Türkçenin gizemli ve usta şairi Asaf Hâlet Çelebi’nin bütün şiirleri...
Selahattin Özpalabıyıklar ve Seyhan Erözçelik’in notları, Beşir Ayvazoğlu’nun sözlüğüyle. Everest Yayınları, Asaf Hâlet Çelebi’nin bütün eserlerini bir külliyat olarak yayınlamaya devam edecek.
“Dağarcığındaki o miski anber kokulu, o tütsü buğulu masalları, efsaneleri, şark tasavvufu ve felsefesinden süzerek derlediği hikmetleri bir anda önünüze serecek bir sevimli sihirbaz. (...) Çelebi odadan çıkınca onun sigara dumanı ile beraber odaya sinen o saygı, tevazu, aşırı olgunluk dolu eski İstanbul havası bir müddet daha odada kalırdı.”
Çiçekleri koparmadan, yerlerinde muhafaza ederek, koparılmışlarsa da mümkün olduğunca yaşatarak seven kişileri severim. ince ruhlu ve üstelik kitaplara hizmette bulunmuş insanları da keza.Asaf Hâlet Çelebi de, şiirle hiç alakam olmamasına rağmen, o çiçek detayı yüzünden gülümseyerek andıklarımdandır.İnce ruhuyla geçmiş bir devrin kalbinden. fakat devrinin insanlarının çoğu, onun inceliklerini anlayabilmek yerine, istihzalı gülüşlerine malzeme etmişler.Çoğu da onun tabiatını yoracak kabalıklar sergilemişler. Münevver Ayaşlı, "işittiklerim, gördüklerim, bildiklerim"de, paris'te öğrenmeye başladığı farsçasını ilerletmek için istanbul üniversitesindeki derslere katılabilmek maksadıyla, aziz dostu Asaf Hâlet Çelebi'nin delaletini (referansını) rica ettiğini, bu yüzden birlikte Ahmet Ateş'in odasına gittiklerini, çelebi'nin saygı ve nezaketine karşılık, ateş'in çok kibirli bir şekilde, "bıkmadınız mı daha bu osmanlı, şark terbiyesinden? bırakın bu şark nezaketini!" diye tepki gösterdiğini yazıyor. Bu hatırayı, bu satırları okurken, öylesine nazik bir insanın, hem de hanımefendi bir dostunun önünde, nasıl bir yürek sıkıntısı yaşamış olabileceğini düşünerek fazlasıyla hüzünlenmiş, gözlerimin dolmasına mani olamamıştım. İmcelik bu topraklarda hep eziklik olarak görülmüştür zaten. Fakat öte yandan, sonra da oturup sosyolojik çıkarımlar kasarlar, ne idik ne olduk, insanlıktan ve saygıdan nasıl uzaklaştık diye.Sen cebindeki çiçeği bile düşünecek kadar kadim kültüründen nasiplenip zarafetini yüreğinde taşımasını bilenleri korumazsan, ortada insanlığı süsleyip yeşertecek ve örnek teşkil edecek zarif ve hassas ruhlar kalır mı?
İbrahim İçimdeki putları devir Elindeki baltayla Kırılan putların yerine Yenilerini koyan kim
Güneş buzdan evimi yıktı Koca buzlar düştü Putların boynu kırıldı İbrahim Güneşi evime sokan kim
Asma bahçelerinde dolaşan güzelleri Buhtunnasır put yaptı Ben ki zamansız bahçeleri kucakladım Güzeller bende kaldı İbrahim Gönlümü put sanıp da kıran kim