

Küçükken ilk izlediğimde Gulyabani 'den çok korkmuş hatta rüyalarımıza dahi girecek kadar etkilenmiştik. Romanını okuyup filmi ile mukayese etme imkanım maalesef yeni oldu.

Gulyabani aslında doğaüstü metafizik olayları daha doğrusu batıl inançları irdeleyen ,eleştiren bir eser. 1911 yılında yazılmış ve aynı yıl neşredilmiş

Romanın kahramanı Muhsine genç yaşta dul kalıp İstanbul 'un ücra bir köşesindeki ( o dönem) bir konakta çalışmak zorunda kalır. Herkesin perili diye korktuğu bu konakta garip olaylar olur . Muhsine ve diğer kadın çalışanlar doğaüstü varlıkların esiri olarak çalışırken olaylar gelişir ve bambaşka bir hal alır

Filminde mizahi ögeler öne çıkarılsa da kitabı daha ciddi, biraz daha sert ve korkutucu olarak yazılmış. Yer yer mizah dili kullanılsa da aşk dahil tüm duygular ve olgular kitapta gizemin ve gerilimin gerisinde kalmış.

Dönemin yaşantısı, tekerlemeler ve daha bir çok hoş anektod barındıran eseri bir solukta hatta bir kaç saatte okudum.

Sizede büyük bir zevkle tavsiye ediyorum edebiyatımızın bu güzel ,eşsiz başyapıt eserini

Türk edebiyatında okuduğum ilk korku ve fantastik içerikli kitap "Gulyabani" olabilir. Kemal Sunal'ın başrolünde oynadığı "Süt Kardeşler" filmindeki "Gulyabani" karakteri de sanırım bu kitaptan esinlenilmiş. Roman, sadece bir korku hikayesi olmanın ötesinde, dönemin psikolojik ve toplumsal bir eleştirisini de barındırıyor. Özellikle ' 'Gulyabani figürü' cehaletin ve önyargıların bir temsili olarak da okunabilir.

Hazan Bülbülü Günümüz Türkçesiyle - Türk Edebiyatı Klasikleri 27 Hüseyin Rahmi nin tiyatro eseridir. Genç yaşta evlendirilen genç kızın dramını çok iyi yansıtmaktadır. Kadınların yaşadıkları dönemde ne kadar aciz ve savunmasız olduğunu çok iyi gösteriyor. Yaşlı bir koca, azgın damat ve dedikoducu hizmetçiler arasında kalan Şahende nin dramı

Şıpsevdi Günümüz Türkçesiyle Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri. Moliere tarzı komedisi, dramı, batı ile muhafazakar sınıf arasında gidip gelen çelişkiler, komediler ve sosyal çelişkileri çok keyifli anlatıyor. Şık romanının acemilikleri yerine ustalık eserini görmekteyiz.

Şık yazarın ilk romanı. Ahmet Mithat efendi bin gazetesine yollanan bu roman için Ahmet Mithat efendi ilan vermiş ve yazarı gazetesine çağırmıştır. İlanda Hüseyin Rahmi nin yeteneğine vurgu yapar ve ileride çok büyük bir isim olacağını belirtir. Bunlara rağmen bu eseri acemilik dönemidir. Fakat üslubu ile ilgili bize ipuçları verir. Mizah yeteneğinin Moliere tarafı bize el sallar.

Mürebbiye eserin dili ve anlatımı muazzam. Hiç sıkılmadan kendini okutuyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar, edebiyatımızın zirvesi konumunda olduğunu bu eseri bize ispatlamaktadır. Modern Molier olarak bu eserde karşımıza çıkıyor ve bu işi fazlasıyla hak ediyor. Mizah konusunda kalitesini gösteriyor. Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim.