“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.” Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk`un harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor.1975`te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen, İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun`un hikâyesi: Hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği, mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme gücüyle, Masumiyet Müzesi, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri olacak.Masumiyet Müzesi`ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, cinsellik, tutku, aile ve mutluluk hakkındaki bütün düşüncelerinizin derinden etkilendiğini ve kitabın rengârenk dünyasından hiç ayrılmak istemediğinizi göreceksiniz.Romanı yazdıktan dört yıl sonra, 2012’de, Pamuk romanıyla aynı adlı müzeyi Çukurcuma’da açtı. Şimdiye dek on binlerce ziyaretçinin gezdiği müze için ünlü sanat tarihçisi Simon Schama, Financial Times gazetesine yazdığı yazıda, “Dünyadaki en güçlü, en güzel, en insanî ve en etkileyici çağdaş sanat eseri,” diye yazdı. “Aynı zamanda hem şiir hem karamizah gibi; hem zarif ve şefkatle dolu, hem de kutu kutu, vitrin vitrin, estetik olarak muhteşem.”
Kitabın Adı : Masumiyet Müzesi Yazarı: Orhan Pamuk Yayınevi : YKY Türü: Roman Basım Yılı : Eylül 2023 Sayfa Sayısı : 524 Sayfa
Düşünceler : 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü 'nü kazanan Orhan Pamuk ülkemizin önemli bir kısmını gururlandırmış , bu başarı O'na dünya çapında bir ün sağlamıştı.
Oysa ben O'nu çoğu kişinin adını dahi bilmediği yıllarda biliyordum. Yıllar önce ortaokulda okurken " Beyaz Kale " isimli tarihi romanını okumuştum. Daha sonra okuduğum " Benim Adım Kırmızı " ise hala en sevdiğim kitaplar listesi yapsam rahatlıkla ilk ona girer.
Yazar bu bayağı uzun romanında 1975 yılından etkisi günümüze kadar süren ve sonu trajedi ile biten bir öyküsünü anlatır.
Sibel isimli kendisi gibi zengin ,kültürlü bir kızla nişanlanmak üzere olan Kemal 'in tesadüfen karşılaştığı komşusu ve uzak akrabası Füsun ile gelişen aşkı ve süregelen olaylar zinciri bu romanın konusunu oluşturuyor.
Aşk,mutluluk,sadakat ,ahlak ,aile gibi kavramların sorgulandığı eserde İstanbul'u sosyal yaşamı da detaylıca inceleniyor.
Anlatımı kurgusu güzel, akıcı eserin eleştireceğim yönü ise maalesef bazı yerlerde çok aşırıya gidip bizi sıkan detaycı anlatımı. Bu kadar detaya gerek olmadığını eserin daha kısa yazılıp daha okunabilir olabileceğini düşünüyorum. Onun dışında birazda ağır bir roman. İlk sayfayı okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Kitap ile ilgili müzesi dahi yapılan oldukça ses getiren eserin bu övgüyü hakedecek kadar mükemmel bir kitap olmadığını düşünsemde yine de zevkle okunabilir diyorum.
Belki benim beklentilerime uygun değildi, belki de haleti ruhiyem ile bütünleşip eşsiz bir eser havası vermedi ama önçe ( sorun bende de olabilir ) bu kitap yerine " Benim Adım Kırmızı " eserini okumanızı isterdim seçme şansım olsa idi.
Meraktan acı çeker gibi gözüken yüzündeki “ lütfen doğru söyle “ diyen şefkatli ifadenin yerinde, “ lütfen yalan söyle ve beni üzme!” diye yalvaran bir bakış belirdi.