İnsanoğlu özünde acımasız bir varlık mıdır? Bizler sadece evrensel tecrübebeleri mi yaşıyoruz? Sadece yüce bir varlık olduğumuz yanılgısıyla yaşıyoruz hepsi bu; her an bir hiç olan böcek, hayvan, irin, iltihap kümesine dönüşebilir miyiz acaba? Hakarete uğrayıp, mahvedilip öldüıii lmek, tarihte defalarca kez tekrarlanan bütün bunlar insanoğlunun kaçınılmaz kaderi mi acaba?
İnsanlar öldüğünde havalanan minik kuş, yaşarken bedenlerinin neresindedir acaba? Kaşlarının çatında mı, kafasının üstünde mi yoksa kalbinde bir yerlerde mi?
Bazı anıların açtığı yaralar kapanmaz. Zaman geçtikçe anılar bulanıklaşmıyor aksine geriye bir tek o anı kalıyor ve diğer her şey yavaş yavaş yok oluyor.
İnsanlara inanmıyordu. Hiçbir yüz ifadesine, hiçbir gerçeğe, hiç bir hoş cümleye bile tamamen güvenmiyordu. Bir tek mütemadi şüpheler ve soğuk sorular içinde yaşamak zorunda olduğunu biliyordu.
Aşağılık bir yönü var yemek yemenin. Alışık olduğu aşağılanmışlıkla ölen insanları düşündü. Onlar artık ebediyen acıkmayacak çünkü hayatları yok. Fakat kendisinin bir hayatı vardı ve acıkmıştı.