Medyum'un devam kitabı olarak yazılmış. Böylece Dan'in hikayesi tamamlamış oldu. Medyum'u bitirince, Danny nasıl bir yetişkin olacak diye merak etmiştim. Güçlü ve uyum yeteneği güçlü bir çocuk olarak karşıma çıkan Dan, bu kitapta beni fevkalade şaşırttı.
Bu kitabı Medyum'a kıyasla daha az sevdim. Kurguya dâhil edilen karakterler, bağlantılar daha sağlamdı. Ancak ilk kitaptaki Dan'in savunmasızlığı ve kötülükten bir haber oluşu "parıltı" noktasını daha cazip kılmıştı.
Iki kitabı da öneririm. King'in "It" hariç her kitabını tasviye ederim gerçi.
"It" kitabının verdiği hayal kırıklığından sonra Duma Adası zihnime ilaç gibi geldi. Özellikle kitabın ilk yarısı su gibi akıyor. Son yarısı biraz daha durağan ve çözümlemeler, olayın gizeminin araştırılması ve nihayet boss fight ile noktalanıyor.
Zengin bir iş adamı olan Edgar, kaza sonrası hem kolunu kaybediyor hem de evliliği dağılıyor. Rising action ise gizemin, hatta bana kalırsa korkunun dâhil olduğu kısmı içeriyor. Bu bölümde, ilk sayfalara tekabül ediyor, kendini toparlamak için eski hobisi olan resim çizmeye geri dönüyor ve sığındığı adada hayatının dönüm noktasıyla karşılaşıyor.
Konusu, alt metinleri, verdiği mesajlarla, dolu dolu bir King kitabıydı. Yedi yüz sayfa olması gözünüzü korkutmasın. Kitap hakkındaki tek olumsuz yorumum fiyatıyla ilgili. Birçok sahafta 1200 tl gibi uçuk meblağlarla karşılaştım. Fakat uzun arayışlar sonunda bir kişiden dörtte bir fiyatına alabildim. Bulabilirseniz okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Stephen King'in, kitabı korku türüne dönüştürmek için canavara ihtiyacı yokmuş. Çocukları yiyen bir yaratık gerçekçi olmadığı kadar korkunç da değil. Kitabı gerçekten korkutucu ve mide bulandırıcı yapan şey canavardan ziyade çocukları istismar eden yetişkinler.
500 sayfa okumak bana yetti. Bu tarz hassas konularda uzun kitapları okuyabilenler dışında kimseye tavsiye etmiyorum. Zaman kaybı oldu benim için.
Stephen King'den toplamda 20 kitap okumuş oluyorum bununla birlikte. Bugüne kadar okuduğum her kitabını çok beğendim. Bunun konusu iyi olsa da karakterler beni çekmedi. Karakterlerde bir gelişim görmedim. Nasıl başladıysa az çok aynı ilerliyor. Bu da kitabı biraz sıkıcı yapıyor bence.
Sonlara doğru daha akıcı hâle geldi. 300 yüz sayfanın özeti 100 sayfada yazılsa ve finali aynı şekilde verilseydi 150 sayfada okunacak harika bir kitap orataya çıkardı. Fakat ne yazık ki 450 sayfa ve içinde anlatılan aksiyon, aile bağları, korku gibi daha iyi yansıtılabilecek konulara olması gerektiği kadar değinilmemiş bence.
Biraz durağan bir kitap olsa da uzaylılara ilgisi olanları belki sıkmayabilir. Beni sarmadı ama yine de tavsiye ederim.
Bu kitabında çocukların katili olan umacı, yetişkinler ile karşı karşıya geliyor. Yetişkinler profesyonel dedektif, polis ve bir de tuhaf ama dâhi bir kadından oluşuyor. Hayaletten bozma yaratık bizimkileri yakalamaya çalışırken bizimkiler de bu uzaylının kalbine kazık saplayıp kafasını sarımsakla doldurmak istiyorlar.
Ayrıca girişte bahsedilen suçsuz bir adamın zan altında kalması ve kendini aklamaya çalıştığı konu da ilgi çekiciydi. King, bu gizemleri birbirlerine ipuçlarıyla bağlamış ve hikayenin doğaüstü boyutuna da sığ ve yapay olarak kabul edilmeyecek şekilde geçiş yapmış. 10/10 puan veriyorum Stephen King'in yaratıcılığına. Keyifli ve akıcı kitap arayanlara öneririm.
Telefon kullanmayan insan pek kalmamıştır günümüzde. Düşünün ki bir gün arama yaptığınızda ancak uzaylı kaynaklı olabilecek frekanslar sayesinde zombiye dönüşüyorsunuz.
Ana karakterlerimiz Clay, Tom, Jordan gibi bir grup insan ise o gün telefon kullanmayacak kadar şanslılar. Bu sayede zombileşmekten kurtuluyorlar. Bir araya geldikleri insanlarla hayatta kalmaya çalışıyorlar. Işin ilginç yanı ise frekans zombileri sıradan yaratıklar değil. Telepatik yetenekleri var ve insanların akıllarını yönetebiliyorlar. Olayların tanıtılmasından, çözümlenmesine kadar en ince teferruatlar bile akıllıca yazılmış. Aksiyon, gizem, fantastik ve gerilim türlerinin daha iyi harmanlandığı bir kitap ve bunu becerebilen daha yetenekli bir yazar bulamayabilirsiniz. Olumsuz yorumlar da gözüme çarpmıştı ama onları dikkate almamanızı öneririm.
Stephen King'in tek vampir kitabı yanılmıyorsam. Dracula ve bir başka ünlü vampir kontundan ilham alınarak yazılmış. Daha doğrusu yazar, küçükken okuduğu bu kitaplardan oldukça etkilenmiş. Yazarlık kariyerine başlayınca da tekrar hatırlamış çocukken kendisini bu kadar etkileyen vampir kitaplarını. Kitabın konusu biraz havada kalmış gibi geldi bana. Insan karakterler de vampir karakter de geçerken kitaba öyle bir uğramış gibilerdi. Dracula gibi efsaneleşecek bir vampir beklemedim ama Dördü Kırk Geçe kitabı bundan daha etkileyiciydi bana kalırsa. Sönük bir vampir olmuş. Kendi karakterini tam yaratacakken ortada kalmış. Alelade bir kan emici gibi yazılmış. Çok daha ulaşılamaz çok daha korkunç bir vampir yazabilirdi elbette ama kendi tercihi bu yönde olmuş tabii ki. Bu sadelikte yeterince sürükleyiciydi.
Stephen King'in olağan kurgularından oldukça farklıydı. Başta frame-tale gibi olacak zannnettim ancak tamamen başka bir şeydi. Sorular üzerinden gidiyor olması bana biraz Agatha Christie'nin kitaplarını anımsattı, özellikle Doğu Ekspresi'nde Cinayet'i.
Genel olarak pek akıcı bulduğumu söylemeyeceğim. Bir anda yazılmış ve düzeltilmeden yayımlanmış gibi geldi. Onayların yönlerinin bağlantıları çok zayıftı. Bu da okuyucuya kendi çıkarımlarını yapma imkanı veriyordu, fazlasıyla. Sonrasında bu çıkarımlara bir açıklık getirmiyordu. Doğal olarak bu da kitabın akıcılığını bozuyordu.
Gizemiyle ve detaylarıyla farklı bir kitap olmuş, kötüydü diyemem ama favorim olduğunu da söyleyemem.
Gerilimi sürekli yüksekte tutan bir kitaptı başından sonuna kadar. Kitaba başladığınız andan itibaren baba figürünün ortaya çıkışıyla adamın kötü bir şeyler yapacağını tahmin edebiliyorsunuz. Sorunlu, travmalarını aşamamış ve kendi alkolik babasının kopyası hâline gelmiş bir adam. Ayrıca küçük bir çocuğun annesi ve babasını korumaya çalışması ama aynı zamanda kendisinin zaten çok korkmuş olması harika aktarılmış. Yine de daha beş yaşında bir çocuğun böyle bir deneyim yaşadığını okumak üzücüydü kurgu da olsa.
Kısaca bahsettiğim olayların gelişimini ve nasıl sonuçlandığını okumak çok ilgi çekiciydi. Zaten anlatım yine kusuruz ve akıcıydı yazarın diğer eserlerinde de olduğu gibi. Fantastik, gerilim, korku türlerini bir arada okumayı seviyorsanız bu kurgunun tam size göre olduğunu düşünüyorum. Sıkılmadan bitireceğiniz bir kitap özetle.