• The Costa Roman Ödülü Finalisti • The Women’s Ödülü Finalisti • RSL Ondaatje Ödülü Finalisti • Britanya Kitap Ödülü Adayı • Dublin Edebiyat Ödülü Adayı • Reese Witherspoon Kitap Kulübü Seçkisi • Sunday Times Çok Satanlar Listesi • Der Spiegel Çok Satanlar Listesi
Elif Şafak her zaman olduğu gibi yaralarımıza sevginin ve edebiyatın merhemini sürerken, bu kez de Kıbrıs’ın kederli tarihi, eşsiz doğası ve enfes mutfağını, neşesini asla kaybetmeyen Akdeniz insanının şefkatiyle buluşturuyor. Günümüz Londra’sında yaşayan on altı yaşındaki Ada Kazancakis’in ailesine ve geçmişine dair cevapsız kalmış pek çok sorusu vardır, bir gün verilen tarih ödevi onu hiç bilmediği bir dünyaya sürükler; 1970’lere… dünyanın tel örgülerle bölünmüş tek başkenti Lefkoşa’ya. Adada Defne ve Kostas’ın gizlice buluştukları bir taverna vardır: Mutlu İncir. Adadaki en iyi yemeğin, en iyi müziğin bulunduğu büyülü bir yerdir burası; tüm misafirlerine birkaç saatliğine de olsa dışarıdaki üzüntülerini unutturur. Ve tavernanın tam ortasında, burasını daha da büyülü kılan, bilge bir incir ağacı vardır. Savaş başlayıp güzelim başkent enkaza dönüştüğünde ve âşıklar bir bir ortadan kaybolduğunda, her daim orada olan bir incir ağacı… Tüm dünyada bir milyonun üzerinde okura ulaşan Kayıp Ağaçlar Adası umudu, yası, savaşı ve aşkı anlatan şifalı bir göç ağıtı.
Baştan çıkarmanın, arzunun ve tutkunun meyvesi olan incirin cazibesine kapılmıştı Adem’le Havva, kütür kütür bir elmanın değil. Bir başka meyveyi küçümsemek değil niyetim ama bugün bile –yani o ilk günahın üstünden binlerce yıl geçmişken– hâlâ insana kayıp bir cennetin tadını veren nefis bir incirin yanında tatsız tuzsuz bir elmanın ne şansı olabilir ki?
Zaman bir ötücü kuştur ve tıpkı diğer ötücü kuşlar gibi o da esir alınabilir. Ve mümkün olduğunu düşündüğünüzden daha uzun bir süre bir kafese hapsedilebilir. Ama zaman sonsuza dek kontrol altında tutulamaz. Hiçbir esaret sonsuz değildir.