Karanlığın, yılankavi sokakların, demkeşlerin, paranın hüküm sürdüğü Galata’nın, karın deşip boğaz kesen, husye burup göz çıkartan hikayelerin, zagon üzerine öttürenlerin, bahtsızların, yolcuların, rüya görenlerin, maceracıların şehrindeyiz. Uzun İhsan Efendi’nin yedi iklimde, dört bucakta, yeraltında ve yerüstünde gezinen dünya atlasında...
İhsan Oktay Anar’ın unutulmayan ilk romanı Puslu Kıtalar Atlası, bu defa İlban Ertem’in masalsı çizgileriyle çizgi roman olarak karşımızda. Beş yıl süren, kolay anlatılamayacak bir emek, tutkuyla dolu bir sadakat, civa gibi bir sayfadan diğerine akıp giden ustalık... İlban Ertem, Türkçe edebiyatta eşi benzeri olmayan bir uyarlamayla magnum opus’unu gün yüzüne çıkarıyor.
“Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve sefadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.”