Sultan'ın kızına bir gariban aşık olmuştu Sultan bunu duyunca aşıkı huzura getirtip,
-ya ülkemi terk edeceksin dedi ya da kelleni vurdurtacağım kararını hemen ver.
Adamdan civanmerlik yokmuş düşündü taşındı ve gitmeye karar verdi Sultan ise adamın cevabını duyunca cellatları çağırttı Vezir dedi ki:
-Hünkarım neden suçsuz birinin kellesini vurdurdurttunuz ?
-Çünkü gerçek bir aşık değildi o, sahtekardı. Eğer gerçekten aşık olsaydı başının kesilmesini seçerdi. Eğer başının kesilmesini seçseydi, tahtından kalkıp onu yerime oturtacaktım.
Franz Kafka’nın 1919’da yazdığı ancak babasına hiçbir zaman göndermediği bu uzun mektuptur, Kafka, mektupta babası Hermann Kafka ile olan çatışmalı ilişkisini, çocukluk anılarını ve kişiliğinin nasıl şekillendiğini büyük bir içtenlikle anlatıyor.
Metnin merkezinde, baskıcı, otoriter bir baba, hassas, içe dönük bir çocuğun ruh dünyasında yarattığı derin izler vardır. Kafka; korkularını, aşağılık duygusunu, başarısızlık endişesini ve hayatı boyunca süren özgüven sorunlarını, babasının güçlü ve sert karaktere sahiptir.
yalnızca bir aile içi hesaplaşma değil; aynı zamanda otorite, güç ilişkileri, bireysel özgürlük ve kişilik gelişimi üzerine evrensel bir metindir. Kafka’nın kendine has içten anlatımı, mektubu hem psikolojik hem edebi açıdan değerli kılıyor.
Bu kitap, hem tarihsel bir biyografi hem de bilimsel düşüncenin gelişimine ışık tutan bir eser. Ömer Hayyam’ın matematik, astronomi ve felsefe alanlarındaki katkılarını sade ve akıcı bir dille sunuyor. Özellikle üçüncü dereceden denklemler, takvim reformu (Celali Takvimi) ve olasılık temellerine öncülük eden fikirleri anlaşılır biçimde ele alınır.
Eserde yalnızca bilimsel yönü değil, Hayyam’ın rubaileriyle yansıttığı yaşam, varlık ve kader üzerine felsefi bakışı da dengeli biçimde işliyor.
Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler. Binbir derde düşer, canlarından bezerler. Öyleyken ne tuhaftır, yine de övünür. Onlar gibi olmayana adam demezler.
Ey aymaz ! Gördüğün bu beden bir hiçtir. Şu şatafatlı gök kubbe de bir hiçtir. Hoş ol ki bu kurulup-dağılma yurdunda bir nefestir alacağım o da hiçtir.
Her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye altınları, gümüşleriyle övünmeye tam işleri dilediği gibi düzene girer ecel çıkabilir bu pusudan; benim ben diye
Bu kitap, 17. yüzyıl Osmanlı düşünürlerinden Katip Çelebi’nin yaşamını, eserlerini ve bilim dünyasına yaptığı katkıları sade bir dille anlatır. Katip Çelebi; tarih, coğrafya, bibliyografi ve din gibi birçok alanda önemli çalışmalar yapmış, çok yönlü bir bilgin olarak tanıtılır. Kitapta onun araştırmacı ruhu, merakı ve öğrenmeye olan tutkusu ön plana çıkarılır.
Yazar, Katip Çelebi’nin “Cihannüma” adlı coğrafya eseri ve “Keşfü’z-Zünun” gibi ansiklopedik çalışmaları üzerinden dönemin bilim anlayışını da okura tanıtır. Kitap, genç okurlara bilimsel düşünmenin, merakın ve öğrenmenin önemini aşılamayı amaçlar.
Victor Hugo'nun idam cezasına karşı duruşunun en güçlü ifadesidir diyebiliriz. Romanda, isimsiz bir idam mahkumunun hüküm giymesinden infazına kadar geçen süredeki iç dünyasını aktarıyor. Kitapta, mahkumun işlediği suçtan hiç bahsetmedi, bunun yerine tüm dikkati bir insanın ölümle yüzleşme psikolojisine odakladı. Mahkumun; umut, korku, pişmanlık, çaresizliği ile doludur. Victor Hugo, bu eseri yazmaktaki temel amacını, idam cezasının insanlık dışı ve etik dışı olduğunu göstermek olarak belirlemiştir. Sadece adaleti değil, aynı zamanda: İnfazı bir eğlence gibi izleyen, kana susamış toplumsal duyarsızlığı ve acımasızlığı,Vicdanını evde unutmuş yetkilileri ve adalet sistemini, Ölüm cezasının sadece mahkumu değil, aynı zamanda ailesini özellikle de küçük kızının onu tanıyamaması gibi trajik anlarla nasıl yıktığını keskin bir dille eleştirir. "Bir İdam Mahkumunun Son Günü", derin ve sarsıcı bir okuma deneyimi sudu. İnsanlığınızı sorgulatacak,ve ölüm cezasının etik boyutlarını yeniden düşünmeye itecek unutulmaz bir kitap Bu derinlikli eseri okumayı düşünenler için kesinlikle tavsiye ediyorum
Aslında özel hayatında kralın bu adamı bütün mezar taşlarında yazdığı gibi dürüst bir adam, iyi bir baba, iyi bir oğul, iyi bir koca, iyi bir dost olabilir
Ey halk ! Ölüm cezasını sizin için değil bakanlık görevine gelebilecek biz vekiller için kaldırıyoruz. Guillotin'in düzeneğinin toplumun üst katmanlarını rahatsız etmesini istemiyoruz. Onu kırıyoruz
Mark Twain’in İnsan Nedir? adlı eseri, insan doğasını sorgulayan felsefi bir diyalog şeklinde ilerler. Yazar, insanın özgür iradesi olup olmadığını, davranışlarının gerçekten bilinçli mi yoksa sadece çıkar temelli mi olduğunu tartışır. Twain, keskin zekâsı ve ironik üslubuyla insanın bencil, çıkarcı ama aynı zamanda meraklı ve çelişkili bir varlık olduğunu gösterir. Kitap, okuru hem düşündürür hem de kendi doğasıyla yüzleşmeye davet eder.
İdeallerini özenle yukarı doğru, en büyük zevki bulacağın bir zirveye doğru eğit. Bu durumdan memnun olurken bir yandan da komşuna ve topluma fayda sağlayacağından emin ol.
Bir anne çocuğu kıyafet giysin diye çıplak, yemek yesin diye aç kalabilir; onu acılardan korumak için işkence görebilir, yaşasın diye ölebilir. Bu fedakarlıkları yaparken yaşamdan zevk almaktadır