Aleksandr Puşkin

Yüzbaşının Kızı- Puşkin Yorum: 38 yaşında kitabında da bahsettiği gibi bır düelloda öldürülen Puşkin tarafından yazılan ve yine 41 yaşında öldürülen Sabahattin Ali tarafından özenle tercüme edilen bır kitap bu. Rusya Tarihinde yeri olan Pugaçov Ayaklanması etrafında hikayeleştirilmiş bu kitap. Birde aşk hikayesi var tabi. Ancak savaş içerisindeki aşk mı anlatılıyor yoksa aşk içinde yaşanan bir savaş mı orası tartışılır. Yerine göre aşk öne çıkıyor yerine göre savaş. Yazar sansüre uğrayacağı endişesiyle iki farklı son yazmış ve bunlardan birini yayınlamış. Ancak diğer alternatif ve asıl finalde bulunuyor bu kitapta. Genellikle kitapların ve klasik eserlerin başlarında yer alan ve bizi kendine tanıtana kadar yaşattığı o sıkıcı hava yok bu eserde. Hızlıca sizi içine çekiyor ve sıkılmadan okumanızı sağlıyor. Klasiklerin bır çoğunda yaşadığımız bu olumsuz durumu bu kitapta yaşamamak doğrusu çok memnun etti beni. Tarihsel olaylardan esinlenerek o çalkantılı dönemi bize sıkılarak değil zevkle anlatıyor daha doğrusu okutuyor. Gerçeklik çok ön planda. Etkili bır anlatımı var. Akıcılığını daha önce söylemiştim zaten. Müthiş akıcı bır eser. Sabahattin Ali tarafından ( Erol Güney ile birlikte) ustaca tercüme edilen bu güzel eseri şiddetli bır istekle istisnasız herkese tavsiye ederim.

Kitabın Adı: Erzurum Yolculuğu
Yazarı: Aleksandr Puşkin
Yayınevi: @isbankasikulturyayinlari
Türü: Gezi - Anı
Basım Yılı: Eylül 2023
Sayfa Sayısı: 94 Sayfa

Düşünceler: Uzun zamandır aklımda olup okumayı düşündüğüm bu eserden çok bahsetmiş olacağım ki eşimle kitap bakarken görüp, alıp hediye etti. Bende susuz kalan toprak misali alıp okudum hatta tabiri doğru ise bir dikişte içip bitirdim.

Usta yazar Puşkin sadece 38 yaşında öl(dürül)müştür ama bu uluslararası üne sahip olmasına engel olmamıştır. Özellikle " Yüzbaşının Kızı " romanını da herkes okumalı bence.

Eser 1829 yılında Rusya 'nın Kafkasya Seferi 'ne katılmasını ve Erzurum 'a kadar gelirken yaşadığı olayları anlatır temel olarak. Çevirisini Ataol Behramoğlu 'nun yapması nedeniyle ayrı bir değeri olan eserde Kafkasya Coğrafyası anlatılmış, çeşitli toplumlar hakkında bazı bilgilerde verilmiş.

Dönemin Erzurum , Kars gibi illeri hakkında gözlemlerini anlatan yazar bize toplumsal gerikalmışlıkla ilgili önemli ipuçları da sunuyor.

Kitabın en önemli dikkat çeken bir yönü de hümanist bir bakış açısı ile yazılması. Rus Ordusu ile savaşı izlemesine rağmen savaşan tarafları " düşman " değilde "insan " olarak görür ve bize böyle aktarır. Bu konuda çeşitli baskılar görsede insani duruşunu değiştirmeyen yazar tıpkı Stefan Zweig gibi evrensel değerleri savunur.

Hep usta bir ismin eseri olması, hem kısmen de olsa bizi anlatması hemde ders alınması gereken yönleri nedeniyle herkesin okumasını isterdim.