Az Düşün Uzun Yaşa, düşünceleriniz üzerinde kontrol sahibi olmayı irdeliyor. Depresyonu atlatmanın yanı sıra onu daha da ileriye taşımamanın yollarını öğretiyor. Birçoğumuz, krizlerle ve yaşam mücadeleleriyle başa çıkmanın en iyi yolunun bu durumların üzerine gitmek olduğunu düşünürüz. Gereğinden fazla düşünüp stresi ve yüz yüze kaldığımız travmaları analiz etmemiz gerektiğine inanırız. Ancak bu pek de akıllıca değildir... Bunun yerine zihnimizi bir süzgeç gibi görmeli, biz onlara tutunmadıkça düşüncelerin akıp gidebileceğine güvenmeliyiz. Anda kalmanın değerini fark etmeli, depresyonu ona sarılarak çözemeyeceğimizi benimsemeliyiz. Peki tutunduğumuz ve bizi aşağı çeken bu olumsuz düşünceleri nasıl serbest bırakacağız? Bilişötesi terapi üzerine yazılmış ilk pratik kitap olan Az Düşün Uzun Yaşa, sunduğu örnekler ve terapi taktikleriyle okura bu konuda rehberlik ediyor. Doktor Pia Callesen depresyonun kaçınılmaz bir hastalık olmadığını ve daha az düşünüp anda daha çok vakit geçirerek kontrol edebileceğimiz, engelleyebileceğimiz bir şey olduğunu gösteriyor. “Aşırı düşünme problemini daha fazla düşünerek aşamazsınız. Bunun üstesinden sadece daha az düşünerek gelebilirsiniz.”
“Az Düşün Uzun Yaşa” bana kalırsa, düşüncelerin bizi yönetmesine izin vermek yerine onlarla nasıl ilişki kurabileceğimizi öğreten değerli önemli bir kaynak. Basit bir kişisel gelişim kitabından daha fazla, çünkü bilişsel ve zihinsel süreçlere dair bilinç kazandırıyor. “Düşüncelere takılma, onlara esir olma” fikri pek çok insan için dönüştürücü olabilir.
Tabi ki her teknik herkese aynı şekilde etki etmeyebilir; sabır, uygulama ve belki de profesyonelle eşzamanlı olarak kullanım önemli. Fakat fikir olarak ve ruhsal rahatlık arayışı içindekiler için bu kitap oldukça faydalı.